Yerel seçimleri, genel siyasal yönelimleri kökten etkileyecek bir şekilde sonuçlanmadı. Ama siyasal yelpazedeki son durumu özetlemesi açısından iyi bir veri oldu, bilineni ve bilinmeyeni gözler önüne serdi. Sağ partiler az ya da çok umduklarını bulurken, “sol” partiler büyük bir hüsran ve hayal kırıklığının ardından iç bunalımlarını yaşamaya başladılar. Bu seçimde yaşanan ilklere bir yenisi daha […]
Yerel seçimleri, genel siyasal yönelimleri kökten etkileyecek bir şekilde sonuçlanmadı. Ama siyasal yelpazedeki son durumu özetlemesi açısından iyi bir veri oldu, bilineni ve bilinmeyeni gözler önüne serdi. Sağ partiler az ya da çok umduklarını bulurken, “sol” partiler büyük bir hüsran ve hayal kırıklığının ardından iç bunalımlarını yaşamaya başladılar. Bu seçimde yaşanan ilklere bir yenisi daha eklendi: Seçimden oy kayıplarıyla başarısız çıkan partiler “başarılıyız” açıklamaları yaptılar. İşte tamda bu nedenle, matematiksel verilerle birlikte yerel seçim gerçeğini sonra tartışmak daha anlamlı olacak.
İLGİSİZLER, KÜSKÜNLER, UMUDUNU YİTİRMİŞLER, BOYKOTÇULAR
İlk önce sandığa gitmeyen ve geçersiz oy verenlerin partisi var ki, burada oy çok yüksek. 10 milyon kişi sandığa gitmedi, 1 milyon kişi geçersiz oy kullandı.
Son üç seçimde sol diye bilinen partilerin aldığı oyların toplam yüzdesi sırasıyla; 1999’da %36.92, 2002’de %29.02, 2004’de %26.43’tür. Sağ partilerin hemen hepsinin oylarını artırdığı yalnızca sol partilerin oylarının düştüğü ve seçime katılım oranının da sürekli düştüğü gözetildiğinde, sandığa gitmeyen seçmenin önemli bir bölümü sol seçmenden oluşuyor demek yanıltıcı olmasa gerek.
43.337.733 seçmenin, 33.087.895’i oy kullandı ve geçerli oylar 32.101.184’dür. Bu seçimde 1.9 milyon yeni seçmen oy kullandı. Katılım oranı %76’dır. Son üç seçimdir katılım oranı istikrarlı bir şekilde düşmektedir. 1999’da %87,1, 2002’de %79, 2004’de %76’dır.
AKP MUHAFAZAKAR-LİBERAL SAĞ
AKP’ye baktığımızda, aldığı oylar İl Genel Meclisi(İGM)seçimlerinde %41,67 düzeyinde kaldı, oylarını 2.5 milyon artırdı. AKP için seçimin en önemli sonucu belediyelerin büyük bir çoğunluğunu alması oldu. Kent belediyelerinin %72’sini, ilçe ve belde belediyelerinin %55’ini kazandı.
AKP’nin aldığı oyların %41.67’de kalmasının Tayyip ve şürekasını üzdüğü görülüyor. Çünkü hedefleri %50’lerin üstünde bir oy alarak egemenler içi çatışmalarda ellerinin güçlenmesiydi. Üstelik seçimlere katılım oranının düşük kalması, AKP’nin gerçek seçmen desteğini %30’u geçmeyen bir düzeyde bıraktı. Geleneksel İslamcı oyları Erbakan’a kaptıran AKP’ye, ılımlılaşmış bir İslami kesim ve merkez sağ oylar kalmıştır. Bu durum AKP’nin İslami bir hattan yapabileceklerinin sınırını ve bu hattı fazla zorlamaması gerektiğini, aksi taktirde laik sağ seçmeni kaçırtabileceğini göstermektedir. ABD’nin hamiliğinde yeni sömürgeciliğin yeniden inşasında esas rolü kapan AKP, istediği güçlü seçmen desteğini sağlayamadı.
Erbakan’ın Saadet Partisi ise, oylarını (İGM) 500.000 kadar artırarak %4’lük bir oranı yakaladı, geleneksel Milli Görüş çizgisinin seçmen tabanının önemli bir bölümünü geri kazandı.
