Petrol İş Sendikası Aliağa Şubesi, yayınladığı bir bildiri ile, sendikaya üye olan yedi işçiyi işten çıkaran Ege Gübre şirketini protesto etti. Petrol İş Sendikası Aliağa Şube Başkanı İbrahim Doğangül imzasıyla yayınlanan protesto metninde, “20 Haziran 2004’te Molteks işvereni fabrikayı kapattığını söyleyerek işçilerin tamamını (35) işten attı. Çünkü bu işçilerin çoğunluğu Petrol-İş’e üye olmuşlar, sendika yasal […]
Petrol İş Sendikası Aliağa Şubesi, yayınladığı bir bildiri ile, sendikaya üye olan yedi işçiyi işten çıkaran Ege Gübre şirketini protesto etti.
Petrol İş Sendikası Aliağa Şube Başkanı İbrahim Doğangül imzasıyla yayınlanan
protesto metninde, “20 Haziran 2004’te Molteks işvereni fabrikayı kapattığını
söyleyerek işçilerin tamamını (35) işten attı. Çünkü bu işçilerin çoğunluğu
Petrol-İş’e üye olmuşlar, sendika yasal sürecin tamamlanması ile Toplu İş
Sözleşmesi için masaya çağırmıştı Molteks işverenini. Kapatmanın “hukuka aykırı
olduğuna dair” açtığımız dava devam ediyor. İşçiler perişan; ülkenin bir sanayi
tesisi, inat uğruna çürümeye bırakılmış vaziyette! En son örnek ise EGE GÜBRE
SANAYİİ A.Ş. işyerinde yaşanıyor: Sendikamız Petrol-İş’e üye olan işçilerden
yedisi, 24 Eylül 2004 günü, “reorganizasyon” gerekçesi ile işten çıkarıldı. Bu,
Kendisini, Bandırma’daki BAGFAŞ Gübre Fabrikasında işçilere ve sendikaya karşı
tutumuyla yakından tanıdığımız Kemal Gencer’in son uygulamasıdır. Böylece,
haklarını alabilmek, insanca bir yaşam ve çalışma koşullarına sahip olabilmek
için gerekli olan örgütlenme hakkı, çok görüldü bu işçilere” denildi.
Şube başkanı İbrahim Doğangül yaptığı açıklamada “Türkiye
çağdaş bir ülke haline geliyor, Avrupa standartlarında bir demokrasiye
kavuşuyor.” Bugünlerde sıkça duyuyoruz bu sözleri. Kağıt üzerinde kalan bütün bu
düzenlemelerin, “reform” diye adlandırılan bu değişimin ne anlama geldiğini biz
işçiler henüz günlük hayatımızda görmüş değiliz. Örneğin; dün de bugün de,
işçilerin sendikaya üye olmaları kağıt üzerinde serbest! “İş güvencesi” hala
patronların keyfine, yani pamuk ipliğine bağlı! Sayın Başbakan, sendikalara,
“özel sektörde örgütlenin!” diyordu, Türk-İş Kongresinde. İşverenlerin , “en
azından bizim bölgemizdekilerin” Başbakanı duymadıklarını (!) sanıyoruz. Eğer
duymuş olsalardı, koskoca Başbakanın sözünden dışarı çıkmaya kalkarlar mıydı?
Evet, değişen bir şey yok sendikal örgütlenme cephesinde! En son örnek ise EGE
GÜBRE SANAYİİ A.Ş. işyerinde yaşanıyor: Sendikamız Petrol-İş’e üye olan
işçilerden yedisi, 24 Eylül 2004 günü, “reorganizasyon” gerekçesi ile işten
çıkarıldı. Bu, Kendisini, Bandırma’daki BAGFAŞ Gübre Fabrikasında işçilere ve
sendikaya karşı tutumuyla yakından tanıdığımız Kemal Gencer’in son
uygulamasıdır. Böylece, haklarını alabilmek, insanca bir yaşam ve çalışma
koşullarına sahip olabilmek için gerekli olan örgütlenme hakkı, çok görüldü bu
işçilere de! Ama olsun, “Memleketimiz, Avrupa yolunda emin adımlarla ilerliyor,
ülkemiz hızla demokratikleşiyor” du! Biz işçiler zaten biliyoruz, bu ülkeye
başkalarının demokrasi filan getiremeyeceğini, göstermelik olarak getirilenlerin
ise kağıt üzerinde kalacağını. Ama yine de bizden söylemesi; Avrupa’dan
denetime gelen “müfettiş”lerin de, “özel sektörde örgütlenin” diyen Başbakan’ın
da işçilere faydası yok!
Sendikalı işçi olabilmenin yolu yine kavgadan, mücadeleden geçiyor! Zorda kalan
işçilere de yine sınıf kardeşlerinden ve emek dostlarından başka kimsenin
dayanışma göstereceği yok!
