Son yirmi yıllık dünya tarihine damgasını vuran gelişmeler, kapitalizmin krizi, krizi aşmak için geliştirilen yeni sermaye politikaları, “küreselleşme”, yeni işçileşme dalgası, sermaye politikalarına tepkiler, “küreselleşme karşıtı” hareketler ve yeni emek hareketleri olarak göze çarpıyor. Emekçilerin bugüne kadar kullanageldikleri mücadele araçlarının geleneksel biçimleri sermaye politikaları karşısında yetersiz kalıyor; bu durum emek hareketinin genel krizi biçiminde yaşanıyor. […]
Son yirmi yıllık dünya tarihine damgasını vuran gelişmeler, kapitalizmin krizi, krizi aşmak için geliştirilen yeni sermaye politikaları, “küreselleşme”, yeni işçileşme dalgası, sermaye politikalarına tepkiler, “küreselleşme karşıtı” hareketler ve yeni emek hareketleri olarak göze çarpıyor.
Emekçilerin bugüne kadar kullanageldikleri mücadele araçlarının geleneksel biçimleri sermaye politikaları karşısında yetersiz kalıyor; bu durum emek hareketinin genel krizi biçiminde yaşanıyor. Sermayenin yeni politikaları, emekçi sınıfları mücadeleyi yükseltecek her türlü aracı yenileme, hatta baştan yaratma ihtiyacıyla yüz yüze bırakıyor.
Öte yandan çalışan işçi kitleleri dünya ölçeğinde nicel olarak büyüyor; işçi sınıfı nitel olarak da değişiyor. Özellikle bağımlı (azgelişmiş, yeni sanayileşen, üçüncü dünya, çevre vb.) ülkelerde nicel olarak hızla büyüyen bir yeni işçi kitlesi tarih sahnesine çıkıyor. Bu yeni işçi kitlesi, kendisiyle birlikte yeni mücadele ve örgütlenme deneyimleri de yeşertmeye başlıyor. Aynı zamanda işçi hareketlerinin dışında da toplumsal muhalefet hareketleri ortaya çıkıyor ve etkili oluyor.
Dünya çapında yeşeren bu yeni sınıf mücadelesinin en önemli zeminlerinden birisi, sendikal mücadele alanıdır. Sendikal harekette yeni yeni uç vermeye başlayan dönüşüm, emek hareketinin bütünü için önemli ipuçları ve olanaklar sunuyor.
Bugün emek hareketi açısından bir dönüm noktasında olduğumuz görülüyor. Bu dönüm noktası emeğin tarihsel mücadelesini bütün düzeylerde yeniden yapılandırma tartışmalarını gündeme getiriyor. Bu tartışmalar aynı zamanda pratik mücadelelerle birlikte sürüyor ve sürecek.
Sendikal harekete ilişkin tartışmalar da, emek hareketinin genel krizinin çözümüne ilişkin tartışmalar içinde önemli bir yer tutuyor. Emek hareketinin bütünü, sendikal harekete indirgenemeyecek kadar kapsamlı sorunlar içerse de, sendikal hareketin krizinin çözümüne ilişkin tartışmalar, emek hareketinin genel olarak yeniden yükselişine dair imkanlar barındırıyor.
Sendikalar tarih boyunca işçi sınıfının hareketi içinde, sınıf mücadelesinde önemli bir yer tuttular. Bugün de sendikaların bu özelliklerini yeniden kazanabilecekleri bir sürecin içinden geçiyoruz.
Bu site kendisini, tüm dünya, ama özellikle Türkiye işçi sınıfının mücadele süreçleri içinde yeşerttiği deneyim ve birikimlerin takipçisi sayıyor ve;İşçi sınıfı mücadelesi içinde kısa ama etkili bir yeri olan 1946 sendikacılığını;1946 ruhunun yeniden ve daha ileri bir düzeyde canlandığı 1960’lardaki Kavel, Alpagut, Paşabahçe, Zonguldak direnişlerini;Türkiye işçi sınıfının 1970’lerdeki emekçi eylemlerini; 15-16 Haziranları, 1 Mayısları, sayısız grev ve eylemi;1980 sonrasındaki işyeri komite ve konseyleri girişimlerini, bağımsız sendikal örgütlenme girişimlerini;1989 Bahar Eylemleri’ndeki işçi inisiyatiflerini;1990’lı yıllarda kamu çalışanlarının fiili, meşru ve demokratik sendikal mücadelesini ve bugün de irili ufaklı işyerlerinde, atölyelerde, fabrikalarda, organize sanayi bölgelerinde, bürolarda devam eden örgütlenme çabalarını, hak alma eylemlerini, süregiden direnişleri sahipleniyor.
Bu site, geçtiğimiz on yılda işçi sınıfı hareketinde hissedilmeye başlayan ağır sorunlar karşısında, sınıfsal bakış açısına sahip çıkan bir taraflılıkla köklü çözümler aramaya yönelen sendikal kadroların oluşturdukları zihinsel ve pratik birikimlere dayanıyor.
Bu sitenin oluşum süreci bakımından 1980 sonrasının kaotik ortamında bu perspektifi ifade etmiş olan “İşçilerin Sesi” gazetesinin işyeri örgütlenmelerinin dinamizmini öne çıkaran yayınlarının; DİSK’in yeniden faaliyete geçmek üzere olduğu dönemde “çağdaş sendikacılık” adına ortaya konan yeni sınıf uzlaşmacılığı tezlerinin karşısına emek-sermaye mücadelesinin gerçeklerini koymayı başaran ve “Dinazorların Krizi” kitabında somutlaştırılan fikirlerin; “Sınıf Hareketinde Yön” dergisinde ifade edilen sendikal alternatif arayışlarının özel bir yere sahip olduğunu söylemeliyiz.
Elbette aynı dönemde farklı konumlardaki sendikal kadroların aynı amaç doğrultusundaki sendikal arayışlarının da bütün bu çalışmalar üzerinde olumlu etkilerinin olduğu, katkı sağladığı ve geçmişten bugüne doğru bakıldığında, bütün bu çabaların aynı ırmakta birleşmeye yönelen derelerin suları gibi birbirine karışmakta olduğunu da vurgulamalıyız.
Arkasında bu tarihsel birikimin desteğini hisseden www.sendika.org;ülkemizde emekçilerin güncel ve tarihsel sorunlarının çözümüne,sendikaların kendilerini yenilemeleri ve demokratikleştirmelerine,birleşik bir sendikal hareketin yaratılmasına,ve nihai olarak uluslararası emek hareketinin bir parçası olan yeni bir emek hareketinin inşasına katkı sunmayı,bu amaçla elektronik ortamda temel bir referans, bilgi-belge kaynağı ve bu sürece katkı vermek isteyen bütün aktivistler için bir tartışma platformu olmayı hedefliyor.
Bu amaçla bu site sayfalarını her tür katkıya açık tutuyor. Haber, yorum, araştırma, çeviri, eleştiri, tartışma notu ya da dilediğiniz başka biçimlerde, görüşlerinizi, katkılarınızı bizimle paylaşabilir; www.sendika.org aracılığıyla başkalarına iletebilirsiniz…