CHP-DEVLETÇİ MİLLİYETÇİ SOL
CHP, seçimden oy kaybederek çıktı. Yüzde olarak 1 puan düştü ve 2002’de %19.39 oy oranı, %18,27 ye(İGM) geriledi. CHP, elindeki bir çok kent ve büyük ilçe belediyelerini AKP’ye kaptırdı, ama medyada abartıldığı gibi büyük bir oy kaybı olmadı.
CHP 2. parti olma, “sol”un en büyük ve barajı halen çoğunlukla aşabilen tek partisi olma özelliğini korumaktadır. Baykal zaten bu durumu açığa çıkartmaya oynayan SHP’nin başarısızlığı üzerine kurulu, yenilgiyi baştan kabullenmiş bir seçim çizgisi izlemişti, umduğu oldu. Ancak devletçi-milliyetçi bir sol çizginin sınırlarının ne olduğu ve irtifa kaybettiği de açıkça görüldü. Seçmen böyle bir çizgiyi onaylamadı. Egemenlerde CHP’yi bu haliyle istememektedir. Bu nedenle Baykal’ın kellesini isteme operasyonu, en kirli haliyle başlatıldı. Bu kampanyanın büyük etkisiyle CHP içinde Derviş’li yada Derviş’siz kazan kaynıyor. Derviş’in üstlendiği misyon, şimdilik daha çok neo-liberal bir çizgi yaratma çabası olarak şekilleniyor.
SHP-DEHAP-ÖTP-ÖDP-EMEP-SDP, LİBERAL SOL
SHP ve 6’lı ittifak seçimlerden büyük bir hüsranla çıktı, Karayalçın’ın hiçbir hesabı tutmadı. SHP’nin İl Genel Meclisi seçimlerinde aldığı oyun %5,1’de kalması ve 3 Kasım seçimlerindeki DEHAP’ın oy oranının(%6,2) altına düşmesi, büyük bir seçim başarısızlığı oldu. İttifak Türkiye genelinde 2002 seçimlerinde DEHAP’ın aldığı 2 milyona yakın oyun altında kalarak, ancak 1.6 milyon civarında oy aldı. Batıda Ankara dışında hiçbir ciddi varlık gösteremeyen SHP-Karayalçın hiçbir önemli belediyede kazanamadı. Solun yeni adresi olma projesi başlamadan bitti.
İttifakın oyları sadece Kürt kentlerinde değil batıda da düştü. 2002 genel seçim sonuçlarıyla 28 Mart İGM seçimlerinin karşılaştırması neticesinde örnek olarak; İstanbul’da 44.000, İzmir’de 15.000, Adana’da 9.000, Bursa’da 5.000, Konya’da 13.000 oy düşmüştür. Mersin’de sadece 9.000 artış vardır. İttifakın SHP bacağının en güçlü olduğu Ankara’da ise artış 107.000 dir.
Karayalçın ve DEHAP’ın oluşturduğu ittifaka yama olan ÖDP, EMEP ve SDP’nin, seçimlerde nasıl bir varlık gösterdiği bilinmiyor. ÖDP aldığı iki belediyenin propagandasını bolca yaparak bir başka “başarılı olduk” fenomeni oluyor. Seçimlere bir hafta kala EMEP ve ÖDP tarafından yapılan çatı partisi, ortak parti açıklamaları seçim sonrası pek duyulmuyor. İttifakın bütün bileşenleri için başarısızlık olan yerel seçimler sonrası sessizlik, ana politik çizgi haline dönüşmüş durumda.
DEHAP oyları ciddi oranda düştü. Kürt kentlerinde %25 oranında oy kaybeden DEHAP; Siirt, Bingöl, Van ve Ağrı il belediyelerini AKP’ye kaptırdı. Diyarbakır, Şırnak, Hakkari ve Batman belediyelerini önemli oy kayıplarına rağmen elinde tuttu. Diyarbakır belediyesini 2002 seçimlerinde aldığı 140.000 oydan 89.000 oya düşerek elde tutmayı başarabildi. Diyarbakır merkezde seçime katılım oranı %56’da kaldı. Genel olarak seçime katılım oranı Kürt kentlerinde 2002 seçimleri ortalaması olan %75.5’den oldukça aşağıya indi. DEHAP, Diyarbakır’ın çevre ilçelerinde ise oyunu ve belediyeleri korudu hatta artırdı. Diyarbakır genelinde aldığı oy 1999 seçimleriyle hemen hemen aynıdır. Kürt kentlerinde AKP’ye ciddi bir oy kaptırılmamış, DEHAP seçmeni sandığa gitmemiştir. DEHAP’ın seçmen desteği bütün Kürt illerinde ortalama %25 geçmeyen bir yerde durmaktadır.
