Bugün 15-16 olaylarının otuz ikinci yıldönümüdür. 32 yıl önce bugün yaşananlar Türkiye işçi sınıfı tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. 32 yıl önce bugün DİSK’li işçiler, sınıf kardeşleri ile birlikte mücadelenin ve kararlılığın en güzel örneğini yaratmışlardır. Kurulumuz, 15-16 Haziran mücadelesinin yanında Kavel grevi, DGM direnişleri, faşizme ihtar eylemleri gibi ülkenin siyasi gündemine önemli müdahaleleri […]
Bugün 15-16 olaylarının otuz ikinci yıldönümüdür. 32 yıl önce bugün yaşananlar Türkiye işçi sınıfı tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. 32 yıl önce bugün DİSK’li işçiler, sınıf kardeşleri ile birlikte mücadelenin ve kararlılığın en güzel örneğini yaratmışlardır.
Kurulumuz, 15-16 Haziran mücadelesinin yanında Kavel grevi, DGM direnişleri, faşizme ihtar eylemleri gibi ülkenin siyasi gündemine önemli müdahaleleri gerçekleştiren bir geleneğin bugünkü taşıyıcıları olmanın haklı gururunu taşımaktadır.
2002-2004 Grup Toplu İş Sözleşmesi dönemine, tıpkı geçmiş yıllarda olduğu gibi, yine siyasi iktidarların müdahalesinin yaşandığı bir süreçle girilmektedir. Grev uygulamasına başlanmadan ertelenen Lastik grevleri bunun son örneğidir. Bu tavır kuşkusuz örgütlenme ve hak alma mücadelesine yapılan bir müdahaledir.
Hazırlığını sürdürdüğümüz MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi teklifi kısa süre sonra nihai şeklini alacaktır. Teklifimiz özünde, metal işçilerinin acil sorunlarına çözüm üretmeyi hedeflemektedir. İnsanca yaşayacak gelir düzeyi ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini temel alan, tüm çalışanların toplu iş sözleşmesinden yararlanmasını sağlayan, iş güvencesine önem veren, taşeron işçi çalıştırmasını engelleyen, haftalık çalışma süresini azaltan, kazanılmış hakları koruyan ve geliştiren yaklaşım teklifimizin ve mücadelemizin özünü oluşturacaktır.
Metal işkolundaki Grup Toplu İş Sözleşmezi gerek kamu gerekse özel sektörde diğer işkollarındaki sözleşmelere etkisi açısından da önemlidir. Bu durum sözleşmedeki taleplerimiz için yapacağımız mücadeleyi bir kat daha önemli kılmaktadır.
Genel Temsilciler Kurulumuz, metal işçisinin bu doğrultuda ortak mücadele hattının oluşturulmasının yakıcı bir ihtiyaç olduğunu tespit ederek, tüm metal işçilerini bu doğrultuda güç ve eylem birliğine davet eder. Bu noktada Birleşik Metal İş sendikası temsilci ve kadrolarının tabanda bu ortak mücadele hattını örme görevinin bilincinde olduğunu ifade eder.
Ülkemizi yıllardır IMF ve Dünya Bankası politikalarıyla yöneten, bağımsız bir kalkınma ve sanayileşmenin yerine rant ekonomisini tercih eden siyasi iktidarlar, bugün ülke ekonomisini içinden çıkılmaz bir noktaya getirmişlerdir. Son aylarda bazı makro-ekonomik göstergelerde yaşanan göreceli iyileşme ile bir iyimser hava yaratılmaya çalışılmaktadır. Oysa ki krizin başlangıcından bugüne işçi sınıfı her geçen gün daha da yoksullaşmış, reel ücretleri erimiş, işsizlik kıskacı içine alınmıştır. Bu durum bugün için de artarak devam etmektedir. İşçiler adına değişen ve düzelen bir durum yoktur.
Genel Temsilciler Kurulumuz ekonomide düzelme söylemleri ile yaratılmaya çalışılan iyimser havanın toplumsal hafızayı yanıltmaya yönelik girişimler olduğunu teşhir etmektedir.
