AKP’nin acil para bulma programı: Özelleştirme / Ergün İşeri

Seçimlere iyi hazırlanmanın Türkiye’deki karşılığının herkesin gönlünü hoş tutmaktan, en azından tepkisini kazanmamaktan geçtiği biliniyor.

AKP’den beklenti içinde olanlar, geçmiş hükümetlere duydukları öfke ile onlara oy verenler bir şekilde ödüllendirilmelidir.

AKP kurmayları öncelikle piyasaların hareketlendirilmesini hedeflediklerini her fırsatta dile getirmektedir. Adımlar bu yönde dikkatle atılmaktadır.

Örneğin bunu asgari ücreti artırarak yapmıyorlar. Çünkü bunun ucunun işgücü maliyetini artırmak anlamına geldiğini, sermayenin hoşuna gitmeyeceğini çok iyi biliyorlar. Bunun yerine kamu üzerinden bir kaynak aktarımını daha uygun görüyorlar.

Emekli maaşlarına yapılan artış bu projenin bir parçası olarak uygulamaya giriyor, bu arada duble yol projesi gibi ballı kaymaklı başka bir konu da sırada bekliyor.

Tüm bunlar elbette kaynak gibi bir sorunun daha da can yakıcı hale gelmesine yetiyor. Ve IMF olağan memurlarını değil, bizzat Başkan Yardımcısını, Türkiye’ye uygulaması için verilen reçetenin mimarlarından birini gönderiyor.

Başkan Yardımcısının 17 Ocak tarihli demeci gazetelere “paranızı çarçur etmeyin, borcunuzu ödeyin” olarak yansıyor.

AKP kurmayları başlarına geleceği sezdiklerinden, çok sevdikleri acil eylem planı gibi acil kaynak için parlak çözümler bulmaya çalışıyorlar. Ve son yirmi yıldır, tek kurtuluşumuz olarak gösterilen eski bir kaynağa özelleştirmeye sarılıyorlar.

Zaten, piyasa mekanizmasının işleyişini bozduğunu, ekonomik rasyonelliğini yitirdiğini söyledikleri KİT’lerin özelleştirilmesinin kaçınılmaz hale geldiğini savunan AKP hemen özelleştirme programını ilan ediyor.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener tarafından açıklanan 2003 yılı özelleştirme planı kendi ifadesiyle son derece iddialı hedefler içeriyor. Son 17 yılda yapılan özelleştirme bedelinin (8 milyar dolar) yarısı kadar (4 milyar dolar) bir özelleştirmeyi 2003 yılında yapılacağı ilan ediliyor.

Bunun iddiadan öte abartılı, hatta kuşkulu olduğu hemen yabancı fon ve denetim kuruluşları tarafından ajanslara not düşülüyor.

Şener tarafından özelleştirilecek kuruluşlar, tarihlerine, uygulama modellerine göre ayrı ayrı sıralanıyor:

İlk üç ay içinde Petkim, Gerkonsan, Taksan, TZDK’nın Adapazarı İşletmesi, Seka’nın Akdeniz, Aksu, Balıkesir, Çaycuma işletmeleri ile Eti Gümüş ve Eti Elektrometalurji işletmeleri için ihaleye çıkılacağı,

İkinci üç ay içinde ise, Sümer Holding’in Diyarbakır, Malatya, Adıyaman, Çanakkale Deri, Van Deri, Tercan, Akdeniz işletmeleri, Sarıkamış Fabrikası ile Adana Çırçır fabrikası özelleştirileceği,

Yılın ikinci yarısında Türk Hava Yolları, Ataköy Otelcilik, Ataköy Marina, Seka Taşucu Limanı, Karadeniz Bakır İşletmeleri, Eti Bakır, Seka İzmit işletmeleri için ihaleye çıkılacağı ilan ediliyor.

Özelleştirilmesi planlanan bu işletmelerde çalışan 64 bin işçinin ise korkmamaları gerektiği söyleniyor. Ama nasıl bir çözüm önerdikleri, hatta konuyla ilgili olarak sendikalarla görüşüp görüşmeyecekleri konusunda net bir yanıt verilmiyor. Şener’in konuya ilişkin açıklaması yalın; biz büyük bir iradeyi temsil ediyoruz!

64 bin işçinin akıbeti meçhul kalırken, ortaya bir de özelleştirme kriterleri çıkıyor; özelleştirilme kapsamındaki işletmelerin her ay en az binde 5, yılda ise yüzde 6 faaliyet karı elde etmeleri isteniyor. İki kez ihaleye çıkarılıp satılamayan işletmelerin kapatılacağı belirtiliyor.

