Bu süreçte sendikalar neler yaptı? Ve asıl değerlendirme bu yasal düzenlemelerin hazırlığının nasıl bir kurulla, gizlilik kuralları içerisinde yürütüldüğünün tesbitiyle anlaşılabilir olacaktır. Ayrıca, İş Kanunu Yasa tasarısı ve İş Güvencesi Düzenlemesi birlikte ele alınması, İş Güvencesi Düzenlemesini fiilen ortadan kaldıracak planlanmış bir stratejiydi. İŞ YASASININ HAZIRLIK SÜRECİNDE NELER YAŞANMIŞTIR? İş Yasanın hazırlık süreci büyük bir […]
Bu süreçte sendikalar neler yaptı? Ve asıl değerlendirme bu yasal düzenlemelerin hazırlığının nasıl bir kurulla, gizlilik kuralları içerisinde yürütüldüğünün tesbitiyle anlaşılabilir olacaktır. Ayrıca, İş Kanunu Yasa tasarısı ve İş Güvencesi Düzenlemesi birlikte ele alınması, İş Güvencesi Düzenlemesini fiilen ortadan kaldıracak planlanmış bir stratejiydi.
İŞ YASASININ HAZIRLIK SÜRECİNDE NELER YAŞANMIŞTIR?
İş Yasanın hazırlık süreci büyük bir gizlilik içinde yürütülmüştür. 2001 yılı Haziran ayında imzalanan gizli bir protokolle Bilim Kurulu çalışmaları başlamıştır. Protokole, Çalışma Bakanı, Türk-İş, Disk, Hak-İş ve TİSK Genel Başkanları imza atmışlardır.
Bilim Kurulu devletin, işverenlerin ve sendika konfederasyonlarının önerdikleri isimlerden oluşturulmuştur.Böylece hazırlanacak yasa tasarısının tarafsızlığı( ! ) garanti altına alınmıştır.Protokolde; iş, sendika ve grev yasalarının iş yasası öncelikli olmak kaydıyla Bilim Kurulu tarafından hazırlanarak 2001 Ekim’ inde yasalaşmak üzere parlamentoya sunulması kararlaştırılmıştır.Burada önemli olan nokta; protokole imza atanlar, Bilim Kurulu’ nun hazırlayacağı tasarılar oy birliğine sahip olursa tasarılar hakkında çekince koymayacaklarını kararlaştırarak, imza altına almışlarıdır.Oy birliğiyle değil de, oy çokluğu ile gelirse tasarılar yine de meclise gönderilecektir. Dolayısıyla, gerek TBMM’ de yapılan görüşmelerde ki şiddetli muhalefet, gerekse sabahlara kadar süren sosyal tarafların (!) görüşmeleri gösteriden ibarettir.
Bilim Kurulu’ nun hazırladığı tasarı, protokolün imzalanmasından yaklaşık 1 yıl sonra taraflara iletilmiştir.Bu arada dönemin Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan tarafından gizlilik anlaşmasına uydukları için konfederasyonlara teşekkür edilmiştir.
HAZIRLANAN TASARI İŞÇİLERE NASIL ANLATILDI?
İş Kanunu Yasa tasarısı konfederasyon temsilcileri aracılığıyla sendikalara iletildi ve bilgilendirme süreci başlamış oldu.Bu bilgilendirme, çalışmanın bilimsel olduğu, AB ve ILO normlarına olduğu üzerine şekillendi.İşverenlerin ve rakip konfederasyonların bu düzenlemeyi istemeyeceği, eğer protokol bozulmaya kalkılırsa işverenlerin istedikleri değişiklikleri meclisten geçirebilecekleri anlatıldı.Ve yenilgi psikolojisi erkenden işçilere yansıtıldı.Bu ve benzeri yöntemlerle tepkiler bastırılmaya, tasarının kamuoyunda tartışılması engellenmeye çalışıldı.Ancak gelinen süreçte, İş Yasası Tasarısının devletin ve sermayenin ideolojisine uygun olduğu ve işçiler açısından 12 Eylül darbesinin bile cesaret edemediği kadar ağır koşulları getirdiği TBMM’ de konuşulur hale geldi.
