Çalışanlardan ve sendikalarından ciddi tepkiler yok.Oysaki, tüm bu düzenlemeler çalışma yaşamını alt üst edecek ve bu kadarıyla da kalmayacak.SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-kur tek çatı altında toplanacak; özel emeklilik, özel sağlık sigortası düzenlemeleri de “reformlar furyasına” eklenecek. Genel olarak dünyanın bir çok ülkesinde bu türden düzenlemelerin örneklerini izliyoruz.Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde ki iş yasaları değişiklikleri […]
Çalışanlardan ve sendikalarından ciddi tepkiler yok.Oysaki, tüm bu düzenlemeler çalışma yaşamını alt üst edecek ve bu kadarıyla da kalmayacak.SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-kur tek çatı altında toplanacak; özel emeklilik, özel sağlık sigortası düzenlemeleri de “reformlar furyasına” eklenecek. Genel olarak dünyanın bir çok ülkesinde bu türden düzenlemelerin örneklerini izliyoruz.Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde ki iş yasaları değişiklikleri ve protestolar, grevler gittikçe yaygınlaşıyor.Ancak, dünyanın hiçbir ülkesinde bizdeki kadar çalışma yaşamını alt üst eden düzenlemeler aynı anda gerçekleşmiyor.
Türkiye’de Personel Rejimine yönelik ilk çalışma 1993 yılında “Devlet Personel Rejimi İlkeler Taslağı” başlığı ile Devlet Bakanı Şerif Ercan döneminde başlamıştır.Yaklaşık 10 yıldır yapılan bu hazırlık, kamuda çalışanların fazlalığı ve hantallığı bahane edilerek bugüne kadar gelinmiştir.IMF’e yazılan niyet mektuplarında bile kamu personeli, hep sayısının azaltılacağı sözü verilen, ama bir türlü azaltılamamış bir grup imtiyazlı-iş güvenceli çalışan haline getirilmiştir.İşsizliğin artışı ve yaşanan ekonomik krizlerle halkın nezninde de memurlar iş yapmamakta , hak etmedikleri ücretler almaktadır.Hazırlanan bu ortama Irak Müdahalesi gibi önemli bir mesele de denk gelince, tüm bu saldırılar işçi sınıfı açısından güçsüzlük psikolojisini iyice tetikliyor.O nedenle, Personel Rejimi hazırlıkları tıpkı, İş Kanunu Düzenlemeleri kadar önemli ve işçi sınıfı açısından ortak örgütlenmenin zeminidir.
Devlet Personel Dairesi Başkanlığında çalışmalarına başlanan “kamu personel reformu” içerik olarak, ciddi bir personel daraltımına gitmeyi ve kamuda “esnek çalışma” modeline uygun bir zemin hazırlıyor. 58.hükümet, yeni personel rejimi ile devlette çalışmanın koşullarını yeniden belirliyor. Memurların bir bölümü İş Kanununa tabi kılınarak, işçi statüsüne geçirilecek. Ayrıca, genel olarak düzenleme üst düzey bürokratlardan, memurlara ve sözleşmelilere kadar geniş bir yelpazeyi kapsayacak.Basına yansıyan haberlerde, bu alanda yapılacak köklü değişiklikler sonucunda geçiş sürecinin biraz uzun (6 ay-1 yıl) ve sancılı olacağı söyleniyor.
– Yeni düzenlemeler ile kadro karşılığı sözleşmeli personel uygulaması kaldırılıyor.
– Devlette asli ve sürekli görevler belirleniyor ve bu çalışanlar, tüm kamu çalışanlarının belli bir oranını geçemeyecek halde sınırlanıyor.
– Kurumlar arası personel aktarımının önü açılıyor.
– Yarım gün, nöbet usulü çalışma v.b. formlarla esnek çalışma modeli yerleştiriliyor.
– Maaş ve ücret sistemi çalışma koşullarına göre sadeleştiriliyor.
– Performansa dayalı ücret sistemine geçiliyor.
Özellikle çalışma yapan komisyonlardan birinin yetkilisinin gazetelere yaptığı açıklama çok tipik esnek çalışmayı onaylar bir fikriyatı anlatıyor: “Yarım gün çalışan birini neden tam gün istihdam ediyoruz.”
Genel olarak bugüne gelene kadar hazırlanan Personel Rejimi Yasa Tasarıları incelendiğinde, izinlerden ücretlere, çalışma koşullarından biçimlerine kadar bir çok saldırıyı görmek mümkün. Kısacası, 58. hükümet IMF’ in isteklerinden daha da ileri gidiyor.