”Dünyadaki her politik sistemin, toplumsal ve politik iktidarı elinde tutmak için bir sınıfa ihtiyacı vardır. Bazı ülkelerde askerler emekli olduktan sonra siyaset sahnesine girer. Devrimden bu yana İran (böyle bir) taşıyıcı sınıfın yokluğunun sıkıntılarını çekiyor. (Devrimin ilk yıllarında) taşıyıcı sınıfın din adamlarından oluşacağı düşünüldü, ama din adamları ekonomik alanla bağlarının olmaması nedeniyle, bunun için gereken […]
”Dünyadaki her politik sistemin, toplumsal ve politik iktidarı elinde tutmak için bir sınıfa ihtiyacı vardır. Bazı ülkelerde askerler emekli olduktan sonra siyaset sahnesine girer.
Devrimden bu yana İran (böyle bir) taşıyıcı sınıfın yokluğunun sıkıntılarını çekiyor. (Devrimin ilk yıllarında) taşıyıcı sınıfın din adamlarından oluşacağı düşünüldü, ama din adamları ekonomik alanla bağlarının olmaması nedeniyle, bunun için gereken koşullara sahip değillerdi.
25 yıl sonra, rejimimiz, iktidar organları ve yapısını elinde tutacak bir sınıf oluşturmayı kararlaştırdı. Emekli askerlerden (eski devrim muhafızları-çn) oluşan ilk kuşak, bunu yapmak için buldukları en iyi sınıftı ve şimdi bu kişiler ekonomi sahnesine giriyorlar. Yeni Meclisteki milletvekillerinin kimler olduğu oldukça dikkat çekici.
Elbette bizim meselemiz bu yeni sınıfla zamanımızın paradigması, yani demokrasi insan hakları, liberal ekonomi, küreselleşme, erkek ve kadınlar için eşit haklar ve diğer insanlık standartları arasındaki ilişkileri ortaya koymak olmalıdır.
Bu yeni sınıfın elinde son yıllarda serbest limanlar ve birçok gelişme projesi vardı. Bu sınıf ekonomik alanda çok aktifti ve büyük karlar elde etti. Siyaset sahnesine girdikten sonra, en azından açık ekonomiyi savunacak, sonuçta azar azar demokratikleşecektir.
Bu yeni sınıfın demokrasiyi kabul etmenin gereklerini kabul etmeye hazır olup olmadığını sormamız gerekir.
Siyaset sahnesinden silinen reformcular iki politika benimseyecekler. Birincisi, kendi toplumsal tabanlarının arasına dönecekler. Şimdi bu yapılmakta. Reformcuların, sessiz toplumu (çoğunluğu) ve sahneden silinen sınıfları temsil ettiği sürece oyunun gelecek raundunda başarılı olacaklarına inanıyorum.
Oyunun gelecek raundu, sağcı kanadın iktidarı tek-biçimlileştirme teorisinin çıkmaza girdiğinde (yaşanacak mücadele) anlamına geliyor.
Reformcu akımın iktidar sahnesinden atılması ve iktidarı tek-biçimlileştirme çabaları, bu projenin arkasındakilerin bir (taşıyıcı-ç.n) sınıfın gerekliliğine inanmadıklarını gösteriyor. Bu, benim onların pratikte değişecekleri yönündeki iyimserliğimin, bir arzudan kaynaklanmadığı, pratik (gereklilik-çn) sonucu olduğu anlamına geliyor.
Bu beyler (muhafazakarlar-ç.n), kendileri ile yürütmeyi içeren iktidar yapısı arasına bir mesafe koymaları gerektiği ve böylece geleneksel anlaşmazlıkların bu temelde kontrol edilebileceği sonucuna vardılar. Ve bu mesafe yaratma gençleştirme sloganı ileri sürülerek gerçekleştirilebilir.
Elbette bu kanadın (muhafazakarlar-çn) teorisyenleri gençleştirmeyi bir çeşit modernizm olarak tanımlıyorlar. Sözcüklerle oynamayı bırakmaları lazım. Modernizm insan hakları, ifade özgürlüğü ve bilginin serbest dolaşımı demektir.
Eğer modernizmden kastettikleri buysa, biz de onlar gibi, aynı şeyi istiyoruz.
Reformcuların izleyecekleri ikinci politikaya ise, İran’daki iki süper güç arasında soğuk savaşın başlaması diyorum. Bu muhafazakar ve reformcuların birbirlerini ortadan kaldıramayacakları sonucuna varmaları anlamına geliyor.
