Bir yanınız savaşa cepheyken başta savunma bakanı olmak üzere ABD siyasetçileri ülkenize bonkör ve hoşgörülü davranacaklarını söylüyorlarsa!.. IMF programını kaytarmadan gerçekleştirmeniz için atanmış ekonomi bakanınız bir yandan görücüye çıkıp bir yandan da siyasete gönlüm yok yollu demeçler veriyorsa..! Uluslararası sistemdeki yerinizi yeniden biçimlendiren düzenlemeler futboldaki dünya kupası kadar ilgi çekmiyorsa..! Kapınızı çalan çiçekçinin cenaze habercisi […]
Bir yanınız savaşa cepheyken başta savunma bakanı olmak üzere ABD siyasetçileri ülkenize bonkör ve hoşgörülü davranacaklarını söylüyorlarsa!..
IMF programını kaytarmadan gerçekleştirmeniz için atanmış ekonomi bakanınız bir yandan görücüye çıkıp bir yandan da siyasete gönlüm yok yollu demeçler veriyorsa..!
Uluslararası sistemdeki yerinizi yeniden biçimlendiren düzenlemeler futboldaki dünya kupası kadar ilgi çekmiyorsa..!
Kapınızı çalan çiçekçinin cenaze habercisi olduğu paranoyasına kapılmanız gereken günlerdesiniz demektir.
Koalisyon ortakları arasındaki kargaşadan AB’yle ilgili takıntılarımıza ve erken seçim beklentilerimize kadar uzanan son günlerin tartışmalarına bakılırsa: Çiçekçi çoktan beri kapının önünde bekliyormuş da göreni olmamış!
Gelin görün ki, toplumun bu kezki gafletini ne 12 Eylül’de olduğu gibi darbecilere yüklemek ne de toplumun yeterince bilgilendirilmemesine bağlamak mümkün! Özellikle de her dönemdekinden daha fazla sayıda iletişim kanalını ve aygıtını kullanma ve paylaşma özgürlüğüne sahipse! Yine de kaç kişi
Kamu İhale Yasası’nda yapılmaya çalışılan değişiklikle yabancıların daha düşük değerlerden ihaleye girmesinin sağlanacağının;
Hazine arazilerinin satışının temelinde Endüstri Bölgeleri Yasası’nın önündeki kamu engelinin kaldırılması olduğu; kaldı ki satıştan beklenen 1992 trilyon lira gelirin borçlanarak varlığını sürdürmeye alışmış bir devlet modelindeki kara delikleri kapatmaya yetmeyeceğinin;
Endüstri Bölgeleri Yasası’yla birlikte Maden Yasası’nın birçok maddesi işlevini yitireceğinden, başta bor olmak üzere birçok maden ürününün globalizmin en karlı sektörü haline geleceğinin.
Stratejik enerji kaynağı olan petrol üzerine sürdürülen paylaşım savaşının kapitalizmin krizinin de çıkış noktası olduğunu; petrol yasasının yeniden düzenlenmesi ve petrol dağıtım işlevini üstlenen POAŞ’ın piyasaya açılması ve TPAO’daki yoğun işten çıkarmaların aynı sürece denk geldiğinin; farkındadır ve… Kaç kişi yabancı sermaye girişinde seçici olunması gereğinin bilincindedir dersiniz?
Türkiye-Brezilya maçını izleyenlerin yüzde beşi yoksa biri kadar mı?
Oysa, 18. stand-by anlaşmasında Mayıs sonuna kadar yapılması taahhüt edilen bu değişiklikler rekabet gücü yüksek bir ülkeyi değil… Birçok gelişmiş ülkede kaynakların limitine gelinmişken kaynaklarını yasal düzenlemelerle ucuzlatmış, kolay kazançların ülkesini hedeflemektedir. Dahası IMF, Dünya Bankası ve WTO’nun TBMM’nin üstünde yer aldığı bir hiyerarşinin de ifadesidir.
Örnek mi? Henüz gerçekleşmemiş olmakla birlikte, Kamu İhale Yasası’nda yapılacak değişikliklerle Dünya Ticaret Örgütü’nün istekleri TBMM Genel Kurul kararının önüne geçecektir. Yabancıların gireceği ihalelerde:
Genel bütçeye dahil daireler ve katma bütçeli idarelerin mal ve hizmet alımlarında 750 milyar lira olan sınır 300 milyar liraya;
kanun kapsamındaki diğer idarelerin mal ve hizmet alımlarında 1 trilyon lira olan sınır 500 milyar liraya;
kanun kapsamındaki idarelerin yapım işlerinde 17.5 trilyon lira olan sınır da 11 trilyon liraya çekilecek
olması başka nasıl açıklanabilir ki!
Şimdi gelelim Haziran’ın haberciliğine? Bildiğiniz gibi, IMF İcra Kurulu’nun ikinci gözden geçirme toplantısı bu ay. Gözaltından çıkıp 1.1 milyar dolarlık ikinci dilime ulaşmanın koşulu ise öncelikle Kamu İhale Yasası’ndaki değişiklikler, hemen akabinde de Endüstri Bölgeleri Yasası!.
Kısacası… Haziran, kapıdaki çiçekçi! Ne var ki dünya kupasının gözbağı içinde fark edilmeden gidecek