Ege Gübre’de ok yaydan çıktı bir kez! “Bu koşullarda köle gibi çalışmaktansa,
insan gibi yaşamak için direnmeyi yeğlerim” diyen işçiler mutlaka kazanacak ve
zafer direnen işçilerin olacak!
Petrol-iş Genel Merkezinin konu ile ilgili yaptığı basın açıklaması:
29.09.2004
BAGFAŞ İŞVERENİ SENDİKAL ÖRGÜTLENMEYİ HAZMEDEMİYOR:
Bandırma Şubemiz Mali Sekreteri Yılmaz Gürpınar tazminatsız işten çıkartıldı
Sendikal örgütlenmeye tahammül edemeyen Bagfaş Bandırma Gübre Fabrikaları A.Ş işvereni, Bandırma Şubemiz Mali Sekreteri, 9 yıllık Bagfaş işçisi Yılmaz Gürpınar’ı tazminatsız olarak işten çıkarttı. Kemal Gencer’in sahibi olduğu Bagfaş Bandırma Gübre Fabrikalarında sendikal örgütlenmeye öncülük eden Yılmaz Gürpınar’a hiçbir iş güvenliği önlemi alınmadan ve iş müsaadesi verilmeden, kasıtlı olarak görevi olmayan bir iş teklif edilince, Gürpınar’ın iş akdi, verilen işi yapmadığı gerekçesiyle tazminatsız olarak feshedildi.
Demokrasi, özgürlük ve insan hakları konularında Avrupa Birliği ülkelerini örnek gösteren ve Türkiye’nin de bu ülkelerin kriterlerine ulaşması gerektiğini her vesileyle dile getiren, görüş bildiren, siyasi iktidarlara baskı yapmaya çalışan işverenler, sıra kendi işyerlerine gelince sendikal örgütlenmeye tahammül edemiyor, işçilerin en doğal hakkı olan sendikalaşmaya acımasızca tepki gösteriyorlar. İşçilerin örgütlenmelerini, sendikaya üye olmalarını engellemek için her türlü baskıyı uygulayan Bagfaş işvereni çalışanları işsizliğe, açlığa mahkum ediyor. Bu baskıların en acımasızı ise son olarak Bandırma Şubemiz Mali Sekreteri Yılmaz Gürpınar’a yapıldı ve kasıtlı olarak kendisine görevi olmayan bir iş teklif edildi. Oysa yürürlükteki yönetmeliğe göre yanıcı, parlayıcı, patlayıcı ve kimyasal ürünlerin üretildiği işkoluna giren Bagfaş gibi işyerlerinde önce iş güvenliği tedbirleri alınıp, iş müsaadesi verildikten sonra yeni bir görevlendirme yapılabilir. Hiçbir iş güvenliği önlemi alınmadan ve iş müsaadesi verilmeden, kasıtlı olarak Bandırma Şubemiz Mali Sekreteri Yılmaz Gürpınar’a görevi olmayan bir iş teklif edilince, Gürpınar’ın iş akdi, verilen işi yapmadığı gerekçesiyle tazminatsız olarak feshedildi.
Bagfaş sabıkalı bir işyeridir
Bagfaş, her dönemde sendikaya karşı çok sert bir tutum takınmakla sabıkalı bir işyeridir. Sendikamızın 20 yılı aşkın süredir örgütlü olduğu Bagfaş Bandırma Gübre Fabrikası’nda en son toplu iş sözleşmesini 1 Ocak 1999- 31 Aralık 2000 tarihleri arasında uygulayabildik. Bu tarihten sonra Sendikamıza karşı çok sert bir tutum alan Bagfaş işvereni, her türlü baskı, tehdit ve hile ile bu işyerinde toplu iş sözleşmesi yetkimizi sona erdirdi. Tüm bu baskı, tehdit ve oyunlara rağmen çalışanların sendikamızla üyelik ilişkileri devam ediyor ve çalışanlar tekrar toplu iş sözleşmesi yetkisini alma mücadelelerini sürdürüyorlar.
Örgütlenme işçilerin en temel hakkıdır
İşverenler şu gerçeği bilmelidirler ki işçiler olduğu sürece, işgücünün örgütlü pazarlığı da her zaman olacaktır. Üretim süreçlerine yeni sistemler getirilse de, teknolojik gelişmeler en üst düzeylere çıkarılsa da, meslekler ve sektörlerde değişimler olsa da mavi yakalı işçiler azalıp, beyaz yakalı işçiler artsa da yine işçiler ve işçi sınıfının varlığı devam edecektir.Anayasamızın 51’inci maddesinde de işçilerin örgütlenme hakkı güvenceye alınmıştır. Bu madde aynen şöyledir: “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya veya üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.”
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Merkez Yönetim Kurulu adına
Mustafa ÖZTAŞKIN
Genel Başkan