22 Temmuz 2004 Perşembe günü Haydarpaşa Ankara seferini yapmakta olan Yakup Kadri Karaosmanoğlu Ekspresi adlı, “Hızlandırılmış Tren”in Sakarya Pamukova”da raydan çıkarak devrilmesi sonucu oluşan kazada son resmi açıklamalara göre 37 insan hayatını kaybetmiş, 81 kişi de çeşitli derecelerde yaralanmıştır. Yitirilenler için halkımızın başı sağ olsun. TMMOB, öncelikle bu kazada yitirilenlerin yakınlarının, paylaştıkça artan acılarını, yüreğinde […]
22 Temmuz 2004 Perşembe günü Haydarpaşa Ankara seferini yapmakta olan Yakup Kadri Karaosmanoğlu Ekspresi adlı, “Hızlandırılmış Tren”in Sakarya Pamukova”da raydan çıkarak devrilmesi sonucu oluşan kazada son resmi açıklamalara göre 37 insan hayatını kaybetmiş, 81 kişi de çeşitli derecelerde yaralanmıştır.
Yitirilenler için halkımızın başı sağ olsun.
TMMOB, öncelikle bu kazada yitirilenlerin yakınlarının, paylaştıkça artan acılarını, yüreğinde hissederek, onlara başsağlığı dilerken, öte yandan bu kazada yaralanan insanlarımızın da bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını beklediğini ifade etmektedir. Hepimizin, halkımızın başı sağ olsun.
Odalarımız ve uzmanlarımız ile birlikte burada şimdi bir değerlendirme yapacağız.
Sevgili Basın emekçileri,
Şimdi burada olayla doğrudan ilgili Birliğimize bağlı Oda Başkanlarımız, kaza yerinde incelemeler yapmak üzere görevlendirdiğimiz İnşaat, Makina, Elektrik Mühendisleri Odalarımızın değerli üyeleri ve uzmanlarımız ile birlikte, bu kazanın bu günkü verilerini de göz önüne alarak, sizlerle bir değerlendirme yapacağız. Ben katılımınızdan dolayı peşinen teşekkür ediyorum.
Hızlandırılmış trenin hikayesi nedir?
TMMOB ve bağlı odalarının yıllarca dile getirdiği “planı, bilimi, teknolojiyi ve özelinde de insanı dışlayan” bütün resmi politikaların ve uygulamaların sonuçlarında görüldüğü gibi demir yollarımız ve demiryolu taşımacılığımız da her geçen gün kötüleşmekte, bu yanlış politikaların sonuçlarında da demiryolculuğumuz yeterince hırpalanmaktadır. Anlamsız ve gereksiz yatırımların aşırı maliyetleri bir yandan, öte yandan her türlü kazaya davetiye çıkarmalar Türkiye’de siyasal iktidarların gündemindedir. Bilim adamlarının, uzmanların, TCDD çalışanlarının ve Birliğimize bağlı odaların her türlü ikazına ve eleştirilerine karşı, siyasal iktidarın Ankara-İstanbul arasında sefere koyduğu “Hızlandırılmış tren”; de, işte bu pervasız, bilim ve tekniğe aykırı uygulamaların örneklerinden sadece biridir.
4 Haziran 2004 de sefere başlayan “Hızlandırılmış tren” siyasal iktidarca kendisine konulan isme yakıştırıldığı şekildeki bir yöntemle, yüz yılı aşkın bir süredir kullanımda olan “Normal tren” rayları ve güzergahı üzerinde uygulamaya konulmuştur.
Hızlandırılmış trenin, “Nasıl yapıldığının bu gün araştırılmaya ve denetlenmeye ihtiyacı olacak şekilde, trenlerin durmadan geçtikleri istasyon makaslarından geçiş hızlarının makas iyileştirilmesi ile arttırılması; ara durak sayısının ikiye indirilmesi; kurbsuz (doğru) yol hatlarında makinistlere yapabilecekleri en büyük hızlarla seyir izni verilmesi; yarıçapı çok küçük olmayan kurplarda merkezkaç (savrulma) kuvvetlerinin arttırılması; bu trenin seyiri sırasında, seferde olan tüm trenlerin bekletilmesi; hemzemin geçitlerde insan ve hayvan geçişini engellemek üzere personel görevlendirilmesi, yöntemlerinin uygulanarak, test sürüşlerinin politik gösterilerle süslendiği bir metotla” kısa sürede sefere çıkarılması siyasal iktidarca sağlanmıştır.
Bu metodlarla tren hızlandırılmış olduğunda neler olur?
