Oysa gerçekleştirilmek istenenler kamu emekçileri açısından tam bir yıkımı içeriyor. Avrupa Birliği’ne uyum adı altında değiştirilen İş Kanunu’nun çalışma hayatına getirdiği kuralsızlaştırma ve emeğin yağma hakkı bu kez sıradaki kamu emekçilerine yönelik olarak gerçekleştirilmek üzere tasarılar olarak tartışmaya açılmıştır. Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı’nın (KYTKT) birinci maddesi olan amaç “rekabetçi piyasa şartlarının oluşturulması”nı hedeflerken, Geçici […]
Oysa gerçekleştirilmek istenenler kamu emekçileri açısından tam bir yıkımı içeriyor. Avrupa Birliği’ne uyum adı altında değiştirilen İş Kanunu’nun çalışma hayatına getirdiği kuralsızlaştırma ve emeğin yağma hakkı bu kez sıradaki kamu emekçilerine yönelik olarak gerçekleştirilmek üzere tasarılar olarak tartışmaya açılmıştır.
Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı’nın (KYTKT) birinci maddesi olan amaç “rekabetçi piyasa şartlarının oluşturulması”nı hedeflerken, Geçici 1. Maddenin a fıkrasına göre Milli eğitim, sanayi, bayındırlık, kültür, turizm, tarım, orman ve sağlığa ait görev, yetki, personel, araç, gereç, taşınır ve taşınmaz malları ile il özel idarelerine devredilecektir. Birinci madde yerel yönetimlere devredilen eğitim, sağlık ve benzeri hizmetlerin belli bir aşamadan sonra piyasalaştırılacağının da işaret olarak kabul edilebilir. Kuşkusuz rekabetçi piyasa şartları sadece kamusal hizmetlerin piyasalaştırılmasını içermiyor, aynı zamanda haksız rekabet yaratmamak babından bedelinin de artacağını gösteriyor.
Eğitim ve sağlık hizmetlerinin devredildiği yerel yönetimler de yeniden yapılandırılmaktadır. Yerel Yönetim Yasa Tasarısının Ek 8. Maddesine göre İl özel idarelerinde memur, daimi işçi, geçici işçi ve sözleşmeli personel istihdam edilir. Memur ve daimi işçi kadroları, illerin nüfus durumu ile ticari ve turistik özelliklerine göre İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığınca müştereken belirlenecek unvan ve sayı standartlarına uygun olarak il genel meclisinin kararı ve valinin onayı ile belirlenir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun teknik, sağlık, eğitim ve avukatlık hizmetleri sınıfları kapsamında bulunan unvandakiler kadrolu memur yerine bunlar için belirlenen azami sayı aşılmamak üzere; mütercimler ve sanatçılar ise kadro şartı aranmaksızın valinin onayı ile sözleşmeli olarak çalıştırılabilirler. Sözleşmeli personelin sözleşme süresi bir yılı geçemez. Ancak, süre sonunda sözleşme aynı usulle yenilenebilir. Bu madde ile İl Özel İdarelerine devredilecek hizmetlerde çalışan kamu emekçilerinin çok büyük bir çoğunluğunun bir yıllık sözleşmeli personel olarak çalıştırılacağından hiç kimsenin kuşkusu olamamalıdır. Sözleşmeli personel statüsü ile kamu emekçileri sadece iş güvencelerini kaybetmemekte, aynı zamanda pek çok sosyal haktan da yoksun kalmaktadır. Örneğin ilköğretim ve liselerdeki öğretmenler artık yazları izne çıkamayacak, kıdemlerine göre vbelirlenen yıllık ücretli izinden yararlanabilecektir. Bu izinlerin ise kısa olacağını ayrıca belirtmeğe gerek yok.
Yine Ek 8. Maddeye göre sözleşmeli personele ödenecek aylık ücretin üst sınırı, illerin nüfus durumları dikkate alınarak İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığınca müştereken her yıl Ocak ayında belirlenir. İstihdam edilen personele ödenecek maaş ve ücretlerin yıllık tutarı, bütçe gelirlerinin % 30’unu geçemez. Bu durumda aynı hizmeti gören sözleşmeli personel arasında ücret eşitsizlikleri ortaya çıkacak, geliri yüksek olan yerel yönetimler ile geliri düşük olan yerel yönetimlerde çalışanlar arasında ücret uçurumları oluşacaktır. Bunların ötesinde bütçe kısıtlılığı nedeni ile ücretler düşük tutulmaya çalışılacaktır. Çalışma hayatının en sorunlu alanlarından biri olan yerel yönetimlerde çalışan işçilerin sık aylarca maaşlarını alamadıklarını ise ayrıca anımsamakta yarar var. İş güvencesinden yoksun kalan kamu emekçileri bir de gelir kaybı ile karşı karşıya kaldıktan sonra, gelir güvencesinden yoksun duruma düşmektedir.
Bu kadarla bitse şükretmek gerekecek, ama Ek 8. maddenin uygulanması ile belirlenen standart kadro sayısının üzerinde memur ve daimi işçi çalıştıran il özel idarelerinin fiili kadro sayılarının standarda uygun hale getirilmesi, personel fazlasının ihtiyacı olan diğer belediyeler, il özel idareleri ve bunların bağlı kuruluşlarına nakledilmesine dair esas ve usuller Devlet Personel Başkanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenmesi sorunun burada bitmrdiğini gösteriyor. “Fazla personel” bir tür sürgüne tabi tutulacak. Fazlanın kim olcağına nasıl karar verileceği bu aşamada önemli olmaktadır. Asi, hakkını arayan çalışanın fazla olmasından daha doğal ne olabilir ki?!..
Personel rejiminde yapılacak değişikle de performansa dayalı ücret sistemi belirlenecek. Creti artırma çabası ile performansını yükselten her emekçi bir arkadaşını işsiz bırakmak için de çabalamış olacaktır. Performansı kimin nasıl ölçeceği sorusu önemlidir. Kuşkusuz bu soruya atamaların nasıl yapıldığına bakarak yanıt verilebilir. Kimliksiz, kişiliksiz yönetime itaat eden her çalışanın performansı yüksek olacaktır. Bu durum kamu emekçileri arasındaki dayanışmayı yok ettiği gibi, bir de onları kişiliksizleştirmektedir.
Kamu emekçileri yukarıda belirtilen yeni çalışma koşullarını ve emek süreçlerini kabul etmeyecekse mücadele hattını bugünden belirlemeğe başlamalıdır. Yoksa yarın çok geç olacak, çocuklarına bırakacağı bu yasal miras bir yüz karası olarak tarihteki yerini alacaktır. Tıpkı İş Kanunu!nda olduğu gibi.