ABD terörle mücadele stratejisinin Irak’ ta girişeceği operasyonun tüm dünya için ortadan kaldıracağı özellikle kimyasal ve biyolojik silahlar nelerdir?Hangi ülkeler bu öldürücü zehirleri üretiyorlar? Ve bu tür silahlar denetlenebiliyor mu? Bu silahların etkileri gerçekten dehşet verici.Sarımsak veya soğan kokusu alıyor önce burnunuz.Teninizde kabarmalar olmaya başlıyor.Nefes almakta güçlük çekiyorsunuz.Ve 3-4 hafta acılar içinde kıvranarak ölüyorsunuz. Kimyasal […]
ABD terörle mücadele stratejisinin Irak’ ta girişeceği operasyonun tüm dünya için ortadan kaldıracağı özellikle kimyasal ve biyolojik silahlar nelerdir?Hangi ülkeler bu öldürücü zehirleri üretiyorlar? Ve bu tür silahlar denetlenebiliyor mu?
Bu silahların etkileri gerçekten dehşet verici.Sarımsak veya soğan kokusu alıyor önce burnunuz.Teninizde kabarmalar olmaya başlıyor.Nefes almakta güçlük çekiyorsunuz.Ve 3-4 hafta acılar içinde kıvranarak ölüyorsunuz.
Kimyasal ve biyolojik silahların tarihi bundan 85 yıl öncesine kadar gidiyor.Birinci Dünya Savaşında Almanya, İngiliz askerlerine karşı hardal gazı kullanıyor. Günümüze gelene kadar bir çok ülke, bir başka ülkeyi bu tür silahları ürettiği gerekçesiyle kendisine tehdit oluşturmuş kabul ediyor ve rekabet içinde, denetlenmesi aslen mümkün olmayan bir süreci işletiyorlar.20.yüzyıl boyunca 70 değişik türde kimyasal silah üretildi, depolandı ve kullanıldı.İkinci Dünya savaşının ardından daha da yaygınlaşan nükleer silahlanma, kimyasal ve biyolojik silahların önemini azaltmadı.Konvansiyonel silahlara oranla maliyetleri açısından avantajlı olan bu silahlar ; bilim adamlarının , orduların, hükümetlerin her zaman savunma stratejilerini oluşturan önemli bir özellik taşıdı.Bu tür silahların daha kolay nakledilebilir olması da, üretimini destekleyen başka bir cazip gerekçeyi oluşturuyor.
Kimyasal silahların kullanılmasının oluşturduğu tehdit kadar önemli bir tehdit ise depolanmaları.Yaşam alanlarından uzak bölgelerde depolanan bu gazlar doğal afetlerden korunaklı değiller.ABD başta olmak üzere bir çok ülkede deprem, kasırga ve özellikle yangınlarda meydana gelen sızıntılar, bugüne kadar çok sayıda canlının ölümüne neden oldu.Sebebi bilinmeyen hayvan ölümleri, akciğer hastalıklarının, kanser vakalarının artışı ise hala yaşanıyor.
Bu silahların en çok bilinenleri ise şunlar:Sarin, Soman, VX, Tabun, Hidrojen Siyanür ve Hardal Bileşenleri.Deriyi tahriş eden, solunumu zorlaştıran-kesen, felçlere neden olan, çok kısa süre içinde yada uzun süre sonra ölüme neden olan bu gazlar bugün kullanılan yasal maddelerden üretililiyorlar.Bu da denetlenmesini zorlaştıran ve yaygınlaşmasını sağlayan önemli bir gerekçe.
1972 biyolojik ve kimyasal silah konvansiyonu
1925 Cenevre konvansiyonu bu silahların savaşta kullanılmasını yasaklamıştı.1972 konvansiyonu ise; üretimini, depolanmasını yasakladı.Ancak, tüm denetlemelere ve önlemlere rağmen, resmi olarak 11 ülkede kimyasal ve biyolojik silahların üretildiği biliniyor.Bu ülkeler şöyle sıralanıyor:ABD, İsrail, Rusya, Irak, İran, Suriye, Libya, Çin, Tayvan, Kuzey Kore, Güney Kore.