Ben biraz kötümserim ve muhafazakarların reformcuları yenmesinin dış nedenleri olduğunu düşünüyorum. Elbette bu teori biraz hınzırca ve komplo teorisine dayanıyor.
İran’daki reform hareketinin -devrimin aksine- ihraç edilebileceğine ve İran’ın bölgede inisiyatifi ele geçirilebileceğine ve bunun, bir reform hareketi yabancılarla uzlaşma konusunda bir hükümeti sınırlandıracağı-kısıtlayacağı için, Batılıların dezavantajına olacağına inanıyorum.
Buna uygun olarak, Batı ve Amerika’nın İran’daki reform hareketinden endişe duyduklarına ve birçok kez bu hareketin başarısız olması için çalıştıklarına inanıyorum. Muhafazakarlar büyük bir toplumsal hareketi bastıramayacak kadar güçsüzdü. Dış faktörlerin onlara büyük yardımı olduğunu düşünüyorum.
Sahtekarlık politikada temel şeylerden biridir. Batı temiz bir toplumsal harekete saldıramayacağını anlayınca, onun altını kazmaya çalıştı ve bu da gerçekleşti.
Batı ve ABD’nin geçen on yıllardaki politikalarının bölgede yerli reform hareketleri ile mücadele etmek olduğunu düşünüyorum. Orta Doğu’daki yeni sloganları görüyorsunuz, bunlar, İran’daki reform hareketinin başarısızlığından sonra başladı. Aslında yerli reform bir çıkmaza girdi ve İran dahil bölge için yerli olmayan bir reform reçetesi yazılması gerekiyor. Şimdi onlar bizim için yabancı bir reform reçetesi getirdiler ve bunu bize empoze edecekler. Ve bölge hükümetleri buna direnemeyecek kadar zayıf.
(Gelecek yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde) doğal olarak reformcular bazı adaylar gösterecekler. (Meclis Başkanı Hüccetülislam Mehdi) Kerrubi şimdiden kendisini reformcuların adayı olarak ilan etti. Reformcuların siyaset sahnesinden silinen sınıfı temsil etmek için çaba göstereceklerini düşünüyorum. Ve reformcuların seçimlere katılımı, seçimlerin özgür olması şartına bağlamaları gerektiğini düşünüyorum.
Yeni seçilen Meclis’in daima toplumun bir kesiminin gözünde meşruiyetten yoksun olacağını kabul etmelisiniz. Bazılarının (muhafazakarlar) seçimler ve seçimlerin meşruiyeti ve seçimlerde aday olabilme yeterliliğini 12. İmam Mehdi’ye bağlamaya çalışmaları kendilerine meşruiyet sağlama güçlerinin olmadığını gösteriyor.
(Eski İran Radyo Televizyon Kurumu Başkanı, önde gelen muhafazakarlardan Ali Laricani dışında başka cumhurbaşkanı adayları konusunda)
İlk aşamada reformcular Rafsancani’nin dönüşü teorisine geri dönecekler. Reformcular siyasi iktidarın tek-biçimlileştirilmesini engellemeye çalışıyorlar ama aslında Rafsancani’nin planlarına fazla inanmıyorlar. Sayın Rafsancani’nin bu tür hareketlerin amacını anladığına inanıyorum. Öte yandan belirli kişilerle yönetim arasında bir uzaklık yaratarak iktidarı tek- biçimlileştirme kararını da biliyor. Ve bu bilgiye sahip olarak seçim sahnesine girme ihtimali yok. Bir denge unsuru olarak kalacağına inanıyorum.
(Rafsancani’nin dönüşü teorisini savunan reformcuların geçmişi telafi etmek istedikleri şeklindeki sözleri ve 23 mayıs zaferini bir şekilde Rafsancani’nin son açıklamasına borçlu olmalarına rağmen neden Rafsancani ailesinin imajını bozmaya çalıştıkları sorusuna cevap olarak)
Bana göre bu (Rafsancani ailesine yönelik siyasi saldırı-ç.n) reformcuların stratejik hatalarından biri idi. Şimdi Rafsancani’nin hükümete geri dönmesi bölgedeki durum ve İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’ndaki nükleer dosyasının daha ciddi hale gelmesi gibi değişiklikler olmadıkça küçük bir olasılık.