Genel Temsilciler Kurulumuz, vakit kaybetmeden siyasi partiler kanunu ve seçim yasasında yapılacak değişiklikler ile bir erken seçimin gerekliliğini vurgulamaktadır. Genel Temsiciler Kurulumuz bu hususta biz temsilci ve sendika üyelerimizin bugüne kadar oy verdikleri siyasi yapıları kendi taleplerimiz doğrultusunda sorgulayıp hesap sorma zorunluluğunu vurgulamaktadır.
ABD Emperyalizminin son dönemde bölgemizde yürüttüğü savaş politikaları hız kesmeden devam etmektedir. Son örneği Ortadoğu’da İsrail eliyle Filistin halkına yaşatılanlardır. Genel Temsilciler Kurulumuz Filistin halkı ile dayanışma duygularını ifade eder ve her türlü emperyalist savaşa karşı barış talebini yükseltir.
Ülke uygulanan politikalar ile sanayisizleşme süreci yaşamaktadır. Bir taraftan kamusal alan tasfiye edilmekte, yeni özelleştirme planları hayata geçirilmekte, öte yandan üretimden hızlı kaçış sürmektedir.
Bunun son örnekleri, iki uluslar arası tekel olan Schindler’in İstanbul’da kurulu olan asansör fabrikası ile Philips’in İzmit’te kurulu bulunan ampul fabrikaları için alınan kapatma kararıdır.
Buradan yabancı sermayenin ülkemize girişini kolaylaştırmak için elinden geleni ardına koymayan siyasi iktidarlara sesleniyoruz: Ülkemize gelecek yabancı sermaye, kendilerine yıllarını veren işçilere karşı bu şekilde davranacak ise, bu davranışın hangi bölümü işçilerin çıkarına, hangi bölümü ülkemiz çıkarınadır?
Bizim talebimiz, işçi haklarının korunması ve işçilerin açlığa mahkum edilmemesi için siyasi iktidarın ekonomik ve sosyal korumaları artırması, dahası işlerliğe koymasıdır.
1999 yılında Marmara Depreminin hemen ardından işçiler henüz göçük altında iken parlamentoda görüşülüp yasalaştırılan Sosyal Sigortalar Kanunu, Anayasa mahkemesinin iptal kararının ardından mecliste görüşülüp ufak tefek revizyonlarla özü bozulmadan tekrar yasalaştırılmıştır. Bu haliyle yasa bizlerin deyimiyle “mezarda emeklilik” yasasıdır.
Ülkemizin Avrupa Birliği’ne aday üyelik süreci içinde çalışma yaşamına ilişkin birçok yasal düzenleme gündemde bulunmaktadır. Yukarıda bahsedilen mezarda emeklilik yasası, yasalaşan bireysel emeklilik kanunu, kurulan özel istihdam büroları, bu düzenlemelerde bütünün birer parçasıdır. Aynı bütünlük içinde bugün patronların ve hükümetin gündeminde esneklik ve kıdem tazminatları bulunmaktadır. Yeni hazırlanan iş kanunu tasarısı ile yıllardır talebimiz olan işgüvencesi bu iki başlık ile pazarlık malzemesi haline getirilmeye çalışılmaktadır.
Genel Temsilciler Kurulumuz, tazminatlarımızın tasfiye edilmesi ve 18.yy çalışma düzenine dönüş anlamı taşıyan esnek çalışma dayatmalarını da içeren, işçi haklarını geriye götürecek her türlü düzenlemeye karşı kararlı bir mücadele sürdüreceğini ifade eder.
Genel Temsilciler Kurulumuz aynı gelişmelerden hareketle ülkemizin Avrupa Birliğine üyeliğinin Türkiye işçi sınıfı için bir kurtuluş olmadığını vurgular.
Konfederasyonumuz Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’e bağlı Limter-İş ve Dev.Maden-Sen sendikalarının örgütlendikleri iki işyerinde grev ve direnişleri sürmektedir. Sendikal örgütlülüğe karşı yapılan saldırıların son örneği olan, Yonca Tersanesi ve Gökçesu Maden İşletmesindeki sınıf kardeşlerimiz kararlı direnişlerini sürdürmektedir.
Genel Temsilciler Kurulumuz her iki işyerindeki işçiler ile maddi ve manevi dayanışmasını sürdüreceğini ifade etmektedir.
Birleşik Metal İş Sendikası
Genel Yönetim Kurulu