10 Eylül Cuma, saat 12:00’de Mülkiyeliler Birliği’nde yapılan basın toplantısında Demokrasi Mitingi Tertip Komitesi adına Başkan Tayfun GÖRGÜN’ün okuduğu basın açıklaması: 12 EYLÜL DARBECİLERİNDEN BAĞIMSIZ YARGIDA HESAP SORMALIYIZ TÜRK CEZA YASASI MADDE 147; “TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİNİ ZORLA DÜŞÜRMEK VE GÖREVLERİNDEN ZORLA MEN ETMEK” SUÇU VE DİĞER SUÇLARLA İLGİLİ 24 YILDIR DAVA AÇILAMAMIŞTIR. Gerçek anlamda demokratikleşmenin […]
10 Eylül Cuma, saat 12:00’de Mülkiyeliler Birliği’nde yapılan basın toplantısında Demokrasi Mitingi Tertip Komitesi adına Başkan Tayfun GÖRGÜN’ün okuduğu basın açıklaması:
12 EYLÜL DARBECİLERİNDEN BAĞIMSIZ YARGIDA HESAP SORMALIYIZ
TÜRK CEZA YASASI MADDE 147; “TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİNİ ZORLA DÜŞÜRMEK VE GÖREVLERİNDEN ZORLA MEN ETMEK” SUÇU VE DİĞER SUÇLARLA İLGİLİ 24 YILDIR DAVA AÇILAMAMIŞTIR.
Gerçek anlamda demokratikleşmenin rayına oturması, hukuk devletinin kurulması, Türkiye toplumunun hukuk devletine ve demokrasiye inancının kuvvetlenmesi, kim tarafından yapılırsa yapılsın suçluların korunmayacağı ilkesinin yaşama geçirilmesinden geçmektedir.
Devlet içindeki tüm kamusal yaşam ve yönetimin yargı denetimi altında olması, hukuk devletinin temel prensibidir. 12 Eylül darbesi ile bu temel ilke çiğnenmiştir.
12 Eylül 1980 günü zora dayalı bir yöntemle, mevcut anayasaya açıkça aykırı bir biçimde darbe yapılmıştır. Mevcut anayasaya ve hukukun temel ilkelerine göre bu yöntem açık bir suçtur. Tüm süreçlerini suçluların kendilerinin hazırladığı ve kendilerinin “yargılanmasını yasaklayan” 12 Eylül Anayasasının 15.geçici maddesiyle bu büyük suç yargı önüne konulamamıştır. Hukuk ve meşruiyet dışı bu durum, 12 Eylül 1982 Anayasası ile birlikte devam etmektedir.
Kendisi hukuki veya meşru olmayan bir yönetimin, çıkardığı yasaların da hukuki olması kabul edilemez. Bu nedenle darbecilerin, kendilerini yargılanmaktan muaf tutan, anayasanın geçici 15. maddesinin hukuki temeli bulunmamaktadır. Hukuka aykırıdır. 1982 Anayasasının geçiçi 15. Maddesi yok Hükmündedir. Anayasanın geçici 15.maddesi, Anayasanın 125/1 (İdarenin her türlü işlem ve eylemlerine karşı yargı yolu açıktır) maddesiyle de çelişmektedir.
Başka ülkelerde benzer darbe suçu işleyenlerde ele geçirdikleri yasa ve anayasalarına bizdeki “geçici 15. maddesi”ne benzer maddeler koymuşlar ancak yargılanmaktan kurtulamamışlardır. Örneğin Yunanistan’da hüküm giyen darbeciler hâlâ cezaevinde yatmaktadırlar. Arjantin’de de yargılanmışlar ve hüküm giymişlerdir.
Darbeden itibaren uygulamaya sokulan eylemlerle bir çok suç, ülkenin ve halkın çıkarlarının zarara uğratılması yargılama konusu olmalıdır.
* Yasalarda bulunmayan bir organ tarafından 1 numaralı bildiri ile parlamento ve hükümet fesih edilmiş, tüm ülkede sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Daha sonra Aralık 1980 ayında MGK’nun yasalarda bulunmayan yetkilerle yasalaştırıldığı ilan edilmiştir.
* THK, Kızılay ve Çocuk Esirgeme Kurumunun dışındaki tüm derneklerin, tüm siyasi partilerin, Türk-İş dışındaki tüm sendikaların faaliyetleri durdurulmuştur. Arşivlerine, tarihlerine, bina ve paralarına el konulmuştur. DİSK’in binlerce aktivisti ve yöneticisi gözaltına alınmış, işkence görmüş, yıllarca cezaevinde tutulmuş, 52 yöneticisi idamla yargılanmıştır. Öyle ki kooperatifler bile gizli örgüt sayılmıştır.
* Üniversite hocalarından 5000 kadarı gerekçesiz görevden alınmış ve ayrıca güvenlik soruşturmalarıyla, YÖK’le üniversitelerimizin ve ülkemizin bilim kaynakları güçsüzleştirilmiştir.
* TÖB-DER kapatılmış, merkez ve şube yöneticileri tutuklanmış, yargılanmış, görevden alınmıştır. Hem bu yolla ve hem de müfredat değiştirilerek eğitim sistemi gericileştirilmiş, bilimden uzaklaştırılmıştır.
* Sadece üniversite hocaları, öğretmenler, sendika aktivistleri değil ülkenin tamamına yakını etnik kökeninden mezheplerine kadar fişlenmiştir.