Siyasal iktidarın bu uygulamasına karşılık, uzmanların, bilim adamlarının ve birliğimize bağlı odalarımızın uyarıları gecikmedi. Hatırlanılacağı üzere özetle şunlar söylendi:
Bir demiryolunda yüksek hızla güvenli ve konforlu bir yolculuk yapılabilmesi, yol özelliklerine, taşıt özelliklerine, yol ve taşıtların karşılıklı uyumuna ve işletme koşullarına bağlıdır. İstanbul Ankara demiryolu hattı yol koşulları bakımından yüksek hız uygulamasına uygun değildir. Mevcut alt yapıda hiçbir iyileştirme yapılmadan hız arttırılırsa, alt ve üst yapıdaki hasarlar ve yol bozuklukları, uygulanan hızları ile orantılı olarak artar, taşıtlar hasarlanır ve taşıtları yol üzerinde tutmak zorlaşır. Üst yapı elemanları olan raylar, traversler, bağlantı elemanları ve balast tabakası zaman zaman yenilenmekte ise de, bunların özellikleri ve yolun imalat kalitesi yüksek hızlara uygun değildir. Demir yollarımızda “kaynaklı uzun raylar”ın gerekli teknik bilgi ve deneyim kullanılmadan uygulanması, yaz aylarında yolun eğrilmesi sonucu raydan çıkma (derayman) olaylarına ve kış aylarındaki ray kırılmalarına davetiye çıkarmaktadır. Taşıt özellikleri, hem yüksek hızlarda harcanacak ekstra enerji ve bakım-onarım maliyetleri, hem de seyir güvenliği ve konforu bakımından en az yol kadar önemlidir. Özellikle bojilerin ve raylarla direkt temas halinde olan tekerleklerin yapısal ve geometrik özellikleri, yola uyumları, taşıtların yol üzerindeki güvenli seyirleri bakımından yaşamsal öneme sahiptir. İstanbul-Ankara hattında gereken önlemler alınmadan yüksek hızlar uygulanması, işletme maliyetlerini çok fazla arttırmasının yanı sıra, kaza olasılığını da arttıracaktır.
İnsanlarımız göz göre göre ölüm yolculuğuna çıkarıldı.
Sonuçta olan oldu ve insanlarımız göz göre göre ölüm yolculuğuna çıkarıldılar.
TMMOB, şimdi bunları söylüyor:
TMMOB, onurlu geçmişine dayanan deneyim ve bilgi birikimi ışığında, bağlı odalarının, onların uzman üyelerinin ve bilim adamlarının tespitleri ve yol göstericilikleri ışığında, halkına olan sorumlulukları gereği aşağıdaki hususları kamu oyu ile paylaşmaktadır:
Yaşanılan facia, bilimsel çalışmalara teknik elemanların uyarılarına kulak tıkayan ve siyasal rantı insan yaşamından, can ve mal güvenliğinden önde tutan yaklaşımların kaçınılmaz bir sonucudur. Kaza öncesinde Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD’ye iletilen teknik raporlarda demiryolu hattının alt ve üst yapısının hızlandırılmış trene uygun olmadığı kaza riskinin çok yüksek olduğu net bir şekilde belirtilmesine rağmen uyarılar dikkate alınmamıştır.
100 yılı aşkın bir süredir kullanılan İstanbul-Ankara demiryolu hattının fiziki ve geometrik yapısının ray, travers, bağlantı elemanları ve balast tabakası gibi üst yapı elemanları ile taşıt özelliklerinin yüksek hız uygulamalarına uygun olmadığı bu raporlarda açıkça ifade edilmektedir. Mevcut alt ve üst yapıda raporlarda belirtilen gerekli iyileştirmeler yapılmadan işletmeye geçilerek siyasi rant uğruna kazaya neden olunmuştur.
Diğer yandan demiryollarının yeniden yapılandırılması adı altında TCDD’de, uzun yıllardır kamu girişimciliğini yok eden politikalarla personel azaltılmasına gidilmiş, nitelikli personel kurumdan uzaklaştırılmıştır. Yine bu yaklaşım çerçevesinde TCDD’ye yönelik yatırımlar azaltılmış, bakım atölyelerinin büyük bir kısmı kapatılmış, TCDD’ye eğitimli iş gücü yetiştiren demiryolu meslek okulları lağvedilmiştir.
Siyasal iktidar, öncekilerin izinden giderek ve daha hızlı bir şekilde, TCDD’nin geleneksel teknik, uzman yapısını bozarak, deneyimli kadroları sorumluluk noktalarından uzaklaştırmıştır. Tüm kamu kurumlarında girişilen kadrolaşma TCDD
de uygulanmaktadır. Kazanın nedenlerinden biri de işte bu “kadrolaşma” anlayışıdır.
Kaza ile ilgili, tespit çalışmalarında bulunacak ve Bakanlıkça oluşturulması gerekli teknik heyetlerde TMMOB’ye bağlı meslek odalarından ve bilim adamlarından oluşan teknik uzmanlara mutlaka yer verilmelidir. Aksi takdirde bu heyet, tarafımızca “tarafsız” olarak düşünülemeyecektir.
