Halkevleri, Temel Haklar, ESP, DEHAP ve Tohum Kültür Merkezinin oluşturduğu Plastformun çağrısıyla 200 kişinin katıldığı açıklamaya TMOBB, ÖDP ve SHP temsilcileri de destek verdi. Baskının gerçekleştiği Öner Sokak girişinden felaketin yaşandığı eve kadar alkışlarla yürüyen kitle “Doğal Afet Değil Cinayet”, “Onlar Sarayda düğün yaparklen biz hergün ölüyoruz” yazılı dövizler taşıdı. Bahçelievler Demokrasi Platformu adına Seyit […]
Halkevleri, Temel Haklar, ESP, DEHAP ve Tohum Kültür Merkezinin oluşturduğu Plastformun çağrısıyla 200 kişinin katıldığı açıklamaya TMOBB, ÖDP ve SHP temsilcileri de destek verdi. Baskının gerçekleştiği Öner Sokak girişinden felaketin yaşandığı eve kadar alkışlarla yürüyen kitle “Doğal Afet Değil Cinayet”, “Onlar Sarayda düğün yaparklen biz hergün ölüyoruz” yazılı dövizler taşıdı. Bahçelievler Demokrasi Platformu adına Seyit Ali Aydoğmuş’un okuduğu basın açıklamasında “Eğer yağmur İstanbul’da sadece yoksul mahallelere yağmıyorsa, bir yaz günü bir saatlik yağış sonucu yüzlerce yoksul evini su basmasını “doğal afet” olarak adlandıramayız.” denildi.
Basın açıklaması öncesinde olay yerini panzer ve zırhlı araçlarla kuşatan polisin tavrını “Güvenlik önlemleri neden bu felaketlerin bedelini ödeyen biz yoksulların canını korumak için alınmıyor, güvenlik önlemleri acımızı ve öfkemizi bastırmak için alınıyor.” diyerek eleştiren Aydoğmuş, seçimlerden önce söz vermelerine rağmen kanalları yenilemeyen, dereyi ıslah etmeyen belediye başkanlarını da eleştirerek, “sanırız kendileri zengin mahallelerin kaldırımlarını yenileme işlerinden vakit bulamıyor” dedi.
Basın açıklamasında olay yerine gelen üç su boşaltma aracından ikisinin arızalı olmasının, suyun yaklaşık beş saat boşaltılamamasının, belediye başkanının olay yerine dört saat sonra gelmesinin ibret verici ihmaller olduğu vurgulanarak, “Bu olay Bahçelievler’in zengin semtlerinde gerçekleşseydi Başkan aynı duyarsızlığı sergileyebilecek miydi?” diye soruldu. Ayrıca açıklamada “Ve tüm Belediye Başkanları İstanbul’un küçük bir azınlığına hitap eden parıltılı yüzüyle hava atarlarken, yoksulların oturduğu emeğin İstanbul’unun sağlıksız yerleşim yerlerinde bizler sellerde, depremlerde ölüme terk ediliyoruz. Biz ekonomik zorluklardan veya baskılardan kaynaklı göç etmek zorunda bırakılanlarız, biz sağlıksız konutlarda, fay hatlarında, bordum katlarında yaşayanlarız ve biz atölyelerde, fabrikalarda ucuz işçi olarak çalışanlarız. Bu kentin çoğunluğuyuz ancak bu kentten bize düşen hep yoksulluk ve ölüm oluyor.” denildi. Soğanlı mahallesi halkının olayın takipçisi olacağının vurgulandığı açıklama “İlçemizdeki kanalların yenilenmemesini ve Tavukçu Deresi’nin ıslah edilmemesini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın ve Bahçelievler Belediye Başkanı’nın canımıza kastetmesi olarak kabul ediyoruz. Ve canımızı savunacağımızı ilan ediyoruz!” sözleriyle son buldu.
Basın açıklamasının ardından söz alan TMOBB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Meftun Gürdallar “NATO için şehrin merkezinde her türlü masraftan kaçınmayanlar, bu dereleri ıslah etmeye bütçe bulamadıklarını söylüyorlar” diyerek Belediye Başkanlarının olayın sorumluları olduğunu vurguladı. Gürdallar TMOBB olarak sel baskınları ve depreme karşı ortak mühendislik faaliyetleri yürütmek için Belediye Başkanı Kadir Topbaş’tan defalarca randevu istediklerini, ancak Başkan’ın kendilerine randevu vermediğini açıkladı. “Otobüs ihalelerini için şirketlerle yaptıkları görüşmeler kadar bize de vakit ayırıp, uyarılarımızı dikkate alsalar bu facialar önlenebilirdi” dedi.
Açıklamadan sonra “Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek, Doğal Afet Değil Cinayet, Suçlular Bulunsun Hesap Sorulsun” sloganları atan topluluk adına yapılan açıklamada dere ıslahı için bir imza kampanyası başlatıldığı ve Savcılığa Belediye Başkanları hakkında suç duyurusunda bulunulacağı duyuruldu.