Bu ülkeler arasında kitle imha silahları tehdidine yönelik en fazla önlem alan iki ülke, ABD ve İsrail.İsrail, elinde bulundurduğu nükleer ve kimyasal silahlarla Ortadoğu’nun en tehlikeli ülkesi.Ve bu tehlikeyi en iyi bilen ülke olarak, 4 milyon nüfusunun tamamı gaz maskesi ve koruyucu giysilere sahip.Gaz saldırılarına karşı tatbikatları sıkça yapan ve halkını hazırlayan İsrail 1997’de Ürdün’de düzenlenen bir suikastte Hamas yetkilisini zehirli gazla yaraladı.Ve panzehirini de Ürdün Kralının baskısıyla vermek zorunda kaldı.Ayrıca, biyolojik ve kimyasal silahlardan korunmak için Ness Ziona Biyolojik Araştırmalar Enstitüsünde ciddi bir programı halen hazırladığı biliniyor.
Kimyasal silahları üretip, savaşta kullanan başka bir ülke ise Libya.1987 yılında Çad’la sınır savaşı sırasında, kimyasal silah kullandığı raporlarda yer aldı.
Barışı, özgürlüğü, silahsızlanmayı en çok savunan-koruyan ve dünyanın en çok kimyasal silah üreten-depolayan ülkesi ABD.ABD elindeki kimyasal silahların hepsini 2004 yılında imha edeceğinin sözünü verdi.Yani, elinde hala kimyasal silahlar bulunuyor.Bu tür silahlar birdenbire ortadan kaldırılamıyorlar.Örneğin, en güçlü gaz olarak tanımlanan VX gazından ABD’nin elinde çok fazla olduğu biliniyor.Üstelik bu gaz kokusuz ve en zehirli maddelerden oluşuyor.İmha edilebilmesi üretiminden çok daha zor.
Bu silahların üretiminin sayıldığı 11 ülke dışında, uluslar arası anlaşmalara imza atmış ve ölüm gazlarını üreten bir çok ülke de var.Özellikle Avrupa ülkeleri üretimlerini doğrulamıyor, ancak bir çoğunda fabrikaların, araştırma merkezlerinin bu yönde silah üretimi olduğu biliniyor.
Ölüm Gazları Nasıl Denetleniyor?
Kimyasal silahlar “Kimyasal Silahları Önleme Örgütü” ile denetleniyor.Ancak, bilindiği gibi kurum olarak aslında Birleşmiş Milletler örgütü değildi.Bu örgüt ilk kurulduğunda, BM’in desteklediği, bütçesinin % 60’ını oluşturduğu özerk bir yapıya sahipti.Bugün BM’in 41 üye ülkesi bölgesel temsil esasıyla Katılımcı Ülkeler Konferansı’na yani yönetim konseyine katılıyor.1993’te imzalanan Kimyasal Silahları Önleme Anlaşmasına imza atan 172 ülkenin en üst düzeyde çalışan örgütü içinde ABD’nin önemli ağırlığı her ülke tarafından biliniyor.İki dönem örgütün genel direktörlüğünü yapan Brezilyalı diplomat Bustani’nin Irak’la kurduğu diplomasi ABD’ni hoşnut etmedi; BM silah denetçilerinin Irak’a girmelerinin yaratacağı durum dahi kaldırılmak istenmiyordu.ABD ayrıca örgütün bütçesinin % 20’sini sağladığı için bu payını diğer ülkelere tehdit olarak kullandı.Ve örgüt genel direktörünü görevden almak zorunda kaldı.
Bustani , başta Kamboçya olmak üzere bir çok ülkede 3 bin tonun üzerinde kimyasal silahın yok edilmesini sağlamıştı.Örgütün içinde çalışan 540 silah denetçisi ve kimyasal silah uzmanı dünyanın bir çok ülkesinde faaliyet gösteriyor.Washington uygun görmediğinde, genel direktörü değiştiriyor ve BM raporlarını, kararlarını kendi saldırı planları için tekrar tekrar organize ediyor.Kimyasal silahların tüm dünyada denetleniyor olması bu anlamıyla çoğu zaman bir yanılgıdan öte gitmiyor.
Yüzyılın en büyük fizikçisi Einstein kitle imha silahlarının nasıl sonuçlara yol açacağını şöyle tarif ediyor:
“Böyle giderse 3. Dünya Savaşı kitle imha silahlarının kullanıldığı bir savaş olacak.Bundan sağ kurtulanlarsa, 4. Dünya Savaşı’nda savaşmak için sadece taşları ve sopaları kullanacaklar.”