İstanbul Göztepe, Samatya ve Okmeydanı SSK hastanelerinde kurulan çadırlarda, sağlık hakkını savunmak için imza standları da açıldı. Okmeydanı SSK’da Disk’e bağlı Dev-Sağlık-İş, Basın-iş, BirleşikMetal, Dev-Maden-Sen, Tekstil-Sen, Genel-İş, Yapı-İş ve Lastik-İş sendikalarının başkan, yönetici ve üyeleri, İstanbul Tabip Odası yöneticileri, Hasta Yakınları ve Hakları Derneği ile SES’li emekçiler birer basın açıklaması yaptılar. Emek Platformu olarak yarın […]
İstanbul Göztepe, Samatya ve Okmeydanı SSK hastanelerinde kurulan çadırlarda, sağlık hakkını savunmak için imza standları da açıldı. Okmeydanı SSK’da Disk’e bağlı Dev-Sağlık-İş, Basın-iş, BirleşikMetal, Dev-Maden-Sen, Tekstil-Sen, Genel-İş, Yapı-İş ve Lastik-İş sendikalarının başkan, yönetici ve üyeleri, İstanbul Tabip Odası yöneticileri, Hasta Yakınları ve Hakları Derneği ile SES’li emekçiler birer basın açıklaması yaptılar.
Emek Platformu olarak yarın (27 Ekim) PERPA önünde toplanılıp Okmeydanı SSK’ya yürüneceği açıklandı ve tüm emekçilerin sağlık hakkına ve emeğine sahip çıkması istendi.
DİSK adına Genel Başkan Süleyman Çelebi’nin okuduğu basın açıklamasında ” Güvencesiz bir toplumda yaşıyoruz…… İktidarlar yıllardır bu SSK fonlarını siyasi çıkarları için ucuz kredi olarak kullandılar. Rant sağladılar, kurumlarımızı zarara uğrattılar, birikimlerimizi erittiler…. AKP iktidarı halkın sorunlarına çare bulmak değil, sözcüsü oldukları sermayenin ve işbirliği yaptıkları uluslar arası sermayenin karını arttırmaya çalışıyor…. SSK bizim sağlığımız, hakkımız, sigortamız, sattırmayacağız” dedi.
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu adına Ali Çerkezoğlu’nun okuduğu basın açıklamasında “Hükümet, Dünya Bankası Teknik Çalışma Grubu tarafından hazırlanan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı önündeki SSK engelini yok etmeye çalışmaktadır… Tasarı kanunlaştığı takdirde SSK’lılar elli sekiz yıllık birikimleriyle oluşturdukları sağlık kurumlarını kaybedecekler ve sağlık hizmetine ulaşmakta bugünden de daha büyük zorluklar çekeceklerdir” vurgusu yapıldı.
Okmeydanı Halkevi’nin de destek verdiği eylemde HAYAD başkanı Leyla Yazıcı ve SES Şişli şube başkanı Rabia Tuncer yaptıkları açıklamalarda AKP politikalarına karşı mücadele edeceklerini söyleyerek emekçilerin ortak mücadelesine vurgu yaptılar. “SSK halkındır satılamaz”, “AKP yasanı al başına çal”, “Parasız Eğitim Parasız Sağlık” “Yaşasın Sınıf Mücadelesi”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganlarının atıldığı eylemde açılan imza standına emekçilerin ilgisi yoğundu.
İstanbul İşçi Bülteni
İstanbul Tabip Odası’nın okuduğu basın metni;
26/10/2004
Basın Açıklaması
AMAÇ SAĞLIK HİZMETLERİNİ TEK ELDE TOPLAMAK DEĞİL, SSK SAĞLIK KURUMLARINI TASFİYE ETMEK
Hükümet “Kamu Kurum Ve Kuruluşlarına Ait Sağlık Birimlerinin Sağlık Bakanlığı’na Devredilmesine Dair Kanun Tasarı” hazırlıklarını tamamladı.
Tasarı kanunlaşırsa SSK sağlık kurumları buralarda çalışan personel, taşınır ve taşınmaz mallar, araç, gereç, malzeme, demirbaş, taşıtlar, her türlü hak ve yükümlülükleri ve bütçe ödenekleriyle birlikte bedelsiz olarak Sağlık Bakanlığı’na devredilecek.
Tasarıda gerekçe olarak Anayasa’nın 56. maddesindeki sağlık kuruluşlarının tek elden planlanarak hizmet sunulmasının öngörülmüş olması gösteriliyor. Diğer taraftan böylece sağlık hizmetlerinin tek elden yürütülmesi halinde kaynakların daha etkin ve verimli kullanılmasının sağlanacağı, kaynak israfının önleneceği ve uygulama birliğinin sağlanacağı belirtiliyor.
Oysa Sn. Sağlık Bakanı’nın da belirttiği gibi Sağlık Bakanlığı’na devredilecek olan bu kurumlar daha sonra il özel idarelerine ve belediyelere devredileceklerdir. Böylece kamu sağlık kurumları tek elde toplanmak bir yana; yüzlerce parçaya bölünecektir.
