Bolivya’nın en büyük işçi örgütü olan COB (Bolivya İşçi Merkezi), 7 Temmuz’da yaptığı bir açıklama ile ana muhalefet partisi MAS’ın (Sosyalizme Doğru Hareket) ve aynı zamanda ülkenin en büyük köylü sendikasının lideri olan Evo Morales’i üyelikten çıkardığını açıkladı. COB Yürütme Komitesi, Morales’i üyelikten çıkarma nedenini “Başkan Carlos Mesa’nın iktidarına dolaylı bir biçimde destek verme ve […]
Bolivya’nın en büyük işçi örgütü olan COB (Bolivya İşçi Merkezi), 7 Temmuz’da yaptığı bir açıklama ile ana muhalefet partisi MAS’ın (Sosyalizme Doğru Hareket) ve aynı zamanda ülkenin en büyük köylü sendikasının lideri olan Evo Morales’i üyelikten çıkardığını açıkladı. COB Yürütme Komitesi, Morales’i üyelikten çıkarma nedenini “Başkan Carlos Mesa’nın iktidarına dolaylı bir biçimde destek verme ve emekçi sınıflara ihanet” olarak belirtti.
Başkan Carlos Mesa, Eylül-Ekim ayındaki işçi-köylü eylemlerinin sonucunda istifa eden ve ABD’ye kaçan eski Başkan Lozada’nın yerine gelmişti. Ancak COB, Mesa iktidara geldikten bir süre sonra yaptığı açıklamada Mesa’yı yeni-liberal politikalardan vazgeçmesi, halkçı politikalar izlemesi konusunda uyardı. Ancak aradan birkaç ay geçtikten sonra yaptığı bir başka açıklama ile Ekim’de işbaşına gelen hükümetin de IMF-DB yanlısı halk düşmanı yüzünü gösterdiğini ve Meclis’in kendini fesh etmesi gerektiğini ve yerine halkın taleplerini ve iradesini yansıtacak bir “halk meclisi” kurulması gerektiğini ifade etti. Daha önce ara verdiği genel grevlere ve yaygın militan eylemlerine tekrar başlayacağı konusunda uyardı. Bu açıklamalara rağmen Morales ve MAS, yeniden eylemlere başlamanın ve Ulusal Meclis’i fesh etmenin demokratik ortama zarar verebileceği ve bu durumun da ABD’nin işine geleceği gerekçesi ile bu kararların karşısında yer almıştı.
Sözkonusu tasfiyenin 18 temmuzda yapılacak olan ve Bolivya’daki sosyal hareketleri bölmüş görünen doğalgaz hakkındaki referandum öncesinde gerçekleşmesi dikkat çekici. Ülkedeki çapında işçi, köylü ve öğrenci örgütleri referandumda yer alan 5 sorunun hiçbirinde “doğalgazın ulusallaştırılması talebinin” bulunmamasını kabul etmezken bu duruma verilen tepki esasında süreci algılama noktasında ülke muhalefetine egemen olan 2 eğilimi yansıtıyor. Başını MAS’ın çektiği kesim her şeye rağmen referanduma katılınması gerektiğini savunurken, COB merkezli militan kanat ise referandumu aktif bir şekilde boykot edilmesi gerektiğini düşünüyor. Kamuoyu yoklamalarına göre halkın %83’ü doğalgazın ulusallaştırılmasını istiyor. Yaşanan süreci daha iyi anlamak için Bolivya’nın sosyal mücadele karakterine bir göz atmak gerekiyor.
Bolivya’da Militan Emekçi Halk Direnişi Geleneği
Bolivya Latin Amerika’nın en yoksul ülkelerinden biri.8,5 milyonluk nüfusun % 23’ü Aymara, % 27’si Quechua yerlisi. Halkın % 64’ü yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Daha çok bir köylü ülkesi özelliği taşıyor, ancak sahip olduğu zengin maden yatakları nedeni ile ciddi bir işçileşmiş nüfusu da barındırıyor. Yıllardır izlenen IMF ve DB merkezli yeni-liberal politikalar ve kuvvetli bir sosyal mücadele geleneği ülkede zaman zaman şiddetli halk direnişlerinin yaşanmasına neden oluyor. Özellikle koka yetiştiricisi köylüler ve kalay madencileri bu direnişlerin başını çekiyor. ABD’nin uyuşturucu ile mücadele gerekçesiyle sınırladığı koka yetiştiriciliğinin mağduru yerli köylüler ve işyerleri IMF-DB politikaları ile özelleştirilip kapatılan kalay madencileri emperyalizme ve yerli işbirlikçilerine karşı dinmek bilmez bir öfke içindeler.