Kaza yerinde incelemelerde bulunan TMMOB heyetinin tespitlerindeki şu ifadeleri de kamuoyunun dikkatine özellikle sunuyoruz. Uzmanlarımız diyorlar ki: “Çok yoğun tren trafiği olan İstanbul-Ankara demiryolu güzergahında yol kontrollerinin ve bakımının sağlıklı bir şekilde yapılmadığı tespit edilmiştir. Raylarda ve traverslerde oluşabilecek kılcal çatlaklıkların ve kırılmaların tespiti raylar ve traverslerin olay mahallinden götürülmesi nedeniyle yapılamamıştır. Olay mahallinde götürülen rayların yerine takriben 150 metre yeni ray döşenmiştir. Lokomotif ve birinci vagonun kaza sonrası bilirkişi heyeti gelmeden olay mahallinden götürülmesi nedeniyle kazanın oluş nedenine ilişkin daha sağlıklı inceleme ve değerlendirme yapılamamıştır.”
Kaza anından itibaren aynı yetkili ağızlardan tren hızı ile ilgili yapılan açıklamalar birbirini yalanlamaktadır. Tren hızlarını gösteren talimatname niteliğindeki hız livreleri incelendiğinde normal hızda seyreden Başkent Ekspresi ile Yakup Kadri Karaosmanoğlu Ekspresinin aynı bölgedeki hızları yetkililerin belirttiğinin aksine birbirinden farklıdır. Dolayısıyla adeta günah keçisi yaratılarak kurumsal sorumluluktan kaçınılıp sorumluluğun kişiselleştirilmesi kamuoyunu yanıltmak amaçlıdır.
Ülkemizde bu tür “kaza” olaylarında, hemen her zaman yapıla gelen, kurumsal sorumlulukların göz ardı edilerek, sorumluluğun bir şahsa ya da bir unsura yıkılıvermesidir. Bu olayda da, “Uygulamaya konulan hızlandırılmış tren” projesinin bu şekilde uygulanmasına karar alanlar’ın siyasal sorumlulukları, sadece makinistin üzerine yıkılamaz. Yıkılmamalıdır.
Sayın Ulaştırma Bakanı, Sayın Genel Müdür halkın vicdanını rahatsız eden “boş” açıklamalarda bulunmasınlar. Derhal, hemen, şimdi siyasi sorumluluklarının bilincinde olarak görevlerini bıraksınlar. Makamlarını terketsinler. Kaza nedenlerinin ortaya çıkarılmasındaki en önemli husus bu olacaktır.
Bilimden, teknikten, mühendislikten ve bunların yol göstericiliğinden uzaklaşarak kaderci bir anlayışın yol göstericiliğine sığınmak bu kazanın ana nedenlerindendir.
Herkes bilmelidir ki, bu şekildeki “Hızlandırılmış tren” bir toplu taşımacılık uygulaması değil, aksine bir “toplu katliam” uygulamasıdır. Siyasal iktidarı uyarıyoruz: Bu kaza bahanesi ile ve bu kazanın arkasına sığınarak, ülkemizin geleceğinde çok önemli bir unsur olarak gördüğümüz demiryolu ve demiryolu taşımacılığı üzerine yapılacak yatırımlar engellenmemeli, bilim ve tekniğin gerekleri yerine getirilerek ve uyarılarımız dikkate alınarak, aksine geliştirilmelidir.
Bu kaza bir kez daha göstermiştir ki, Bilimsel yöntemler yerine, “ben yaptım oldu” zihniyeti ile “duble yollar” “hızlandırılmış tren” gibi günlük ve popülist siyasi kararlarla yapılan yanlış uygulamalar, ülkemizin mühendislik birikimini ve teknik donanımını da hiçe saymakta ve böylelikle toplu katliamlara davetiye çıkarılmaktadır.
Türkiye’nin her dönemkinden fazla demiryolu ve demiryolu ulaşımına ihtiyacı olduğu bu günlerde demiryolu kazasının olması da ayrıca olayın bir başka düşündürücü yanıdır.
Bilimin ve tekniğin gerekleri yerine getirilene kadar siyasal iktidarca “Hızlandırılmış tren” olarak isimlendirilen, ancak adı artık “Ölüm treni” olan bu seferlerin, mevcut demiryolu güzergahının fiziki ve geometrik alt ve üst yapısının iyileştirilmesi ve uzmanların belirtmiş olduğu düzenlemelerin yapılmasına kadar seferden kaldırılmalıdır, bu düzenlemelerin yapılmaması halinde trenler halkımız tarafından kullanılmamalıdır.
Sonuç olarak
TMMOB, “Hızlandırılmış Tren Kazası”nın takipçisidir. Meslek alanları ile ilgili olarak halkına karşı sorumlulukları nedeni ile; bağlı odaları ile birlikte, kendini olayın müdahil tarafı olarak görmekte olduğunu ve yukarıda anlatılanlar doğrultusunda gerekenleri yapacağını, bu basın toplantısı ile kamu oyuna duyurmaktadır.
MEHMET SOĞANCI
YÖNETİM KURULU BAŞKANI