Öte yandan ittifakın Kürt bacağında işler oldukça karışık. Kimi yorumlara bakarsak, bir gizli boykot söz konusu. Bu yorumlara göre 15 yıl süren kirli savaşın çekirdek kurumlarında Karayalçın’ın MGK üyesi olarak görev yapmış olması, Kürt seçmen tarafından unutulmamıştır. Keza Karayalçın “Barzani Talabani oylarımızı böldü.Karayalçın Kemalist diye propaganda yaptılar” şeklinde açıklama yaptı. Bunu diğer yandan Kürt coğrafyasında önderlik rolünü üslenen Barzani-Talabani ikilisinin Kürtlerin Türkiye’li “sol” bir partiye kaptırılmamasını, sisteme angaje edilmemesini tercih ettiği ve bir başka politik oluşumun hazırlıkları olarak da yorumlanabilir. Osman Öcalan ve arkadaşlarının Barzani’ye sığındığı haberleriyle beraber düşünüldüğünde bütün bu gelişmeler, Iraklı Kürt önderliğinin Türkiye Kürdistanı üzerine bir hesap yaptıklarının göstergeleri olarak yorumlanabilir. Bütün bu gelişmeler kimi Kürt ve SHP’li çevrelerce başarısızlığın temel nedeni olarak gösteriliyor, ancak daha yapısal nedenleri kimse tartışmıyor. Oysa gerçek daha derinlerde.
Kürtlerin içinde kaynamaya başlayan kazan önümüzdeki
dönem ortalığa dökülecek gibi görülüyor. DEHAP’tan yapılan Baykal vari “başarılıyız” açıklamaları, sadece ilk şoku atlatmaya dönük manevralar olarak değerlendirilmelidir. Başarısız olunduğu açıktır ve bu durum iç çatışmayı güçlendiren bir faktördür. Bu seçimler, İmralı adasından ve Kandil dağından gelen sesin, Kürtler üzerindeki hegemonik etkisini kaybetmeye başladığının önemli bir göstergesidir.
SHP çatısında girilen 6’lı ittifakın dünyalar başlarına yıkıldı. Büyük iddialarla yola çıkan ittifak bileşenleri hüsrana uğradı. Birle biri toplayınca altı etmediği, hatta bir bile etmediği seçimin sonunda görüldü. Oluşması beklenen sinerji oluşmadı. Seçmen liberal sol bir girişime onay vermedi.
DYP-MHP GELENEKSEL SAĞ-FAŞİST PARTİLER
Gelelim seçimin sürprizlerine. MHP oylarını 600.000 artırarak %10.1’lik(İGM) bir oranı yakalamış ve olası bir erken seçimde parlamentoya girmek için gereken barajı aşmıştır. DYP’nin ise oylarını çok az artırarak yine baraja yakın bir yerde kalmasına rağmen kendini koruyor oluşu bir seçim başarısı olarak değerlendirilebilir.
DYP’nin oylarını koruması, MHP’nin barajın üstüne çıkması seçimi izleyen günlerde abartıyla verilmişse de gerçekte abartıyla konuşulacak önemli bir yanı yok. Siyaseten çözülen ve değişmesi gereken bir çizginin ve bu partilerin egemen sınıfların oluşturulmak istediği yeni siyasal düzene faydası yok. Kıbrıs gibi “milli” bir konuyu seçim propagandalarının ana malzemesi yaparak toplumda oluşturulan gerginliğin sandığa yansıması olan oy yükselmeleri, kalıcı değil geçici bir durum. Yarın Kıbrıs sorunu bir şekilde çözülüp gündemden düşse de, MHP gibi bir partiyi uzunca bir süre var etmeye yeter bu ülkedeki “milli dava”lar. Ancak DYP için aynı şey söz konusu değildir. Şimdilik yerinde sayması bile başarı kabul edilen DYP’nin böyle bir siyasal çizgide gelecekte hiçbir şansı yoktur. Egemenler ve medya, Mehmet Ağar’la Baykal’la uğraştığı gibi uğraşmıyorsa bunun nedeni, şimdilik sağda adamlarını zaten bulmuş olmalarıdır.