Ödüllendirmelerden olduğu kadar cezalandırmalardan da dem vuruluyor, örneğin kriterleri tutturamayanların daha küçük işletmelere gönderilmesi gibi.

Sonuçta yine acil para ihtiyacı için Kamu İktisadi Kuruluşları gözden çıkarılıyor. Hatta iş iyice abartılıp listeye; İMKB, İstanbul Altın Borsası ve Milli Piyango İdaresi, otoyollar ve boğaz köprülerinin ve Halk Bankası’nın da eklendiği açıklanıyor.

Abdüllatif Şener tarafından, ilgili kuruluşlar tarafından ihaleye çıkılacak kuruluşlar şöyle sıralanıyor:

Sümer Holding’in, blok hisse satışı yöntemi ile Şubat 2003 yılında ihaleye çıkılacak ve 1 yıl içinde özelleştirilecek kuruluşlar: İstanbul İmar, Tümaş, Beslen Makarna, Eryağ, Nitro-Mak, Bumaş, Beytaş, Türk Suudi Hol., Ortadoğu Tekno. şti , Doyasan, Metaş, Sütaş Bursa Süt, Mannesman Boru, Güney San., Yeşilova Yün Halı Kepez Elektrik
Tekel: (Gayrimenkul satışı)
Seka: Akkuş İşletmesi (Varlık satışı-Şubat 2003), Ardanuç İşletmesi (Varlık satışı-Şubat 2003), Yibitaş Kraft Tor. (Blok hisse satışı – Şubat 2003)
Tügsaş: Türk Arap Gübre (Blok hisse satışı-Şubat 2003)
Et ve Balık Ürünleri: EBÜAŞ İştirakleri (Blok hisse satışı-Ağustos 2003)
TDİ: 5 adet gemi (Varlık satışı-Mart 2003)
THY: Usaş (Blok hisse satışı -1 yıl içinde), Emek İnşaat (Blok Hisse Satışı-Haziran 2003).”
2003 yılında birleştirilecek ve tasfiye edilecek kuruluşlar ise şöyle: TURBAN, TZDAİ, TÜMOSAN ve TDÇİ

Şener, duruma göre Et ve Balık, Erdemir, Div-Han, Eti Krom, Bursagaz ve Esgaz’ı da ihaleye ç*karabileceklerini söylüyor.

Sonuç itibariyle AKP iktidarına kaynak gerekiyor, bir taraftan IMF yakasında diğer taraftan ise seçim takvimi sıkıştırıyor.

Tüm bu abartılı programların yaşama geçirilmesinin küçük bir koşulu var; “piyasa koşullarının olumlu olması”.

Güçlü bir siyasi irade ile her sorunu, piyasaya güveni de verebilecekleri iddiasındaki AKP, özelleştirmeye kararlı olduklarını ilan ediyor.

Gelinen noktada özelleştirmeye karşı güçlü bir direnişin asli odakları olması gereken sendikalar sessiz kalmayı tercih ediyor.

Özelleştirmeyi ideolojik boyutuyla reddeden birkaç açıklamanın dışında göze çarpan ciddi bir karşı çıkış yaşanmıyor.

Özelleştirilecek, tasfiye edilecek kuruluşlarda örgütlü sendikalar, üstelik kendilerine yapılan meydan okumayı bile görmezden geliyor.

Anlaşılan sendikalar zaten gözden çıkmışla boğuşmak yerine, hazırlıkları başlanan kamu işyeri toplu sözleşme görüşmelerinde neyi koparırız hesabını tercih ediyorlar.

İktidarla bir kavgaya girmekten kaçarak, IMF’yi çok kızdırmayacak oranda bir ücret artışı hem AKP’yi hem de Türk-İş yönetimini memnun edeceğe benziyor.

Tıpkı AKP gibi Türk-İş’de bir süre sonra yapacağı genel kurula hazırlanıyor. Bayram Meral sonrasğnda nasıl bir yönetimin oluşturulacağının hesapları yapılıyor.

Öbür yanda özelleştirme olmuş, işçiler işlerini kaybetmiş, bir çok kentin can damarı olan işletmeler kapanmış, araziler, varlıklar yok pahasına satılmış kimin umurunda.

Savaş çıkıyormuş, işler sarpa sarıyormuş, uluslararası tekeller yavaş yavaş piyasada egemen oluyormuş kimin umurunda.

Bunu da önümüzdeki günlerde yaşayarak göreceğiz.


Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.

Sendika.Org'u destekle

Okurlarından başka destekçisi yoktur