* Basında büyük bir sansür dönemi başlatılmış, kapatılmayan dergi ve gazete kalmamıştır. Sıkıyönetim komutanlıklarının kararlarının tartışılması, sözlü, yazılı demeç ve makale ve beyan yasaklanmıştır. Halkın haber ve bilgi alma hakkı engellenmiştir. Sansür basın alanıyla sınırlı kalmayıp tüm ülke sathına taşınmıştır.
* Tüm belediye başkanları görevden alınmış, bir çoğu göz altına alınmış, yerlerine sıkıyönetim komutanlıklarınca atama yapmıştır.
* Tefecilik ve bankerlik alanında halkın birikimlerinin rantiyeye aktarılmasının yolu açılmış, günümüzde ki batık banka süreçlerinin temelleri atılmıştır.
* Sendikalaşma ortadan kaldırılmış, çalışanların kıdem tazminatı gibi kazanımları daraltılmış, ücretler ve sosyal haklar budanmış, işçi sağlığı ve iş güvenliği zayıflatılmış, sınırlamalarla grev hakkı yasaklanmış, çalışanların hakları büyük çapta kısıtlanmıştır.
* Kendilerini Atatürkçü ilan eden darbeciler 1981 yılında okullara zorunlu din dersini getirmiş; Türk İslam sentezi bir kültürün, milli kültür olarak tüm millete kabul edilmesi topladıkları Atatürk Yüksek Kurulunca kararlaştırmış; Diyanet işlerinde 260 din görevlisinin maaşının Rabıta-ül islam örgütünce ödenmesini onaylamış; Atatürk’ün mirası olan Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu kapatılmıştır.
* Darbeciler Cumhurbaşkanlığı, Başbakan ve bakanlar kurulu başta olmak üzere tüm yürütme; TBMM ve Senatonun yasama; Sıkıyönetim mahkemeleri, mahkemelerin değiştirilen yapısı, yüksek mahkemeler ve mahkemelerdeki atamalar yoluyla da Yargıyı ellerine geçirmişler ya da sıkı sıkıya kontrolleri altına almışlardır. Yasama, yargı ve yürütme erkleri tek elde toplanarak “kuvvetler ayrılığı” ilkesi çiğnenmiştir.
12 Eylül Darbesiyle temel insan hakkı ihlallerine ilişkin bazı rakamlar:
* Gözaltına alınan 650.000 kişi aylarca ağır işkencelerden geçirilmiştir.
* Belgelemenin çok zor olduğu darbe döneminde sadece 171 kişinin işkenceden öldüğü belgeleriyle kanıtlanabilmiştir. Ayrıca gözaltı ve cezaevinde 183 kişi ölmüştür.
* 48 kişi idam edilmiştir. Cezaevlerinde açlık grevlerinde 5 kişi ölmüştür.
* 30.000 çalışan sakıncalı olduğu için işten atılmıştır.
* 14.000 kişi vatandaşlıktan çıkarılmış, 30.000 kişi yurt dışına kaçarak mülteci olmuştur.
Darbeden bu yana 24 yıl geçmiştir. Deliller ortadan kalkmakta, kararmaktadır. Topluma karşın bu kadar ağır bir suçun bir daha işlenmemesi için, adaletin yerini bulması ve adalete sarsılmaz bir güven olabilmesi için, ülkemizin sağlam bir demokrasi kurabilmesi için darbecilerin yargı önüne çıkarılması gerekmektedir.
Bizler; 12 Eylül darbesini yapanların öncelikle “darbe yapmak”tan ve o dönemde işlenen tüm suçlarda fail ve azmettirici olarak yargılanmasını talep ediyoruz. Ayrıca 12 Eylül Anayasasının yerine tüm toplumun katılımı ve katkısıyla yeni ve demokratik bir anayasa çalışmasının biran önce sonuçlanmasını zorunlu görüyoruz.
Bu nedenle kamuoyunun dikkatini bu konuya çekmek, hafızaları tazelemek için darbenin 24.yıldönümünde, 12 Eylül 2004 Pazar günü miting düzenliyoruz. Birlikte gerçekleştireceğimiz, “12 Eylül Darbecileri Yargılansın – Demokrasi Mitingi”ne özellikle 12 Eylül mağdurlarını, devrimci, demokrat, ilerici, yurtsever, insan hak ve özgürlüklerinden yana herkesi bekliyoruz. 10 Eylül 2004
DESTEKLEYENLER :
* DİSK, KESK, TMMOB, TTB, ÇHD,
TÜMTİS ANKARA ŞUBE, ASMMMO,
* HALKEVLERİ, 68’LİLER DAYANIŞMA DER., İHD, TİHV, EĞİT-DER, ÖZGÜR ÜNV., HİK-DER,
* ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU, PIR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DER,
HACI BEKTAŞİ VELİ KÜLT.DER., 2 TEMMUZ PİR SULTAN ABDAL KÜLT. EĞT.VAKFI,
* ANKARA AYDIN SANATÇI GİRİŞİMİ, ANKARA NAZIM KÜLTÜREVİ,
ANKARA EKİ
N TİYATROSU,
* TUNCELİLER DER., KIZILIRMAK KÖY DERNEKLERİ, BAHADIN KÜLTÜR DER.,
* EMEP, SDP, ÖDP, SHP, DEHAP, TKP, CHP ANKARA İL ÖRGÜTÜ
Tayfun GÖRGÜN
Miting Tertip Komitesi Başkanı
78’LİLER GİRİŞİMİ