Bu kurumların nihai akibeti de şimdiden bellidir. Gerek Kamu Yönetimi Temel Kanunu, gerekse hazırlıkları devam eden Sağlık Kanunu Tasarısına göre yerel yönetimlere geçecek olan sağlık kurumları öncelikle işletmelere dönüştürülecektir. Daha sonra da işletme hakları özel sektöre devredilecektir.
SSK sağlık kurumlarının mevcut halleriyle etkin ve verimli olmadığını söylemek de hiçbir şekilde gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Bu kurumlar kaynak israf etmek bir yana, ülkemizin en ağır koşullarında en etkin ve verimli çalışan kuruluşlarıdır.
Sağlık Bakanı yıllardır SSK’lıların sırtına stetoskop değmediğini, nabızlarının sayılmadığını, tansiyonlarının ölçülmediğini iddia ediyor. Bu iddia, en hafif deyimle, yıllardır SSK sağlık kurumlarında özveriyle sağlık çalışanlarına yönelik büyük bir hürmetsizlik ve haksızlıktır.
Hastaların tansiyonlarının dahi ölçülmediği söylenen bu kurumlarda 2003 yılında, 65.401.599 muayene, 1.499.940 hasta yatışı, 77.916.113 laboratuvar tetkiki, 47.258.455 ayaktan reçete, 599.036 ameliyat, 211.813 doğum gerçekleştirilmiştir.
Sn. Başbakan da, kendine yakışır o malûm üslubuyla, tasarıyla çomağı soktuklarını; karşı çıkanların bu nedenle rahatsız olduğunu söylüyor. Sözlerine dayanak olarak da SSK’lıların kendilerine yazılan 5 ilaçtan ancak 2’sini alabilmelerini gösteriyor.
SSK’nın eczacılık hizmetlerinde büyük bir tıkanıklık yaşandığı doğrudur. Ancak bu sorunun sorumlusu ne hekimler, ne de eczacılardır. Sorumlu SSK’ya yeterli kaynağı ayırmayan ve gerekli ilaçları eczanelerde bulundurmayan siyasi yetkililerdir.
Sn. Başbakan’a soruyoruz: SSK’lıların ihtiyaç duyduğu ilaçları temin ettiniz de sağlık çalışanları mı SSK’lılardan esirgedi?
SSK sağlık hizmetlerinin bugün içinde bulunduğu derin krizin nedenleri bellidir.
SSK gerek altyapı, gerekse personel sayısı bakımından büyük bir yetmezlik içindedir. Türkiye’deki toplam hastane yataklarının %17’si ve toplam sağlık personelinin %8’i ile Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısına hizmet vermeye çalışmaktadır.
Hükümet, eğer gerçekten, SSK’lıların sağlık hizmeti alırken yaşadıkları sorunları çözmeyi amaçlıyorsa öncelikle kurumun altyapı ve personel eksikliğini gidermesi gerekmektedir.
Oysa AKP’nin iki yıllık iktidarı döneminde SSK’da yaşanan gelişmeler tam aksi yöndedir. Yıllardır zaten ihmal edilmiş olan kuruma bu iki yıl süresince tek bir çivi bile çakılmamış; SSK kaynaklarının özel sektöre aktarılması uygulaması yaygınlaştırılmıştır. Böylece kurumun tasfiyesi ve özelleştirilmesi süreci hızlandırılmıştır.
Gerek Sağlık Bakanı, gerekse bizzat Başbakan tasarı kanunlaşınca SSK’lıların sağlık sorunlarının çözüme kavuşacağını ileri sürerek kamuoyunu yanıltmaya çalışmaktadırlar.
AKP Hükümeti’nin hazırladığı bu Kanun Tasarısının gerçek amacı kamu sağlık hizmetlerini tek elde toplamak değil; SSK’nın 148’i Hastane, 212’si Dispanser, 202’si Sağlık İstasyonu, 3’ü Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi, 6’sı Dispanser/Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi, 2’si Dispanser ve Hemodiyaliz Merkezi olmak üzere toplam 573 sağlık kurumuna el koymaktır.
Hükümet, böylece, Dünya Bankası Teknik Çalışma Grubu tarafından hazırlanan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı önündeki SSK engelini yok etmeye çalışmaktadır.
Tasarı kanunlaştığı takdirde SSK’lılar elli sekiz yıllık birikimleriyle oluşturdukları sağlık kurumlarını kaybedecekler ve sağlık hizmetine ulaşmakta bugünden de daha büyük zorluklar çekeceklerdir.
İstanbul Tabip Odası olarak, AKP Hükümeti’nin SSK sağlık kurumlarını tasfiye etmeye yönelik bu girişimlerine karşı SSK’nın gerçek sahibi bütün emek örgütleriyle birlikte mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
İSTANBUL TABİP ODASI
YÖNETİM KURULU
İstanbul İşçi Bülteni