Fischer gelmeden önce en önemli konu dövizin dalgalı kur politikasının devam edip etmeyeceği idi. Ecevit’in bile “o konuda bir şey söyleyemeyeceğim, Fischer gelsin ondan sonra konuşuruz.” dediği konuya IMF açıklık getirdi. Dalgalı kura devam. Fisher özetle, işlerin yolunda gittiği mesajını verdi. Hükümetin programdaki ısrarı karşısında 1,5 milyar dolarlık bir yardımı daha serbest bırakılmasını IMF’ye önereceğini […]
Fischer gelmeden önce en önemli konu dövizin dalgalı kur politikasının devam edip etmeyeceği idi. Ecevit’in bile “o konuda bir şey söyleyemeyeceğim, Fischer gelsin ondan sonra konuşuruz.” dediği konuya IMF açıklık getirdi. Dalgalı kura devam. Fisher özetle, işlerin yolunda gittiği mesajını verdi. Hükümetin programdaki ısrarı karşısında 1,5 milyar dolarlık bir yardımı daha serbest bırakılmasını IMF’ye önereceğini belirtti.
Şüphesiz bu ziyaretin en önemli konularından biri MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Fischer’e randevu vermesi oldu. Bilindiği gibi öncesi ziyarette Bahçeli randevu talebini geri çevirmişti. Bahçeli’nin bu tavrı, artık MHP’nin IMF konusunda göstermelik de olsa bir muhalefet yapmaktan vazgeçtiğinin işareti olabilir.
Esas olarak IMF ziyaretleri programın uygulandığı ülkelerde ipleri sıkı tutmanın araçlarından biri. Bu ziyaretin en önemli amacı ise anlaşıldığına göre hükümeti programın istikrarlı uygulaması konusunda uyarmak. Özellikle bir erken seçimin felaket olacağını vurgulayan Fischer hükümet ortaklarının gereksiz sorunlar çıkartmamasının önemini anlattı.
Ağırlıklı olarak borç ödeme üzerine kurulu programdan yavaş yavaş reel sektöre destek dönemine geçileceği, Eylül’den sonra piyasalarda bir genişleme dönemine girileceği, 2002 yılından itibaren de enflasyonda ciddi düşüşler olacağı ifade ediliyor. Fisher Şubat krizi öncesinde de programın yürütücüsüydü. Üstelik bu ziyaretinde öğrendiğimize göre Arjantin’deki uygulamaların da 1.dereceden sorumlusu. Şubat öncesinde dövizde kur çıpası uygulanması gerektiğini söyleyen de aynı IMF yetkilileriydi. Şimdi aynı yetkililer Kur çıpası uygulamasının hata olduğunu söylüyorlar. Oysa IMF 1994’te Meksika’da, 1997-1998’de Doğu Asya ülkelerinde, 1999’da Brezilya’da benzer uygulamaların hepsinde başarısız oldu. Daha doğrusu o ülke ekonomilerini batırdı. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin Şubat ayında başına gelen krizin bir öngörüsüzlük ya da programatik bir hata olduğunu ileri sürmek doğru değildir. Örneğin iç borç bir yıl önce 30 katrilyondu bugün 90 katrilyon liraya çıktı. TL ile borçlanma yerine dövizle borçlanmaya ağırlık verildi. Bu program borçlandırarak borç ödeme yoluyla yeniden sömürgeleştirme siyasetinin önemli bir parçası olarak bütün yeni sömürge ülkelerde sırasıyla uygulanmaktadır.