İlk kurşun yine her zamanki gibi medyadan atıldı. Medya Kuvvetleri Komutanı Ertuğrul Özkök, “20 yıl savaşmayan ordu harbi unutur. 40 yıl savaşmayan ülke ordusunu unutur. 60 yıl savaşmayan ülke, ordusunu yıpratmaya başlar” diye buyurdu (22 Temmuz 2003 tarihli Hürriyet); arkasından Irak’a asker gönderilmesinin gerekli olduğunu söyledi. Özkök’e göre Türk ordusunun 80 yıllık efsanesi hırpalanmıştı. Yani […]
İlk kurşun yine her zamanki gibi medyadan atıldı. Medya Kuvvetleri Komutanı Ertuğrul Özkök, “20 yıl savaşmayan ordu harbi unutur. 40 yıl savaşmayan ülke ordusunu unutur. 60 yıl savaşmayan ülke, ordusunu yıpratmaya başlar” diye buyurdu (22 Temmuz 2003 tarihli Hürriyet); arkasından Irak’a asker gönderilmesinin gerekli olduğunu söyledi. Özkök’e göre Türk ordusunun 80 yıllık efsanesi hırpalanmıştı. Yani kısacası “gidin ABD çıkarları doğrultusunda savaşın bizde sizi yıpratmayalım” diyordu. Bir başka yazısındaysa, Irak’ta direnişin zayıf olduğunu işlerin kısa zamanda yoluna gireceğini, korkulacak bir şeyin olmadığını yazıyordu. Özkök bunu yazdıktan bugüne kadar geçen sürede, Irak’ta 50’den fazla işgalci asker öldü 100’lercesi yaralandı. Ayrıca Türkiye’nin Bağdat Büyükelçiliği tarandı ve bombalandı. Ürdün elçiliği ve BM binası havaya uçuruldu. Şii lider El Hakim öldürüldü.
Ordu saflarında neler oluyor?
Ordu içinde ilk ciddi operasyon Özel Kuvvetler Komutanının görevden alınarak yerine yeni bir generalin atanması oldu. Özel Kuvvetler Komutanlığı Süleymaniye’deki çuval olayının çıkmasına neden olan askeri birimdi. ABD ile yeni sorunlar istemeyen ordu merkezi gerekeni yaptı.
5 Ağustosta Yüksek Askeri Şura’da orduda yeni Amerikancıların zaferi ortaya çıktı. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e yakınlığıyla bilinen 2. Başkan Yaşar Büyükanıt 1. Ordu Komutanlığı’na getirildi. Eski statükocu Amerikancılardan sayılan Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın yerine gelecek yıl Kara Kuvvetleri komutanı olması beklenen Büyükanıt, Hilmi Özkök’ten boşalacak Genel Kurmay Başkanlığının gelecekteki adayıydı. Yüksek Askeri Şura’da (YAŞ) emekli edilen 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan, görevini Büyükanıt’a bırakırken yaptığı konuşmada Yemen türküsünü hatırlatıyordu. Yaşar Büyükanıt ise görev devir teslim resepsiyonunda “Komşudaki yangına bigane kalamayız”diyerek ordunun-yeni amerikancı kanadın asker gönderme niyetini açıkça teyit etti. Büyükanıt aynı konuşmasında ABD’ye hiçbir şart öne sürmediklerini ilan ediyordu. Anlaşılan ABD orduyu hizaya getirmişti. Yeni Amerikancılar ordunun 5-10 yıllık yönetimini garantilemişlerdi. Gerisi Allah Kerim.
