DEMOKRASİ, ÖZGÜRLÜK, BAĞIMSIZLIK VE BARIŞ MÜCADELESİNDE 37 YIL DİSK Yönetim Kurulu’nun 37. kuruluş yıldönümü nedeniyle yayınladığı açıklama: Konfederasyonumuz DİSK, Türkiye işçi sınıfının demokrasi, özgürlük, bağımsızlık ve barış mücadelesinin bayrağı olarak 37 yıldır çalışmalarını sürdürmektedir. DİSK son derece zor koşullarda işçi sınıfının içinden doğmuştur. Ağır baskıların, saldırıların olduğu bir dönemde büyümüştür. Anayasası koruma adına fiilen ortadan […]
DEMOKRASİ, ÖZGÜRLÜK, BAĞIMSIZLIK VE BARIŞ MÜCADELESİNDE 37 YIL
DİSK Yönetim Kurulu’nun 37. kuruluş yıldönümü nedeniyle yayınladığı açıklama:
Konfederasyonumuz DİSK, Türkiye işçi sınıfının demokrasi, özgürlük, bağımsızlık ve barış mücadelesinin bayrağı olarak 37 yıldır çalışmalarını sürdürmektedir.
DİSK son derece zor koşullarda işçi sınıfının içinden doğmuştur. Ağır baskıların, saldırıların olduğu bir dönemde büyümüştür. Anayasası koruma adına fiilen ortadan kaldıranlar tarafından yıllarca hukuk dışı biçimde çalışmaları engellenmiştir. Yine adeta DİSK’i yok etmek için çıkarılmış yasalara rağmen varlığını sürdürmüştür. DİSK işçi sınıfının duyduğu güven ve inançla bugünlere ulaşmıştır.
DİSK’i farklı kılan; tutarlı, kararlı, inançlı ve ilkeli anlayışıyla mücadele vermesi ve üyeleriyle, Türkiye işçi sınıfıyla bütünleşmiş bir örgüt olmasıdır.
DİSK’in her kararının arkasında tabandan tavana işleyen demokratik bir örgüt yapısı vardır. DİSK kurulduğu günden itibaren yaşamın her alanına müdahale etmiş ve işçi sınıfının damgasını vurmuştur.
Bugün içinde bulunduğumuz koşullar, belki geçmişe oranla farklıdır, ancak hiç de kolay değildir.
Her şeyden önemlisi bugün, parlamentonun çoğunluğunu elinde bulunduran tek parti iktidarı mevcuttur. Söz konusu iktidar tümüyle uluslararası ve ulusal sermayenin talep ve çıkarlarına göre hareket etmektedir. Kısaca sermayenin iktidarıdır.
Attığı her adımda emekçilerin hak ve özgürlüklerine saldırmakta, yaşam olanaklarını daraltmaktadır. Yasalar, uygulamalar ya IMF ya da ulusal sermaye örgütlerinin isteklerine göre biçimlendirilmektedir.
İktidarın sürdürmekte olduğu IMF reçetesi kısa vadede enflasyon oranını aşağıya indirebilir, sayılar ekonominin büyüdüğünü gösterebilir, pembe tablolar kimilerince sevinçle sunulabilir.
Tüm bunlar emeğiyle yaşamını sürdürenler için çok da anlamlı değildir. Çünkü yaşam bizler için hâlâ pahalıdır. Büyüdüğü söylenen ekonomide hâlâ onlarca insan insafsızca işten atılmaktadır. Şirketlerin kârlılıkları artarken, devlet bütçe fazlası verirken sofralarımızdaki ekmek sürekli küçülmektedir.
İşsizlik, yoksulluk, hukuksuzluk emekçilerin örgütsüzleştirilmesi, baskı altında tutulması haklarından ve ekmeklerinden kısılması için bir araç haline getirilmiştir.
Sermaye emek ilişkilerinde kapitalizmin erken dönem koşulları neredeyse yeniden oluşturulmuş, sermayeye dilediğince sömürü olanağı yaratılmıştır.
İktidar şimdi de kamu çalışanlarını hedefine almıştır. Kamu rejiminde yapmayı planladığı değişikliklerle kamu emekçilerinin büyük bir kısmı işsizlik, güvencesizlik tehdidiyle karşı karşıya bırakılmaktadır.
Kamu hizmetleri, devletin Anayasal yükümlülükleri artık emeğiyle yaşamını sürdürenler için ulaşılamaz hale getirilmektedir. Ya özelleştirme talanına, sermayenin kâr hırsına teslim edilmekte ya da ücretli hale getirilerek alınması zorlaştırılmaktadır.
Şimdi iktidar, yaptığı yeni düzenlemelerle yerel yönetimleri de ele geçirme, ülkeyi tümüyle denetimi altına alma hazırlığı içindedir.
Tüm bu süreç göstermektedir ki, ülkemizin birleşik, güçlü bir muhalefet hareketine gereksinimi vardır. Siyasi partilerin, özellikle soldaki siyasi partilerin bu anlamda başlattığı girişimlerin tam anlamıyla başarıya ulaşamamış olması toplumun umutlarını kırmaktadır. Bu anlamda geçmişte olduğu gibi DİSK’e ve tüm DİSK üyelerine ağır sorumluluk düşmektedir.
Önümüzdeki yapılacak yerel yönetim seçimleri geleceğimiz için bir dönüm noktası haline gelmiştir. Tüm emekçiler, daha iyi bir yaşam isteyen herkes sermayenin ve maskelenmiş gericiliğin, inanç ayrımcılığı üzerine inşa edilmiş bir siyasetin ülkemizi tümüyle teslim almasına izin vermemelidir.
Bu ülkeyi ve hangi kökenden, hangi inanıştan, hangi düşünceden olursa olsun tüm vatandaşlarımızı bir arada tutan değerlere; laik, sosyal hukuk devleti anlayışına sahip çıkılmalıdır.
DİSK, bu anlamda tarihsel birikim ve sınıf sorumluluğu içinde mücadelesini sürdürmekte kararlıdır.
Ülkemizde demokrasinin, hukukun, özgürlüklerin, bağımsızlığın, barışın egemenliğini kurmak ve savunmak için yolumuza devam edeceğiz.