Üniversiteye giriş sınavları eğitim sistemimizle birlikte ülkemizin sosyo-ekonomik yapısının dramatik yönünü ifade etmektedir. Eşitsizliğin ve adaletsizliğin ayyuka çıktığı sınav sistemi aynı zamanda, gelecek kaygısının gençleri ve aileleri nasıl bir cenderenin içinde tuttuğunun da göstergesidir. İşsizliğin, hatta “eğitimli gençlerdeki” işsizlik oranlarının toplumsal dengeleri etkileyecek kadar yüksek oranlarda seyrettiği ülkemizde, gençler geleceğe güvenle bakabilmelerinin tek yolunun bol […]
Üniversiteye giriş sınavları eğitim sistemimizle birlikte ülkemizin sosyo-ekonomik yapısının dramatik yönünü ifade etmektedir. Eşitsizliğin ve adaletsizliğin ayyuka çıktığı sınav sistemi aynı zamanda, gelecek kaygısının gençleri ve aileleri nasıl bir cenderenin içinde tuttuğunun da göstergesidir.
İşsizliğin, hatta “eğitimli gençlerdeki” işsizlik oranlarının toplumsal dengeleri etkileyecek kadar yüksek oranlarda seyrettiği ülkemizde, gençler geleceğe güvenle bakabilmelerinin tek yolunun bol para kazanabilecekleri bir meslek sahibi olmaktan geçtiğine inandırılmaktadır. Kendilerine bu yolu açacak tek koşul iyi bir üniversiteye girebilmektir. Bu nedenle üniversite sınavı gençler ve aileleri açısından ölüm-kalım meselesi gibidir.
Her yıl 2 milyona yakın öğrenci sınava girmekte ve ancak yüzde 15’lik bir bölümü bir üniversiteye yerleşebilmektedir. Bu noktada, sınavı aşabilmek gençlerin beklentilerini karşılamaya yetmemektedir. Üniversiteye girmek değil, iyi bir üniversiteye girmek öne çıkmaktadır. Çünkü, ülkemizde işsizler arasında üniversite mezunu olanların sayısı yadsınamayacak kadar çoktur.
Öğrencilerin geleceğini 3 saatlik bir sınavda alınacak sonuçla belirlemek dramatik olduğu kadar bilimsellikten de uzaktır. Bir sorunun doğru ya da yanlış yanıtlanmasının girilecek okulu belirlediği, en küçük hatanın telafi edilmesinin olanaklı olmadığı sınav baskısı, gençleri psikolojik açıdan olumsuz etkilemekte ve sonuçlar üzerinden büyük hayal kırıklıklarının doğmasına neden olmaktadır.
Eğitim sisteminin yarattığı eşitsizlikler sonucu avantajlı durumda bulunan elit bir öğrenci kesimi ile, sorunlarla, sıkıntılarla dolu bir eğitim sürecinden gelen gençlerin yapılacak bir sınavda eşit şartlarda olduğu söylenemez.
En temel insan hakkı olan eğitim hakkının piyasanın acımasız rekabet koşullarını andıracak şekilde giderek kamusal bir nitelik taşımaktan uzaklaştırılmasının en somut resmi olan ÖSS, bu Pazar günü de tekrarlandığında görülecektir ki, bu sınav kimileri için yapılmadan kazanılmış, kimileri için baştan kaybedilmiş bir sınavdır. Bu anlamda ÖSS sınavının muhtemel sonuçları bugünden bellidir.
Kaynak: www.egitimsen.org.tr