Gergin, çünkü, bu hedefe ulaşan raylar, artık bu yükü çekmiyor ve vagonlar her an devrilebilir. Serdengeçti de açıkça ifade etti. Bir kriz, geçici bir küçülme değil, bir kriz ihtimali var. Neden var? KRİZ İHTİMALİ Ekonomi, tıpkı 2000’de olduğu gibi, sıcak para girişine dayanan ve iç talebi sürekli kışkırtıp iç taleple büyüyen bir rotada. İthalat, tarihi […]
Gergin, çünkü, bu hedefe ulaşan raylar, artık bu yükü çekmiyor ve vagonlar her an devrilebilir. Serdengeçti de açıkça ifade etti. Bir kriz, geçici bir küçülme değil, bir kriz ihtimali var. Neden var?
KRİZ İHTİMALİ
Ekonomi, tıpkı 2000’de olduğu gibi, sıcak para girişine dayanan ve iç talebi sürekli kışkırtıp iç taleple büyüyen bir rotada. İthalat, tarihi rekorlar kırıyor ve dış açık öngörülmedik biçimde büyüyor. İthalatın, Mayıs’ta yaşanan yüzde 15’in üzerindeki devalüasyonla hız keseceği umut edildi. Ama heyhat!..
Ortaya çıktı ki, dalgalı kurun öyle bir kudreti yok. Kendiliğinden ithalatı frenleyemiyor. Kur düzenlemeleri, ithalatın hızını kesmiyor. Hem mevcut kapasiteleri kullanmak hem de yatırımlar için büyük montanlı ithalata angaje olmuş Türkiye ekonomisi.
Otomobil, beyaz eşya, elektronik gibi malların iç talebi, tüketici kredisi, kredi kartı harcamaları ile olağanüstü kışkırtılmış. Ve, bunların bazıları kısmen, bazıları tamamen ithal. Bu patlayan ithalatı kısmaya kur artışları kar etmeyince, vergi ile hız kesmek geliyor akla ama ona da Gümrük Birliği anlaşması engel.
Daha çok toplumun yüzde 20’lik üst grubunun harcaması sayılabilecek bu talep, ithalatı durmadan tırmandırıyor. İthalatın yol açtığı gediği kapatmaya bu yıl büyük artışlar gösteren turizm gelirleri de yetmeyecek.
Doğrudan yabancı sermaye girişi yok. Geriye tek umut, kısa vadeli sermaye hareketleri, yani “sıcak para” kalıyor. Sıcak para girdikçe bu yüksek büyüme hızı temposunu sürdürüyor, geri çekilirse büyük bir düşüş olacak. O nedenle, büyük başarı öykülerine rağmen, dönüp dolaşıp görüyoruz ki, değişen bir şey yok. Her şey yine sıcak paranın iki dudağı arasında.
Sıcak para girişi sürerse, ekonomi dönecek, çekilirse çöküş yaşanacak. Ve şimdi bu korku dağları sarmış durumda. Sıcak para çıkışının ne olursa olsun, önünü kesmek gerek. Bunun yolu da ona, “giderim haaa!..” şantajıyla aldığı yüksek reel faizi vermeye devam etmek ve gelecek ile ilgili güven sunmak.
SICAK PARAYI ÜRKÜTMEMEK
Sıcak paraya gelecek ile ilgili güven nasıl sağlanacak? IMF ile yapılacak yeni bir anlaşma sıcak parayı da rahatlatacak, hatta, doğrudan yabancı sermaye için, AB için, tüm dış alem için bir güvence teşkil edecektir. Merkez Bankası, büyük iş dünyası ve onların hislerine tercüman büyük medyanın, “IMF ile hemen yeni bir anlaşma” kampanyasının altında bir gecikme, bir sürtüşme korkusu ve endişesi var.
Bunlara AKP Hükümeti ne diyor?
Aslında oldukça daraltılmış bir alanda kısa paslaşmalarla icraat yapmaya çalışan AKP’nin altından yavaş yavaş toprak kayıyor. Türban vb konularında seçmenlerine karşı mahçup duran AKP Hükümeti, ekonominin evlere yansıyan sonuçlarında da bir başarısızlık içinde. Yüksek büyüme hızlarına rağmen işsizlik hızla artıyor, yüksek büyüme, ücret ve maaşları artırarak değil, onları gerileterek gerçekleşiyor. Tarıma verilmeyen destek kırları küstürüyor.
O nedenle, her büyüme tartışması başladığında sokaktaki insan, “Büyüme varsa, bize niye yansımadı?” sorusunu soruyor. Bu itirazın sandığa yansıyacağını bilen AKP teşkilatı, hükümeti artık bildik IMF yolu dışında bir yola yönelmesi konusunda uyarıyor.
KEMERLERİ BAĞLAYIN
İşte, bir yanda sıcak para bağımlısı, iç talebe dayalı pamuk ipliğine bağlı büyümecilerin “IMF ile ve kemer sıkıcı programları ile devam” beklentisi, öte yandan AKP’nin seçmenini daha fazla gücendirmeme kaygusu…
AKP’nin içinde de farklı yaklaşımlar olduğu açık. Babacan, Unakıtan gibi TÜSİAD alemi ile uyumu dikkate alan kesimler IMF ile devam, ama biraz soluk boruları açamaz mıyız arayışı içindeler ve IMF’nin bir tür partneri olarak çalışan Merkez Bankası’nı dışarıda tutarak bir program hazırlığı içindeler. Bu programda “faiz dışı fazla” isimli mengenenin biraz insaflı hale getirilmesi arayışı ve talep hazırlığı var. Merkez Bankası gidişattan o kadar endişeli ki, “aklından bile geçirme” şeklinde karşılıyor bu niyeti…
Özetle, “mali disiplin” adı altında kamu yatırımlarına, faiz dışında kalan her tür kamu harcamasına kilit üstüne kilit vurmak yetmiyor. Özel kesimden kaynaklanan sıcak para destekli, iç talebe dönük büyüme çizgisi, bağıra bağıra bir cari açık krizinin yaklaşmakta olduğunu bildiriyor. Herkes kemerini sıkı bağlasın… Bu gerilim hayra alamet değil…