Söz konusu halk direnişlerinden en sonuncusu Eylül 2003 ortalarında patlak verdi.
15 Eylül’de Latin Amerika enerji kaynaklarının % 15’ini oluşturan ülkenin zengin doğalgaz kaynaklarının özelleştirilmesini ve halk yararına kullanılmamasını protesto eden köylüler yolları barikatlarla kapattılar. Aymara köylüleri 3 yıl önceki isyan dalgasının da başını çekiyorlardı.
19 Eylül’de başkent La Paz’da 150 bin kişilik bir eylem gerçekleştirildi. Bu eylemle birlikte direniş madencilerin ve diğer sosyal kesimlerin katılımıyla genişledi ve bir halk direnişi biçimi aldı. Eylemlerin koordinasyonunu 3 yıl önce, 2000 sonbaharındaki “su savaşları”nı örgütleyen “Suyu Savunma Koalisyonu”nun devamı olan “Doğalgazı Savunma Ulusal Koalisyonu” adlı bir üst örgütlenme sağlıyordu.
20 Eylül’de yol kesen köylülerin üzerine açılan ateş sonucu 7 köylü öldü.
29 Eylül’de üyelerinin çoğunluğunu yerli kalay madencilerinin oluşturduğu COB süresiz genel grev kararı aldı. Bu kararla birlikte eylemler daha da genişledi, yaygınlaştı. Maden işçileri direnişe etkili ve kitlesel bir biçimde katılıyorlardı. Bolivya’da genel grevin anlamı sadece iş bırakma ile sınırlı değil; anayolların barikatlarla kesilmesi, köylülerin eylemlere aktif katılımı, yaygın ve militan kitle eylemleri de genel greve eşlik ediyor. Bu şekliyle genel grev daha çok bir “halk grevi” halini alıyor.
11 Ekim’de ordunun eylemlere müdahalesi sonucunda 26 kişi öldürüldü.
13 Ekim’de maden işçilerinin başını çektiği halk, başkentte Lozada’nın istifasını isteyerek asker ve polisle çatıştı. Madencilerin dinamitle katıldığı bu çatışmalarda 30 kişi asker ve polis tarafından öldürüldü.
15 Ekim’de COB’un çağrısı ile başkentte yapılan bir açık hava toplantısına 30 bin kişi katıldı. Toplantıda direnişin güçlendirilmesi kararı alındı.
Ertesi gün 16 Ekim’de madencilerle hükümet güçleri arasında dinamitlerin de kullanıldığı çatışmalar devam etti. Dinamitleri bittiği için geri çekilen işçilerden 3’ü öldürüldü.
Aynı gün başkentte bir toplantı daha yapıldı. Bu toplantıya da 250 bin kişi katıldı.
Hükümetin geri adım atması üzerine ertesi gün nihayet işçiler başkente girdiler. Bu süreçte ülkenin hemen bütün anayolları kesilmiş, kimi bölgelerde özellikle işçi kenti El Alto’da halk kendi iktidar organlarını (Mahalle Meclisleri Federasyonu) oluşturdular.
Nihayet 18 Ekim’de Başkan Lozada Amerikan elçisi ile anlaşarak istifa etti ve ABD’ye kaçtı. Yerine ise MAS’ın da doğrudan desteklediği Lozada’nun yardımcısı olan Carlos Mesa geldi.
Lozada’nın istifasından sonra COB “halkın gücü hükümeti devirdi. Örgütlülüğümüzle ve gücümüzle yeni-liberalizmi yenebiliriz” şeklinde bir açıklama yaptı. Yapılan değerlendirme toplantısının ardından COB yeni hükümete 90 gün süre tanıdığını açıkladı. Eğer bu süre içerisinde yeni liberal politikaları terk etmez ve halkçı politikalar izlemezse eylemlerine yeniden başlayacağını açıkladı.
