Söz konusu değişimde avukatlık mesleği de serbest piyasanın rekabet kuralları içinde kendine yeni formlar buluyor. Bir yandan uluslararası şirketlerin, tekellerin hukuk danışmanlıkları belli bürolarda toplanırken; sermaye gruplarının icra işleri de farklı çalışma biçimine sahip bürolarda toplanıyor. Avukatların çalışma biçimleri de çalıştıkları büroların koşullarına göre belirleniyor. Ancak halen, hem “geleneksel” çalışma biçimleri hem de yeni çalışma […]
Söz konusu değişimde avukatlık mesleği de serbest piyasanın rekabet kuralları içinde kendine yeni formlar buluyor. Bir yandan uluslararası şirketlerin, tekellerin hukuk danışmanlıkları belli bürolarda toplanırken; sermaye gruplarının icra işleri de farklı çalışma biçimine sahip bürolarda toplanıyor. Avukatların çalışma biçimleri de çalıştıkları büroların koşullarına göre belirleniyor.
Ancak halen, hem “geleneksel” çalışma biçimleri hem de yeni çalışma biçimleri bir arada görülebiliyor. Dönüşümün hızı gösteriyor ki, kısa sürede eski çalışma biçimleri yeni “büyük” büroların çalışma anlayışı içinde eriyip gidecek. Belli bir ücrete bağlı olarak çalışma biçimi de buna bağlı olarak yaygınlaşıyor.
Çalışma koşullarından, iş yapış biçimine kadar farklı bir çok biçimde yürütülen tüm büro organizasyonlarının değişmeyen aktörü, güvencesiz çalışan işçi avukatlar. Düşük ücretlerle, sağlık ve sosyal güvenlikten yoksun çalışan avukatlar; işten çıkarıldıklarında kıdem-ihbar tazminatı gibi temel işçilik tazminatlarını dahi alamıyorlar. Parça başı yapılan işler, işçi avukatların mesleki gelişmelerinin önündeki en büyük engel aynı zamanda.
Daha çok mesleğe yeni atılmış genç avukatların yoğun olarak çalıştırıldığı bu çalışma biçimlerine karşı tepkiler de açığa çıkmış değil. Çözüm güvencesiz çalışan işçi avukatlar sorununu, tepkileri de açığa çıkartacak biçimde tartışmaya devam etmek ve sorunun sahibi olanların taleplerini beraberinde dillendirmekte olmalıdır.Her işte bir “hayır” vardır.
Toplumsal Hukukçular