Ülkemizin Nato macerası yoksul emekçi halkımıza hep kan, ölüm ve gözyaşı getirdi. Türkiye’yi Nato’ya üye yapma isteğinde olan dönemin Demokrat Parti hükümeti işi bağlamak için binlerce vatan evladını 1950’li yıllarda Kore Savaşı’na gönderdi. Kore Savaşı’nda, ABD ordusundan sonra en kalabalık askeri güç Türkiye’ninkiydi. Bu savaşta ABD’nin sömürgeci çıkarları uğruna 721 halk çocuğu ölürken binlercesi yaralandı, […]
Ülkemizin Nato macerası yoksul emekçi halkımıza hep kan, ölüm ve gözyaşı getirdi. Türkiye’yi Nato’ya üye yapma isteğinde olan dönemin Demokrat Parti hükümeti işi bağlamak için binlerce vatan evladını 1950’li yıllarda Kore Savaşı’na gönderdi. Kore Savaşı’nda, ABD ordusundan sonra en kalabalık askeri güç Türkiye’ninkiydi. Bu savaşta ABD’nin sömürgeci çıkarları uğruna 721 halk çocuğu ölürken binlercesi yaralandı, yüzlercesi ise esir düştü. Kendi askerlerini korumak isteyen ABD’li generaller savaşa katılan Türk tugayını ön plana sürdü. ABD askerleri güvenlik içinde geri çekilirken Türk ordusunun en büyük kaybı bu geri çekilmeyi güvence altına almak için verilen çatışmalarda yaşandı.
ABD aynı zamanda dünyanın en büyük silah tüccarıdır. ABD’nin müşterilerinin çoğunluğu ise NATO üyesi ülkelerdir; yani NATO, ABD silah sanayi için en büyük pazar durumunda. NATO kapsamındaki Türkiye, en fazla silahı yine ABD’den almakta.
Haziran sonunda İstanbul’da gerçekleştirilecek NATO toplantısının ülkemize maliyetinin milyonlarca dolar olacağı tahmin ediliyor. Tabi bu para, gerçekte her birimizin cebinden çıkacak. İşte yalnızca küçük bir örnek; Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatı toplatıya katılacak devlet başkanlarına eskort görevi yapması amacıyla 15 trilyona 456 araç satın alıyor.
İstanbul Emniyeti, zirvenin yapılacağı mekan ile devlet başkanlarının kalacağı otel ve misafirhaneler önünü bariyerlerle kapatacak. Özel üretilecek beton bariyerlerin parası Dışişleri Bakanlığı’na aktarılan kaynaktan sağlanacak.
NATO’nun gerçek yüzünün görülebileceği son örneklerden biri de 1999 Kosova’dır. Uluslararası Af Örgütü’nün Mayıs ayı başında Kosova ile ilgili olarak yayınladığı bir rapora göre, bu ülkede 1999’dan bu yana “Barış Gücü” olarak bulunmakta olan NATO görevlileri, 11 eski doğu Avrupa ülkesinden yapılan kadın ve çocuk ticaretine destek, yataklık ve kollayıcılık yapıyor. NATO görevlileri örgütlü suç şebekeleri tarafından işletilen bu pazara müşteri ve tüccar olarak destek veriyor; kadınlar kaçmaya çalıştıkları zaman hapsederek sahiplerine iade ediyorlar. NATO görevlilerinin yüzde 20’sinin işin içinde olduğu raporda belirtiliyor. Suçu ortaya çıkan bazı görevliler ise ceza muafiyetinden yararlanmışlar.
ABD ve NATO gerek 1991 Irak savaşında, gerek Kosova, gerekse Afganistan ve Irak savaşlarında büyük çaplı ölü doğumlar, bebek sakatlıkları, lösemi ve diğer kanser türlerine yol açan nükleer özellikli silahlarla sivilleri bombaladı.
NATO ile ilgili olarak çeşitli uluslararası (Fiili) mahkemelerin yargı kararları var. Bu mahkemelerin genel vurguları şunlar:
• NATO barbar bir savaş örgütüdür.
