Dış gelişmeler açısından, takvime uygun giden ancak zaman içinde etkileri de son derece önemli olacak olay, AB ülkelerinin Euro’ya geçişiydi. Ulusal para biriminden vazgeçme sürecinin Avrupa’daki ulusal ekonomiler üzerindeki farklı ve önemli etkilerinin bu yıl gözlenmesi gerekecek. Muhtemelen AB’nin kaderi Euro’nun olası etkileriyle doğrudan bağlantılı olacak. Afganistan’da ise yeni bir düzleme farklılaşarak taşınan sorunlar kümesi, […]
Dış gelişmeler açısından, takvime uygun giden ancak zaman içinde etkileri de son derece önemli olacak olay, AB ülkelerinin Euro’ya geçişiydi. Ulusal para biriminden vazgeçme sürecinin Avrupa’daki ulusal ekonomiler üzerindeki farklı ve önemli etkilerinin bu yıl gözlenmesi gerekecek. Muhtemelen AB’nin kaderi Euro’nun olası etkileriyle doğrudan bağlantılı olacak.
Afganistan’da ise yeni bir düzleme farklılaşarak taşınan sorunlar kümesi, birikmeye devam ederken, bölgenin hassas dengeleri Pakistan-Hindistan gerilimiyle aşınmaya başladı. Belli ki yerinden oynayan taşlar tüm Güneybatı Asya’da güçlü sarsıntılara yolaçacak dinamikleri derinleştiriyor.
İçeride ise, bütün gelecek hesaplarının ABD ziyaretine kilitlendiği bir süreç yaşanıyor. Son birkaç haftadır taraflar bu ziyaret öncesi çeşitli manevralar yapmakla meşguller. Bu dönemde ABD tarafı, Irak’ın toprak bütünlüğüne zarar vermeksizin bir müdahalenin kaçınılmazlığını her vesileyle dile getirdi. 9 senatörden oluşan bir heyeti önden Türkiye’ye yollayarak yerinde geniş temaslar sağladı ve bir senatörün dediği gibi “Irak müdahalesi sonucunda Türkiye’nin olası zararlarının tazmin edilemeyeceği” mesajını da açık ve net bir şekilde verdi. Yani, “Irak’a müdahale edeceğiz ve bizden beklentini makul ölçüler içinde tutmak zorundasın” mesajı Türkiye’ye iletilmiş oldu.
Tüm bunlara karşın, Türkiye tarafı ise Irak’a müdahaleye olumsuz baktığını Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve Başbakanın ağzından (yani uyum içinde birlikte hareket ediyoruz mesajı vererek) ABD’ye duyurmuş oldu. Ancak bunun gerçek bir pozisyon almak ve ABD’nin müdahalesini engellemek amacı güttüğü söylenemez. Esas olan, karşılıklı pazarlıkta önemli bir aşama olan Ecevit’in ziyareti öncesinde pazarlık marjını yüksek tutmak çabasıdır.
Bu doğrultuda, yardımın yanısıra özellikle ABD ile ticaret ve yatırım konularını önplana çıkartmayı amaçlayan hükümetin, ziyaret sırasında ayakbağı olmaması için IMF’nin verdiği ev ödevlerini de tamamlamaya çalıştığı gözleniyor. Kamu İhale Yasası ve Borçların Yeniden Yapılanmasına ilişkin yasa bu ev ödevlerinin en başında gelenleri olarak çıkartıldı. Diğerleri de gündeme alınıyor. İçinden geçtiğimiz kısa dönemde alt yapının devredilmesi ve devletin ekonomisinden el çekmesinin hızlandırılması etrafındaki tedbirler tıpkı 90’ları belirleyen 80 sonu tedbirleri gibi, hatta ondan çok daha derin etkilerle önümüzdeki 10-15 yıllık geleceği belirleyecektir. Doğal gazın etrafında yaşananlar ise, önümüzdeki yıllarda yaşanacakların sadece küçük bir başlangıcıdır.