“Özelleştirmeyi boyalayıp cilalayanlar, çözüm diye dayatanlar ve buna ses çıkarmayanlar şimdi vicdanınız rahat mı?” Küre’de yaşanan 19 işçinin ölümüyle sonuçlanan iş cinayetiyle ilgili Dev.Maden-Sen Genel Başkanı Çetin UYGUR‘un açıklaması: Kastamonu Küre’de CE-KA (CE-KA İnşaat Makine Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş) A.Ş’ne ait bakır maden ocağı galerisinin 150 metre derinliklerinde çıkan yangında 19 maden işçisi yanarak […]
“Özelleştirmeyi boyalayıp cilalayanlar, çözüm diye dayatanlar ve buna ses çıkarmayanlar şimdi vicdanınız rahat mı?” Küre’de yaşanan 19 işçinin ölümüyle sonuçlanan iş cinayetiyle ilgili Dev.Maden-Sen Genel Başkanı Çetin UYGUR‘un açıklaması:
Kastamonu Küre’de CE-KA (CE-KA İnşaat Makine Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş) A.Ş’ne ait bakır maden ocağı galerisinin 150 metre derinliklerinde çıkan yangında 19 maden işçisi yanarak can verdi, 19 işçide yaralandı. Dün (8 Eylül Salı günü) öğleye doğru saat 11:00 civarında meydana gelen iş cinayetinin ‘kopan bantların sıcak kaynak yapılması’ sırasında çıkan yangın ve dumandan meydana geldiği iddia ediliyor.
Kamuoyunun yakından bildiği Etibank Küre Bakır İşletmeleri bir süre önce özelleştirilerek CE-KA A.Ş’ye devredilmiş ve devir konusu ciddi tartışmalar yaratmıştı. Etibank’ın sahipliği döneminde taşeron olarak görev yapan STFA firması CE-KA A.Ş’nin işletmeyi devralmasından sonrada aynı işi devam ettirirken maden işçilerinin sendikasız çalıştırılması olayını da başlatmıştır.
CE-KA A.Ş ve taşeron STFA’nın temel çalışma alanları inşaat ve makinedir. Madencilik bilim ve teknolojisini temel almayan bir alanda çalışan bu kuruluşlara ‘özelleştirme’ uygulamasıyla devredilen maden işletmesinde iş güvenliği işçi sağlığı, alınması gerekli olan önlemlerin yeterli olamayacağı ve dolayısıyla yaşanılan bu olayın tanımının tam anlamıyla cinayet olduğunu söylememiz yanlış olmayacaktır.
Dikkat çeken bir nokta da madencilik alanında kullanılan ve madencilik biliminde de geçerli olan kavramlar içinde ‘TÜNEL’ sözcüğü yoktur, ‘GALERİ’ vardır. Oysa basına ve kamuoyuna yapılan açıklamalarda galeri sözcüğü yerine tünel sözcüğünün kullanılması Etibank’dan devredilen bu işyerinin devralanın madencilikle ilişkisinin ne olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Diğer bir nokta olayın üzerinden 12 saat geçmesine karşın yeraltında kalan yaralı ve ölü çalışan işçi sayısını veremeyen kuruluşun çalışanlar konusundaki yasal kayıtlarını da nasıl yaptığı düşündürücü olmaktadır.
Özcesi ülkeyi yönetenler için özelleştirme daha öncelerde olduğu gibi sat kurtul mantığıyla gerçekleştiği, alıcı için vurgun-kelepir olduğu, bu nedenle diğer önemli detaylara gerek duyulmamaktadır.
Bir inşaat şirketine ülkemizin en önemli kaynağının peşkeş çekilmesinin yanı sıra ciddi bir birikim, teknoloji ve uzmanlık isteyen madencilik sektörü de basite indirgenmesi böyle bir olayla açığa çıkmaktadır.
Dün Etibank’da iken kurumun uzman elemanlarının sürekli denetiminde yürütülen üretimler, işçi hakları, kıdem ve kıdem ve ihbar tazminatları bizzat Etibank’ca ödenerek tasfiye edilmesi yeni işvereni hem ekonomik yükten kurtarmış hem de ocakların denetimi yönünden rahatlatmıştır.
Toplumda ideolojik bombardımanla yanılsama yaratıp bunu seçtikleri sloganlarla zihinlere kazıyanlar, gerçekte “peşkeş”, “vurgun” ve “kar hırsı”nı kamufle etmeye çalışmaktadır. Özelleştirmeler sonucu madencilikteki kuralsız-keyfi uygulamalar ise fazla gecikmeden kendisini ele vermekte ve gerçek niyetler birbir sergilenmektedir.
Bu ölümler iş kazası tanımına sokulamayacağı gibi tam tersi özelleştirmeyle davet edilen, görülen ve nedeni açıkça bilinen bir CİNAYETTİR. Sorumlusu öncelikle özelleştirmenin ‘ülke yararına’ ve bir ‘zorunluluk’ olduğunu savunanlarla uygulayanlardır. Özelleştirmeyi yapan siyasal iktidar bu cinayetin hazırlayıcısı, azmettiricisi ve asıl sorumlusudur. Küre’de madencileri kan ve gözyaşına mahkum edenleri, cinayetin sorumlularını, göz yumanları, sessiz kalanları lanetliyor, yaşamını yitiren işçilerin ailelerinin acılarını paylaşıyor ve işçi sınıfına başsağlığı diliyoruz.