• NATO’nun sisteme muhalif olan herkesi terörist ilan ederek ülkeleri ve halkları bombalama yetkisine sahip olduğu iddiası, egemen devletlere ve yoksul halklara yönelik barbarca bir saldırıdır. Bu çerçevede NATO kendi üyesi olan ya da olmayan ülkelerin iç sorunlarına bile askeri yöntemlerle müdahale etme yetkisini kazanmaya çalışmaktadır.
• NATO mevcut uluslararası hukuku açıkça çiğneyen askeri eylemler düzenlemektedir.
• NATO Kosova savaşında sivillere karşı işlenen açık savaş suçlarının failidir. NATO bombardımanlarında aralarında radyo binalarının, köprülerin, evlerin, hastanelerin de bulunduğu çok sayıda hedef askeri sivil hedef ayrımı gözetilmeksizin yerle bir edilmiştir.
• NATO Kosova savaşı sonrasında 1.5 milyon Kosova yurttaşı Sırp sivilin etnik temizlik harekatını yönetmiş, UÇK isimli milliyetçi Arnavut çetelerinin tüm yıkıcı faaliyetlerini açıkça desteklemiş ve örgütlemiştir. Milyonlarca Kosova yurttaşı mülteci olarak başka ülkelere sığınmak zorunda kalmıştır.
NATO’nun 1999 Kosova suçları
Kosova savaşı sonrasında 11 ülkeden 16 yargıcın 2000 yılında kurduğu bir halk mahkemesi, NATO’nun Yugoslavya’ya karşı işlediği savaş ve insanlık suçlarının belgelerini inceleyerek, NATO’yu ve ABD’yi 19 ayrı suçtan suçlu bulmuş ve NATO’nun lağvedilmesi gerektiğine karar vermiştir. NATO’nun sadece Yugoslavya’da belgelenmiş olan suçlarından bazıları şunlardır:
• Yugoslavya’nın planlı bir biçimde parçalanması ve yoksul düşürülmesi
• Müslümanlarla Slavlar arasına şiddet ve düşmanlık tohumlarının yerleştirilmesi ve bu çatışmaların yaygınlaştırılması
• Yugoslavya’da birlik, barış ve istikrara yönelik girişimlerin engellenmesi
• NATO’nun muhalif yoksul ülkelere karşı askeri saldırganlık ve işgal aracı olarak kullanılması
• Savunmasız halkın öldürülmesi ve yaralanması
• BM’nin barış sağlama faaliyetlerinin engellenmesi
• Ülke başkanı ile diğer seçilmiş sivillere yönelik cinayet saldırıları
•Yugoslavya’nın ekonomik, toplumsal, kültürel, tıbbi, diplomatik ve dinsel kaynaklarının, mülklerinin ve altyapısının tahrip ve imha edilmesi
• Halkın hayatta kalması için gerekli olan kaynakların tahrip edilmesi
• Zehirli atık içeren depoların imha edilmesi
• İnceltilmiş uranyum, papatya-biçen bombaları ve diğer yasaklanmış silahların kullanılması
• Çevrenin tahrip edilmesi
• BM tarafından insanlığa karşı soykırım suçu olarak ilan edilmiş olan faaliyetlerin düzenlenmesi
• Ülke hükümetini imha etmeye yönelik yasadışı bir ceza mahkemesi oluşturulması
• Medyanın ülke içinde etnik ve milliyetçi çatışmaları yaygınlaştırmak için bilinçli olarak çarpıtılmış haber yaymak için kullanılması
• Yugoslavya’nın stratejik bölgelerinin uzun dönemli askeri işgale tabi kılınması
• Yugoslavya’nın slav, müslüman, roman ve diğer halklarının egemenlik, kendi kaderini tayin etme ve demokrasi-kültür haklarının imha edilmesi
• Yugoslavya’yı ABD egemenliği altına almak ve halkıyla doğal kaynaklarını sömürmek üzere denetim altına almak
• ABD egemenliğini sağlamak üzere askeri güç ve ekonomik baskı araçları kullanmak.