BASIN AÇIKLAMASI
Dün öğle saatlerinde yaşanan su baskını sonucu mahallemizden üç çocuğumuzu yitirmenin acısını taşıyoruz. Hepimizin başı sağ olsun. Ancak dün yaşananlara doğal afet demek oldukça güçtür. Eğer yağmur İstanbul’da sadece yoksul mahallelere yağmıyorsa, bir yaz günü bir saatlik yağış sonucu yüzlerce yoksul evini su basmasını “doğal afet” olarak adlandıramayız.
Bu bir “doğal afet” değildir çünkü bu baskınlar yıllardır yaşanmakta ancak hiçbir önlem alınmamaktadır. Bu sokak da dahil olmak üzere pek çok sokakta yağmurların sonrasında yaşanan su baskınlarından sonra belediyenin yaptığı tek icraat araç gönderip suyu tahliye etmek olmuştur. Kanalların dolması sonucu evleri defalarca pis su basmış, bunun halk sağlığını tehdit ettiği yetkililere iletilmiş ancak bu bölgedeki kanallara yönelik herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Hiç kimse çöken duvarı felaketin gerekçesi olarak göstermeye kalkmamalıdır. Belediye Başkanı Osman Develi faciadan sonra “duvarları güçlendireceklerini” söyleyerek,altyapıya degil makyaja önem vereceklerini itiraf etmiş oldu. Kısa süreli bir yağışta suları taşıması gereken apartman duvarı değil kanalizasyon şebekesidir.
Bu bir doğal afet değildir çünkü olay yerinin 30 metre ilerisindeki Tavukçu Deresi’ni bugüne kadar ıslah etmeyen tüm belediye başkanlarının ihmalleri bugün üç canımıza mal olmuştur. Her yağmurdan sonra taşan bu dere molozlarla dolduktan sonra üstü betonla örtülmüş, ıslah değil makyaj tercih edilmiştir. Son üç dönemdir tüm Belediye Başkan adayları bu dereyi ıslah edeceklerine dair söz vermişler ancak seçildikten sonra sanırız “zengin mahallelerin kaldırımlarını yenileme” işlerinden vakit bulamadıklarından kaynaklı bu sözlerini yerine getirmemişlerdir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Bahçelievler Belediyesinin -bugün Başbakan olan Tayyip Erdoğan da dahil- tüm başkanları üç insanımızı yitirmemize neden olan facianın sorumlularındandır.
Bu bir doğal afet değildir çünkü evde insanların mahsur kaldığı bilinmesine rağmen herhangi bir dalgıç ekibi gönderilememiştir. İnsanlara ancak su boşaltıldıktan sonra ulaşılabilmiştir. Ayrıca belediyece gönderilen üç su tahliye aracından ikisi bozuk çıkmış ve çalışmamış, olay saat 17’de meydana gelmesine rağmen suyun tahliyesi 21.30’da tamamlanabilmiştir. Belediyenin insanlarımızın canına mal olan böyle bir felakete duyarsızlığı ibret vericidir. Belediye Başkanı olaydan dört saat sonra mahallemize gelebilmiştir. Belediye Başkanımızın veya yardımcılarının Bahçelievler’de yaşanan böyle bir felaketten daha önemli işleri nedir? Bu olay Bahçelievler’in zengin semtlerinde gerçekleşseydi Başkan aynı duyarsızlığı sergileyebilecek miydi?
Canımız yanıyor ve öfkeliyiz. İstanbul kimileri için zevkin, eğlencenin, parıltılı hayatların şehri, kimileri için ise yoksulluğun, ölümün ve açlığın şehri. Ve tüm Belediye Başkanları İstanbul’un küçük bir azınlığına hitap eden parıltılı yüzüyle hava atarlarken, yoksulların oturduğu emeğin İstanbul’unun sağlıksız yerleşim yerlerinde bizler sellerde, depremlerde ölüme terk ediliyoruz.
Biz ekonomik zorluklardan veya baskılardan kaynaklı göç etmek zorunda bırakılanlarız, biz sağlıksız konutlarda, fay hatlarında, bordum katlarında yaşayanlarız ve biz atölyelerde, fabrikalarda ucuz işçi olarak çalışanlarız. Bu kentin çoğunluğuyuz ancak bu kentten biz düşen hep yoksulluk ve ölüm oluyor.
Ancak bunun kader olmadığını da biliyoruz. Biz Bahçelievler Demokrasi Platformu ve Soğanlı Halkı olarak ilan ediyoruz ki ilçemizdeki kanalların yenilenmemesini ve Tavukçu Deresi’nin ıslah edilmemesini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın ve Bahçelievler Belediye Başkanı’nın “canımıza kastetmesi” olarak kabul ediyoruz. Ve canımızı savunacağımızı ilan ediyoruz!
BAHÇELİEVLER DEMOKRASİ PLATFORMU
DEHAP, ESP, HALKEVLERi, TEMEL HAKLAR, TOHUM KüLTüR MERKEZi