Çankaya Köşkü’ndeki meşhur zirvede ise ordu, hükümet ile bir olup Cumhurbaşkanı Sezer’i “ikna” etti. Asker gönderme kararı devlet katında “birlik” içinde alındı. 1. Tezkereye mecliste muhalefet örgütleyen Meclis Başkanı Bülent Arınç bu sefer durum farklı diyerek asker göndermeye sıcak baktığının işaretini verdi. E. Özkök hasta yatağından kalkarak asker göndermeyi savunanlara Yemen Türküsünü hatırlatan eski 1. Ordu komutanına “orası vatan toprağıydı paşam” diye sesleniyordu. Osmanlı İmparatorluğu’nun sömürgeleri olan Arap topraklarının “vatan toprağı” olduğu yaklaşımını gündeme getirdi. Doğru ya Türk askeri şimdi “vatan topraklarına” geri dönüyor… Bunda şaşılacak ne vardı ki… Ruhunu emperyalizme satmış bir yazar başka ne yazabilirdi ki?… 1. Ordu Komutanının yanıtı da gecikmedi; komutan E. Özkök ve onun gibilerini mütareke basını olmakla suçladı. E. Özkök’e destek Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal’den geldi. H. Cemal eski Amerikancıları angutlukla suçlayarak seviyeyi düşürüp işi iyice kızıştırdı. Cengiz Çandar ve Taha Akyol’da E. Özkök’ün kurmay heyetine hızla katıldılar. Arkasından MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’ın sert açıklamaları geldi. O da basında ki yeni Amerikancılara saldırdı. YAŞ kararlarından sonra yerini koruyan eski Amerikancı kanattan Ege ordu komutanlığı görevini yürüten Hurşit Tolon hakkında bugün dahi basında ismi verilerek kampanya yürütülmektedir. Hurşit Tolon geçen sene 30 Ağustos’ta İzmir’de konser verip Kürtçe, Rumca, Ermenice şarkılar söyleyen Sezen Aksu’yu eleştirmesiyle de gündeme gelmişti.
Emekli edilen generallerin yaptıkları zehir zemberek açıklamaları E. Özkök gibileri açısından işi bitmiş adamların feryadı olarak değerlendirilebilir. Ancak generallerin giderayak açıklamaları ordu içindeki ve dışındaki taraftarlarına, yalnız olmadıkları ordu üst yönetimindeki kimi askeri kadrolarında bu süreçten rahatsız olduğunun açıkça iletilmesidir. Bu önemlidir. Çünkü, alt düzey subaylar eğitimleri ve gelenekleri itibariyle girişecekleri her harekette ordu hiyerarşisi içinde başlarında her zaman bir general görmek isterler. 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan giderayak sadece kinini kusmadı, aynı zamanda vasiyetini de bıraktı.
27 Mayıs 1960 darbesinde görüldüğü gibi darbeyi yapan “genç subaylar” uzun süre başlarına geçecek bir general aramışlardı. Sonunda Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel’e bu taleplerini ilettiler Cemal Gürsel bir düşüneyim dedikten on gün sonra darbenin başarıya ulaştığını görüp, darbenin liderliğini kabul etmişti. Darbeciler 235’i general 4000’e yakın subayı emekli etmişlerdi.
Bugün için ordu yönetimi yeni Amerikancıların etkinliğine girmiş gibi gözükse de ordu içinde büyük bir muhalefetin olduğu eskisinden daha çok meydandadır. Halen Kara Kuvvetleri komutanı olan Aytaç Yalman ve Ege Ordu Komutanı Hurşit Tolon eski Amerikancı kanadı temsil etmektedir. Önümüzdeki dönem ordu içinde Hilmi Özkök-Yaşar Büyükanıt ikilisinin temsil ettiği, daha çok yurtdışında özellikle Nato karargahlarında uzun yıllar geçirmiş olan ve ideolojik gıdalarını da buralarda alan bu yeni Amerikancı ekibin hayli zorlanacağı bir süreç yaşanacaktır.
