Sermayenin, küresel krizi ve Yeni Dünya Düzeni’ni bahane ederek yeniden yapılandığı bir ortamda, iş güvencesi gibi önemli bir ayrıcalığa sahip bir emekçi gruba buna ilâveten bir de grevli toplu sözleşme hakkının verilmesi söz konusu olabilir mi? Özel kesimden binlerce insan işten çıkartılırken, bütçe açığı almış başını giderken, sermaye yanlı bir iktidar sermaye kesiminden nasıl vergi […]
Sermayenin, küresel krizi ve Yeni Dünya Düzeni’ni bahane ederek yeniden yapılandığı bir ortamda, iş güvencesi gibi önemli bir ayrıcalığa sahip bir emekçi gruba buna ilâveten bir de grevli toplu sözleşme hakkının verilmesi söz konusu olabilir mi? Özel kesimden binlerce insan işten çıkartılırken, bütçe açığı almış başını giderken, sermaye yanlı bir iktidar sermaye kesiminden nasıl vergi alacağını bilemezken, faiz parazitlerine bütçenin yarısı aktarılırken kamu çalışanlarına nasıl olur da cömert davranabilir! Bunu kamu çalışanları görmüyor mu?
Hükümet, IMF’den aldığı direktiflerle tam ters yönde hareket etmektedir. Kamu çalışanları için memur statüsünü geri çekip, performans kriterleri gibi süslü bir takım kavramlar arkasına sığınarak, kamu personeli özlük haklarını olabildiğince baskılamaya çalışmaktadır. Bu operasyon, hükümetin tüm icraatına paralel olarak, sermaye yanlı bir operasyondur. Hükümetin kamu çalışanlarına uyguladığı strateji de bu operasyonla uyum içindedir.
Kamu emekçilerine, grev hakkının bulunmadığı bir garip toplu görüşme teklif edilmekte ve orada havanda su dövülerek, kamu emekçileri yorulmakta ve belirli bir tatmin sağlamış olmaktadır. Bu boş tatmin hükümete karşı emekçi tansiyonunun düşürülmesine hizmet etmektedir.
Bir hükümet düşünün ki, toplu görüşmelerden bir sonuç çıkmadığında son karar yerinin yine kendisi olduğunun bilincindedir. Böyle bir hükümet maaşları niçin emekçilerin istediği düzeyde yükseltsin ki! Ne yapar!.. İşi uzatır, gece sabahlara kadar göstermelik görüşmeler yapar, bu arada bazı sicil affı vb gibi kararlarla emekçilere bir parmak bal da çalar, ama ücret konusunda anlaşmazlık zaptı imzalanır. Ne büyük bir başarı! Doğru, bu sonuç büyük bir başarı da, kimin açısından ve kimin lehine?
Sonraki karar kademeleri bellidir. Aslında, arada hiçbir gerçek karar kademesi de yoktur, karar son anda hükümettedir. Zira, arada göstermelik bir hakem kademesi yer almaktadır, ama bu kademede alınan karar da nihaî değildir. Son karar yeri olan hükümet, toplu görüşmelerde dayattığının belki bir iki puan üzerinde bir maaş zammını karara bağlar ve mesele büyük bir demokratik şov olarak kapanır.
Böyle bir süreç emekçiler için çok büyük bir öğretidir. Emekçiler, sermaye-bağımlı hükümetlerle, sistem-felsefeli örgütleri ve liderleriyle nereye kadar gidebileceklerinin bilincine varmak zorundadır. Böyle bir bilinçle emekçiler mücadelelerini yaparken ve alanlara inerken, ideolojik ve hedef açısından aldatıcı boş alanlarda enerji boşaltarak siyasilere karşı asıl direnişte alan mı kaybettiklerinin, yoksa enerjilerini birleştirerek gerçek güç mü oluşturduklarını çok iyi düşünmek durumundadırlar! Daha doğrusu, emekçiler enerjilerini hangi siyasal felsefenin güdüsünde harcadıklarının farkında olmak durumundadır. Hem emekçiler hem de toplum açısından bu ince ayırım fevkalâde önemlidir.
Kaynak: Cumhuriyet -5 Ekim 2004