Bolu/Mengen Gökçesu’da 1987 öncesi Türkiye Kömür İşletmeleri Bolu Linyit İşletmesi (TKİ BLİ) adıyla faaliyet gösteren ve 1987’de yapılan özelleştirme sonucu Nurullah ERCAN’ın sahibi olduğu Kuzey Anadolu Madencilik Turizm ve Ticaret A.Ş’nce kiralanan (rödevans usulü) maden sahasında ocaklar adeta toplama kampına dönüştürülmüştür. Çalışanların 200 ile 230 milyon lira arasında ücret aldığı işletmede, işçi sağlığı iş güvenliği […]
Bolu/Mengen Gökçesu’da 1987 öncesi Türkiye Kömür İşletmeleri Bolu Linyit İşletmesi (TKİ BLİ) adıyla faaliyet gösteren ve 1987’de yapılan özelleştirme sonucu Nurullah ERCAN’ın sahibi olduğu Kuzey Anadolu Madencilik Turizm ve Ticaret A.Ş’nce kiralanan (rödevans usulü) maden sahasında ocaklar adeta toplama kampına dönüştürülmüştür. Çalışanların 200 ile 230 milyon lira arasında ücret aldığı işletmede, işçi sağlığı iş güvenliği önlemleri alınmadığı için sürekli can kaybı olmaktadır. Hatırlanacağı gibi en son 19.11.2000 tarihinde Kayaaltı kömür ocağında grizu sonucu 7 işçi yaşamını yitirmiş ve kimi gazetelerde bunun haberi ‘GRİZU VARDİYASI’ diye geçmişti. Toplam 97 kişinin çalıştığı maden işletmesinde Haziran 2001’de 88 işçi sendikamıza üye olmuş beraberinde artan baskı ve tehditlerle 13 işçi sendikamızdan istifa etmek zorunda kalmış, ancak bu işçiler üyelerimizin aldıkları kararlara uymaya devam etmişlerdir.
İşveren N. ERCAN, işçiler adına sendikamızla görüşmek yerine sürekli sendikamızı tasfiye etmenin yollarını aramıştır. Yasadışı yöntemlerin ters teptiğini gören işveren, bir kez de yasal yolları hileyle kullanarak işçilerin kıdem tazminatını ödemeden kurtulmayı denemiştir. 3.12.2001 tarihinde Mengen Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimliği’ne başvurmuş, “işçilerin işi yavaşlattığını bunun sonucu yapılması gerekli emniyet ve tahkimat işlerinin yapılamadığını, bu eylemlerin hem kendi hem de çalışmak isteyen diğer işçilerin hayatlarını tehlikeye atarak kazaya davetiye çıkardığını” öne sürerek bilirkişi kanalıyla, “iş yavaşlatma ve iş güvenliği”ni tespit etmesini istemiştir. A. H. M. Hakimi 4.12.2001’de, bilirkişinin düzenlediği raporun ‘iş güvenliği’ ile ilgili bölümünü kabul etmiş,bunun dışında kalanları reddetmiştir. Hakimliğin tespitine büyük umutlar bağlayan N. ERCAN, bu senaryosunun da Mahkeme tarafından boşa çıkarılması üzerine bu defa 7.12.2001 tarihinde linyit ocağında üretime geçici olarak ara verdiğini bir duyuruyla ilan etmiş ve işçileri yasal olmayan bir şekilde ücretsiz izine çıkarmıştır.
Yayınlanan duyuruda üretime ara verilmesi 3 iddiaya dayandırılmaktadır.: İşçilerin iş yavaşlatarak üretimi azalttığı ve iş güvenliğini tehlikeye soktuğu, kömür sattığı tuğla fabrikalarının kapalı olması nedeniyle satışların düşmesi sonucu ortaya çıkan kriz…
1987 yılından bu yana iş cinayetleriyle adeta mezbahaya dönen ve önlem alınmadığı için her zaman grizulara açık davetiye çıkaran işletmenin ‘iş güvenliği’ ilgili sorunu yeni değildir ve her zaman geçerliliğini korumaktadır. Çünkü, bu işçilerden kaynaklı değil, işverenin yatırım yapmamasından, insanı hiçe sayan aşırı kar hırsından kaynaklanmaktadır. Ekonomik kriz gerekçesine gelince; Bursa’da, Kütahya/Tavşanlı’da ve Çorum/İskilip’te kalorisi düşük ürettiği linyit kömürünün satışında bir problem olmazken ve bu ocakları açık tutarken, yüksek kalorili Gökçesu kömürünü satamaması inandırıcı olmaktan tamamen uzaktır. Ağustos 2001’de şeker fabrikalarından Bükköy Madencilik adına 2 trilyon 193 milyar, Arafa Madencilik adına 1 trilyon 427 milyar liralık ihale aldıkları sendikamız ve ilgili kuruluşlarca bilinmektedir ve bu da iddiaları çürüten bir başka kanıttır. Ayrıca içinde bulunduğumuz mevsim ve kömür ilişkisi bu iddiayı kökten geçersiz kılmaktadır. İşverenin tek derdi işyerini 1992’de olduğu gibi sendikasızlaştırmak, düşük ücretle, 25 taşeronla hiçbir önlem almadan ve kendi keyfi yasalarını uygulayarak kayıtdışını egemen kılarak üretime devam etmektir.
Kuzey Anadolu Mad.’te yaşananlar (sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, müktesep hakların ortadan kaldırılması, düşük ücretle çalıştırma, vergi kaçırma, SSK primini eksik ve düşük gösterme, işçi sağlığı iş güvenliği tüzüğünü uygulamama, tazminat ve izin gaspı vb.) aslında özelleştirilme sonrası birçok işletmede yaşananlardan farklı değildir ve bu küçük bir örnektir uygulamaların özeti olarak sunulan. Ancak ne kadar küçük bir örnek olsa da bu fotoğraf bu tip işverenlerin nasıl acımasız olduğunun da bir göstergesidir.
Yasadışı uygulamaların biran önce önlenmesi, sendikal hak ve özgürlüklerin yaşam bulması için başta ÇSGB olmak üzere tüm yetkilileri yasalara sahip çıkmaya ve yetkilerini kullanmaya çağırıyoruz. Kuzey Anadolu Madencilik işçilerinin sendikal mücadelelerinin başarıya ulaşması havzada bulunan diğer linyit madeni işçilerini de etkileyecek ve onlarında sendikal örgütlülüğe kavuşması demokrasi mücadelemize güç katacaktır. Bu anlamda eşitlikten, özgürlükten ve demokrasiden yana olan herkesi haksızlıklar karşısında boyun eğmeyen maden işçileriyle dayanışmaya davet ediyoruz.