YASA TASARISININ İÇERİĞİ NASIL BİR ZEMİNE OTURTULMUŞTUR?
Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu, CHP Milletvekillerinin muhalefetine verdiği cevapların birinde şu gerekçeleri sıralamıştır.
-Esneklik ve çalışma yaşamının AB normlarına uygun düzenleneceği 1994 yılından bu yana tartışılmaktadır.6. 5 yıllık kalkınma planında esneklik bir sistem olarak tartışılmıştır ve devletimizin bize verdiği önemli bir görevdir.
-58. Hükümette iktidar partisi AKP’ nin Acil Eylem Planında esnek çalışma modeli vardır.
-Sosyal taraflar(!) bu sürecin başlangıcından itibaren ciddi bir mesai harcayarak mutabakata varmışlardır. Belki de Türkiye’ de ilk kez sivil toplumla ortak bir tartışma yürütülmüş ve bu nokta da 1 madde üzerinde çekince konulmuştur.Sabahlara kadar birlikte görüşmeleri sürdürdüğümüz bütün konfederasyonlara ve özellikle Bilim Kurulu’ na teşekkür ediyorum.
İş Kanunu Yasa Tasarısı, esnek çalışma sistemini yerleştirmek hedefiyle hazırlanmıştır ve kendi içinde tutarlılığa sahiptir.Tasarıyla esnek hale getirilen yalnızca çalışma ilişkileri değildir.Ücretlerde esnekleşmeden payını almaktadır.
Tasarı, çalışma sisteminin bir gereği olarak işgücünü, çekirdek ve çevre işgücü olarak ikiye bölmektedir.Çekirdek işgücü sayıca az, kağıt üstünde sendikal haklara sahip ve kısmen iş güvencesine sahip bir katmandır. Çevre işgücü ise, işçi sınıfının büyük kitlesinin dahil olduğu alandır.Burası yarı-işsizlik konumudur, hiçbir güvence ve sendikal hak yoktur.
Bu katmanlaşma yasa ile gelen bir durum değildir. İşçi sınıfı bugün zaten katmanlaşmıştır. Tasarı uygulamada varolan durumun yasa haline getirilmesidir.Kısmi zamanlı çalışma, taşeronluk, çağrı üzerine çalışma, ödünç iş verme. Bugün bunların hepsi uygulanmaktadır.
İŞ YASASI TASARISI TEKRAR MECLİS GÜNDEMİNE GELDİĞİNDE, İŞ GÜVENCESİ YASASINI ORTADAN KALDIRACAKTIR.
Yeni Başbakan’ ın onayını alan hükümet, iş yasası görüşmelerini askıya aldı.Ve Başbakan’ ın deyimiyle İş Güvencesini Yasası ötelendi. Gelinen nokta da tarafların ertelemede anlaştıkları, ayrıca bu durumun Irak Müdahalesi gibi çok önemli bir konjonktürden geçen Türkiye’ de işçileri-işverenleri germekte olduğu tüm açıklamalarda yer aldı. Sendikalarsa ertelemede bir anlaşma olmadığını, ayrıca Cumhurbaşkanın ertelemeyi ertelemesi gerektiğini açıklamaktalar.
İş Güvencesi Yasasının yürürlük tarihinin yaklaştığı günlerde, işverenlerin; işçi çıkarmaya, 6 aylık sözleşmeler yapmaya başladığı basında yer almaya başladı.Bir an önce İş Yasası çıkarılmazsa, işverenlerin panikle işçi çıkarttıkları ve bu durumun işsizliğin arttığı, ülkemizde olumsuz bir hava yayacağı Çalışma Bakanı tarafından açıklandı.
Sonuç itibariyle, ertelenen İş Güvencesi Yasası Haziran ayında görüşülmeden, İş Yasası Meclisten geçirilecek ve İş Güvencesi Yasası fiilen ortadan kaldırılacaktır.