Bu çerçevede Türkiye’ye biçilen yeni roller birer birer açığa vurulurken, gıdım gıdım verilmesi öngörülen dış kaynağın savaş ve sonrasındaki rollerle bağı doğrudan kuruluyor. Taliban’ın direnmeden geri çekilerek, gerilla savaşına yönelme taktiğinin ise önümüzdeki aylarda barış gücü olarak kullanılacak Türk askeri gücünü de bataklığın içine sürükleme kaygısı giderek gerçekliğe bürünüyor. Dış politikatada Türkiye’nin iç gündemini belirleyecek […]
Bu çerçevede Türkiye’ye biçilen yeni roller birer birer açığa vurulurken, gıdım gıdım verilmesi öngörülen dış kaynağın savaş ve sonrasındaki rollerle bağı doğrudan kuruluyor. Taliban’ın direnmeden geri çekilerek, gerilla savaşına yönelme taktiğinin ise önümüzdeki aylarda barış gücü olarak kullanılacak Türk askeri gücünü de bataklığın içine sürükleme kaygısı giderek gerçekliğe bürünüyor.
Dış politikatada Türkiye’nin iç gündemini belirleyecek gelişmeler hızlı birikirken, emek cephesindeki hareketlenmede dipten dibe gelişmeye başladı.
19 Aralık operasyonunun ardından uzun süredir suskun kalan muhalefet cephesinden ilk ses 6 Kasım’da öğrencilerden geldi. Muhalefetin tıkandığı noktada eylemliliklere katılımın artması muhalefetin daralmasının kırıldığı bir noktayı ifade ediyordu. Emek Platformu’nun eylemi ise temsilciler düzeyinde öngörülmesine rağmen Ankara 15 bin kişinin katıldığı kitlesel bir eyleme tanık oldu. 9 Kasım Ankara mitingi tabandaki isteği yansıtmasına rağmen Emek Platformu’nun bu eyleminin emek cephesinde, öğrenci eyleminin üniversitelerde yarattığı etkiye ulaşamadığı söylenebilir. Zira kriz ve “devletin küçültülmesi” programı çerçevesinde kamu kesiminde yüzbinlerle ifade edilen kıyımlar kapıdayken; bu eylemlilik buna uygun bir tarzın işaretlerini vermedi. Dört gündür yürüyüşte olan öncülerdeki canlılığın geriye kalanlarda olmadığı gözlendi. Buysa kendini bir üst hedefe kilitlemeden, gevşek bir şekilde kendiliğindenci katılımların yine sıra savma psikolojisiyle hareket ettiğini ortaya koydu.
Şimdi; başlayan bu kıpırtıları, muhalefetin yeni döneminin gerekleri doğrultusunda örgütlemek ve pratikte yeniden üretmek zamanıdır. Bu başarılmazsa, emek cephesindeki bu kıpırtılar, hareketliliğin kendini tekrar etmesinden öteye varamayacaktır. 1 Aralık bu anlayışla, bir sıçrama hedefiyle ele alınmalıdır. Geleneksel sendikal anlayış ve muhalefetin çözülen kesimlerinde bu soluk görülmese dahi devrimciler bu anlayış etrafında mevzilerini genişleterek kalıcılaştırmak için 1 Aralık’ı değerlendirmelidir.