Hilmi Özkök 26 Ağustos’taki madalya töreninde yaptığı konuşmada “personelimize kuvvetli bir entelektüel fikri temel de kazandırmak zorundayız. İçinde bulunduğumuz güvenlik ortamı, personelin; ulusal hedeflerin tespitinde ve ulusal gücü oluşturan tüm unsurların uyumlulaştırılmasının sağlanmasında çok daha olgunlaşmış bir fikri yapıda olmasını gerekli kılmaktadır. Aksi takdirde geçmişin kopyacısı olanlardan ve değişimin farkına bile varamadan yerinde sayanlardan kendimizi kurtarmamız mümkün olamayacaktır.” şeklindeki ifadeleri ile ordu içindeki rakiplerine bir mesaj gönderirken diğer yandan ideolojik bir yenilenmenin de başlatılacağının işaretini vermiştir. Bu konuşmanın basında da daha çok aktüel haliyle bu bölümü dikkat çekmiş olsa da, diğer bölümlerinde ordunun topyekün yeniden yapılandırılmasından bahsedilmektedir. Bu yeniden yapılandırmanın özü ise kuvvetleri müşterek hareket edebilen operasyonel bir ordu tarifidir. Ordunun kurmay eğitimlerinin ve askeri doktrin çalışmalarının Harp Akademileri ve Doktrin Komutanlığının birleştirilerek güçlü bir askeri eğitim sisteminin oluşturulması eskisinden daha çok sivil kişilerle (burjuva entellektüelleri) çalışılması tarif edilmektedir. Ordu içinde hedeflenen bu değişimin gerçekleşmesi halinde soğuk savaş döneminin eski Amerikancı eğilimlerinin ve unsurlarının tümden tasfiyesini getireceği de açıktır.
Genel Kurmay başkanı Hilmi Özkök 30 Ağustos’taki konuşmasında “enerji kaynaklarını kontrol altında tutma girişimleri”ne atıfta bulunarak”Soğuk savaş sonrası dünya düzenindeki büyük değişim, gelişmiş ülkelerin silahlı kuvvetlerinde yaşanan dönüşüm ve yaşadığımız coğrafyadaki gelişmeler; Silahlı Kuvvetlerimizin de bölgesinde oluşan yeni güvenlik ortamının gerektirdiği ihtiyaçları karşılayacak şekilde, devamlı ve dinamik bir yapı içerisinde bulunmasını, kendisini düşünsel ve fiziksel anlamda sürekli geliştirmesini zorunlu kılmaktadır. ” demiştir. Özkök konuşmasında yeni bir savunma konseptine ihtiyaç olduğunu ifade etmiştir. Bu yeni konse
ptin gereği, ABD’nin Ortadoğu’yu ve Asya’yı sömürgeleştirme girişimlerinin peşinden, yeni maceralara ve işgallere koşan bir Türk Silahlı Kuvvetleri’dir.
Sonuç
Bu değişim süreci henüz yeni başlamıştır. Bütün sancıları çatışmaları ve çelişkileriyle sürecektir. Ordu bir bütün halinde davranamamaktadır. Eski Amerikancı eğilimin kolayca meydanı yenilere bırakacağı düşünülmemelidir. Hatta koşulları oluştuğunda yer yer ataklar yapması da beklenmelidir. Ancak ordunun üst yönetimini 5-10 yıllığına garantileyen yeni ekibin H. Özkök’ün madalya töreninde yaptığı konuşmada çizilen çerçeve, TSK’nın değişim programını yürütmesi yeni tasfiyelerin, ayak kaydırmalarında elverişli zeminini sağlayacaktır. Silahlı Kuvvetlerin başındaki Özkök, Medya Kuvvetlerinin başındaki Özkök’ün de desteği ile yoluna devam etmektedir.
Evet, Medya Kuvvetleri Başkomutanı Ertuğrul Özkök’ün dediği gibi Türk ordusunun 80 yıllık efsanesi hırpalanmıştır. Sadece hırpalanmakla kalmamakta, ABD’nin oluşturmaya çalıştığı sömürgecilik düzeninin gerekleri, Türk ordusunun soğuk savaş dönemindeki gibi asli işlevini gizleyebilme olanaklarını tüketmektedir Türk ordusu Amerikancı kimliğini artık açık etmek zorunda. Bu kayıkçı dövüşünün özeti kısaca bu.