Türkiye’nin, 1970’li yılların ikinci yarısı ila 1980’li yılların başında, işlenmiş tarım ürünleri ile birlikte toplam tarım ürünleri ticaret fazlası (dışsatım-dışalım) 1.5 milyar dolara yakındı. Aynı rakam 1990’lı yılların başında 750 milyon dolarlara, 2000’li yılların başında ise 250 milyon dolarlara gerilemiş; 2003 yılından itibaren ise negatife dönmüştür. 1980’li yıllarla birlikte uygulanan politikaların bir sonucu olarak, Türkiye’nin […]
Türkiye’nin, 1970’li yılların ikinci yarısı ila 1980’li yılların başında, işlenmiş tarım ürünleri ile birlikte toplam tarım ürünleri ticaret fazlası (dışsatım-dışalım) 1.5 milyar dolara yakındı. Aynı rakam 1990’lı yılların başında 750 milyon dolarlara, 2000’li yılların başında ise 250 milyon dolarlara gerilemiş; 2003 yılından itibaren ise negatife dönmüştür.
1980’li yıllarla birlikte uygulanan politikaların bir sonucu olarak, Türkiye’nin tarımsal üretim artış hızı, aşağıdaki tabloda da gösterildiği gibi, nüfus artış hızının gerisine düşmüştür. Bu durum, ülkenin tarım ürünleri dışalımcısı konuma gerilemesinde önemli etkendir.
Günümüz Türkiye’si, yağ bitkilerinde, çeltikte ve hatta tahıllarda, yaptığı dışalım miktarlarını her yıl artırarak sürdürmektedir.
2003 yılı verilerine göre, Türkiye, 1.8 milyon ton mısır, 1.5 milyon ton ekmeklik buğday, 500 bin ton pamuk, 450 bin ton çeltik dışalımı yapmıştır. Dışalım bedeli olarak tahıllara 400 milyon dolar, yağ bitkilerine 850 milyon dolar, pamuğa ise 500 milyon dolar ödenmiştir.
Bazı ürünlerin üretim ve dış ticaret rakamlarına daha yakından baktığımızda, ilginç sonuçlarla karşılaşılmaktadır.
Buğday
Olağan dışalımı yanında, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) çerçevesinde ülkeye sokulan buğday miktarlarına da bakmak gerekmektedir. Bu rakam, 2000 yılında 1.2 milyon ton, 2001 yılında 700 bin ton, 2002 yılında 900 bin ton ve 2003 yılında 1.7 milyon tondur. 2004’ün ilk altı ayında ise 918 bin ton olarak gerçekleşmiştir.
Nüfus artış hızına yetişemeyen bir üretim, azalan dışsatım ve artan dışalım, Türkiye’nin en önemli bitkisel ürünü olan buğdayda karşı karşıya olduğumuz durumu açıkça ortaya koymaktadır.
Mısır
Türkiye’de pancar üreticileri ile çokuluslu şirketler arasında önemli sorun alanı oluşturan mısırın üretim ve dış ticaretinin değişimine bakıldığında dışalımın giderek yükseldiği görülür.
Mısır üretiminde bir sabitlenme görülürken, mısır dışalımında büyük artışlar yaşanmaktadır. 2003 yılında mısır dışalımına 276 milyon dolar kaynak harcanmıştır.
2003 yılında yapılan toplam 1.8 milyon ton mısır dışalımının 1.1 milyon tonu ABD’den, 357 bin tonu ise Arjantin’den yapılmıştır. Bu iki ülkenin, dünyadaki genetiği değiştirilmiş üretim alanlarında en büyük paya sahip olduğu düşünüldüğünde, mısır dışalımı ile ülkeye giren transgenik mısırların ayrı bir sorun alanı oluşturduğu açıktır.
Bakliyat
Türkiye’nin bir zamanlar dünya birincisi olduğu bakliyat ürünlerinin üretim rakamlarında, fasulye hariç bir düşme eğilimi görülmektedir. Türkiye’nin dışsatımı da, buna koşut olarak azalmakla birlikte, sürmektedir. 2003 yılında Türkiye’nin 24 bin ton fasulye, 13 bin ton mercimek dışalımı yapması, büyümekte olan bir sorun alanına işaret etmektedir.
Türkiye, kahve gibi kendi ekolojisinde yetişmeyen ürünlerin dışalımını yapmak durumundadır. Ancak yukarıda belirtilen ve toplamda 1.8 milyar dolara yakın dışalım bedeli ödenen tahıl – yağ bitkileri ve pamuk, Türkiye’nin kendi ekolojisinde yetişen ve doğru tarım politikalrı uygulandığında kendine yeterliliğin sağlanabileceği ürünlerdir.
Türkiye’nin tarımsal dışsatım verileri incelendiğinde, geleneksel ürünlerin baskın bir yer tuttuğu görülmektedir. Bu bağlamda 2003 yılında; 134 bin ton fındık dışsatımından 395 milyon dolar, 48 bin ton incir dışsatımından 84 milyon dolar, 276 bin ton yaş ve kuru üzüm dışsatımından 215 milyon dolar, 480 bin ton turunçgil dışsatımından 183 milyon dolar, 72 bin ton zeytinyağı dışsatımından 154 milyon dolar, 104 bin ton tütün dışsatımından 302 milyon dolar gelir elde edilmiştir. 406 bin ton baklagil dışsatımı, ekonomiye 175 milyon dolar sağlamıştır. 542 bin ton buğday unu satışından ise 101 milyon dolar elde edilmiştir.
Türkiye’nin giderek azalmakta da olsa süren tarımsal dışsatımının, geleneksel ürünlere dayandığı görülmektedir. Bu alanda, ülkenin değerlendirilemeyen ve hatta son yıllardaki gelişmelerle geriye giden tarım potansiyelinin altının çizilmesinde yarar görülmektedir.
cumhuriyet tarım ve hayvancılık dergisi