Halk sokakta, Morales Mecliste!
Bütün bunlar olurken esasen bir yerli hareketi olan MAS ve Evo Morales sürece katılımı zayıf ve etkisiz oldu. Ana muhalefet partisi başkanının eylemlere desteği her zaman dolaylı bir biçimde gerçekleşti. Mevcut temsili ve sınırlı desteği ise daha çok organik bir bağ içerisinde olduğu cocaleros’ların (koka yetiştiricisi köylüler) baskısı ile gerçekleşti. Ekim ayındaki genel grevde dahi grevin ikinci haftasında güçlerini geri çekti. Kısaca MAS’ın temel yönelimi hiçbir zaman mücadeleyi yükseltmek olmadı. Lozada’nın ülkeden kaçmasından sonra bile Morales “kurucu meclis” olarak anılan Carlos Mesa başkanlığındaki “teknokratlar” hükümetine desteğini halk muhalefetinin olanca şüphesine ve itirazına rağmen eksik etmedi ve 2007 seçimlerine kadar hükümeti destekleyeceğini açıkladı.
Nisan 2004 ortalarına gelindiğinde halk Mesa hükümetinin halkçı! İcraatlarını beklemekten sıkılmış ve huzursuzluk artmaya başlamıştı. Bu süreçte özellikle madenciler, üniversite öğrencileri ve köylüler aylardan sonra sokakları doldurmaya başladılar. Yüzlerce madenci resmi bir kurumu işgal etti, eğitim bütçesini protesto eden La Paz üniversitesi öğrencilerine polis gaz bombaları ile saldırdı, topraksızlar hareketi yol kesme eylemleri ile tüm ülkeyi bir kez daha fel
ç etmekle tehdit etti.
Bunların ardından COB 2 Mayıstan itibaren süresiz genel grev ilan ettiğini açıkladı. Bu çağrının iki ekseni vardı. İlki Bolivya doğalgazının ulusallaştırılması, ikincisi ise yeni liberal politilkaların terk edilmesi. Ancak Morales ve MAS, Mesa hükümetini desteklediklerini ve daha fazla eylemin karşısında olacağını açıkladı. Morales “Ekim İsyanı”nın omurgasını oluşturan El Alto işçilerinin örgütünü (COR) ikiye bölerek etkisizleştirmeyi ve en büyük köylü sendikası CSUTCB’nin yöneticilerinin çoğunu ikna etmeyi başardı.
Bu koşullarda oldukça sönük başlayan genel grev günden güne büyüdü. İlk günlerde 400 işçinin petrol rafinerisini işgal etmesi gibi -Bolivya için- küçük eylemler gerçekleştirilirken, mayıs ayı ortalarında onbinlerin katıldığı pek çok yürüyüş gerçekleştirildi. Mayıs sonunda başkent La Paz’da gerçekleşen bir eyleme ise COB yöneticilerine göre 200 bin kişi katıldı. MAS’ın bu süreçte yaptığı bir açıklamada genel greve çıkanları emperyalizmin oyuncağı olmakla ve bir ordu darbesine çanak tutmakla suçluyordu.
Saflar Netleşiyor…
Görüldüğü üzere Morales başkanlığındaki MAS, işçi-köylü muhalefetinin taleplerini savunmaktan geri düştükçe halk gözündeki meşruluğunu günden güne kaybetmekte. COB Yürütme Komitesinin aldığı tasfiye kararını da bunun bir yansıması olarak görmek gerek. Halk hareketi kırılmalar ve sıçramalarla ileriye doğru kendi yolunu bulmaya çalışıyor. Ancak hareketin örgütlü-politik, devrimci bir merkezinin olmaması, önemli ölçüde tepkisel reflekslerin belirleyiciliği çeşitli yalpalamaları ve savrulmaları da beraberinde getiriyor.
Her şeye rağmen Bolivya’da işçi-köylü hareketi yeniden sokakları ve meydanları dolduruyor. Önümüzdeki dönem özellikle referandum sonrası yükselmesi beklenen isyan dalgası MAS ve Morales için belki de kendilerine verilen son şans olacak. Ya halkın eyleminin ve taleplerinin yanında yer alacaklar yada …
Emek Çalışmaları Merkezi
10 Temmuz 2004