Daha önce bu köşede “Kamu yönetimi ve personel rejimi” başlıklı yazı ile Kamu Yönetimi Temel Kanunu (KYTK) Tasarısı”nın personel politikası irdelenmiş; “Sağlıkta sözleşmeli personel çalıştırılması” ile ilgili düzenlemelerin yeni “Kamu Personel Rejimi” hakkında önemli ipuçları verdiği vurgulanmıştı. Sağlık Kanunu Tasarısı (SKT) incelendiğinde ise sağlık hizmetlerinde “özelleştirme” ve “sağlık işletmeleri” olgularının serbest piyasa bakışıyla nasıl yorumlandığını […]
Daha önce bu köşede “Kamu yönetimi ve personel rejimi” başlıklı yazı ile Kamu Yönetimi Temel Kanunu (KYTK) Tasarısı”nın personel politikası irdelenmiş; “Sağlıkta sözleşmeli personel çalıştırılması” ile ilgili düzenlemelerin yeni “Kamu Personel Rejimi” hakkında önemli ipuçları verdiği vurgulanmıştı.
Sağlık Kanunu Tasarısı (SKT) incelendiğinde ise sağlık hizmetlerinde “özelleştirme” ve “sağlık işletmeleri” olgularının serbest piyasa bakışıyla nasıl yorumlandığını net olarak gözleyebiliriz.
KYTK ile Sağlık Bakanlığı”nın taşra teşkilatı; eğitim hastaneleri hariç, nüfusu 10 bin ve üzerinde olan yerlerde belediyelere; bu yerler dışında il özel idarelerine geçiriliyor.
SKT”nın en önemli değişikliği; Milli Savunma Bakanlığı, üniversite ve SSK hastaneleri hariç tüm kamu hastanelerinin; büyük hastaneler doğrudan, küçük hastaneler ise gerektiğinde birleştirilerek veya bir büyük hastanenin birimi olarak “sağlık işletmesi” haline dönüştürülmesi. Eğitim ve araştırma hastaneleri Sağlık Bakanlığı”na diğer tüm hastaneler ise il özel idarelerine bağlanıyor.
Aile hekimliği sistemi ile sağlık ocakları işlevsiz hale getirilirken, Ana Çocuk Sağlığı – Aile Planlaması Merkezleri, Verem Savaş ve Ruh Sağlığı dispanserleri de halka ücretsiz hizmet görevleri sonlandırılarak sağlık ocağı haline getiriliyor.
Sağlıkta Dönüşüm Projesi (SDP) “hizmet planlaması, uygulaması ve değerlendirmesinde hizmeti kullananlar da yer almalıdır” ve “hizmet toplum katılımı ilkeleri üzerine oturtulmalıdır” diye ileriye çıkarak halk desteği almayı amaçlarken, zaman AKP iktidarını yalanlıyor ve aleyhine işliyor.
Yeni kurgu içerisinde; sağlıkta il düzeyinde en üst kurul olan “İl Sağlık Kurulu” aynı zamanda “toplum katılımı” sahteciliğinin simgesi durumunda.
SKT”da Kurul”un görev tanımı; “Bütün ilin sağlık durumunun gözetilmesi ve kamu sağlığı açısından gerekli tedbirlerin alınması” olarak yapılıyor. İl Sağlık Kurulu”nda; valinin başkanlığında, büyükşehir belediye başkanı dahil tüm belediye başkanları, milli eğitim, tarım, çevre ve imar müdürleri veya belirleyeceği yetkililer ve valinin belirleyeceği 7 sivil toplum örgütü temsilcisinden oluşacak bir grup var ki; bu üyelerin sağlıkla ilgileri ancak işletmecilik düzeyinde olabilir. Kurul”da sağlıkla ilgili olabilecek üyeler arasında; varsa üniversite hastaneleri başhekimleri, valinin belirleyeceği bir başhekim, özel idarenin belirleyeceği bir sağlık görevlisi ve varsa kamu niteliğindeki meslek kuruluşunun temsilcileri sayılabilir ve temsiliyet özelliği taşıyan tek üyenin meslek kuruluşu üyesi olduğu söylenebilir. Dağılımdan anlaşılacağı gibi bu heyetin vereceği kararları tahmin etmek de pek zor olmasa gerek.
Sağlık işletmeleri yani hastaneler, ister bakanlığa, ister il özel idaresine bağlı olsun “özerk” yapısı gereği bazı organların işlevsel hale gelmesiyle kurumsallaşıyor ve bu organlardan Genel Kurul en yüksek ve önemli olanı.
Genel Kurulu oluşturan; 3 üye bakan veya il özel idaresi tarafından, 10 üye “vali tarafından yöredeki kişiler arasından belirlenecek”, 5 üye Belediye Meclisi, 5 üye de İl Genel Meclisi”nin içinden seçilecek. Omurgayı ve çoğunluğu oluşturacak ve yörenin eşrafından seçilecek bu 23 üyeye ilaveten; üniversite varsa rektör tarafından seçilecek 5 üye, varsa meslek odalarının en fazla 5 olmak üzere birer temsilcisi genel kurul üyesi olacak.
Yönetim eşrafa verilecek, sonra da “geniş toplum katılımı sağlamak”, “yerel özgüveni geliştirmek”, “gücün küçük bölgelere aktarılması” gibi palavralarla halk desteği almaya çalışacaksınız.
SDP kamu yataklı tedavi kurumlarına özerk yönetim modeli geliştirilmesi için “yerel dinamiklerin karar mekanizmasında rol aldığı müşteri odaklı organizasyon yapılmasına geçilmelidir” önerisini getirirken gerçek niyetini de açıklamıştı. SKT bu niyetin ürünüdür. SDP “Sağlık çalışanlarının göreceli durumunu iyileştirmek” gibi bir görev tanımı yaparken uygulama hiç de söylendiği gibi yaşanmıyor. SKT personele ilişkin; “Sağlık işletmeleri personeli, İş Kanunu”na tâbi iş sözleşmeleriyle çalıştırılır” gibi tartışmasız net yaptırım öngörüyor.
Yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte 6 ay içinde “sağlık işletmesi” haline dönüştürülecek hastanelerde çalışan personel “istekte bulunmaları halinde ve kuruluşun kabulü şartıyla yeni bir atamaya gerek kalmaksızın sözleşmeli olarak” çalıştırılabilecek.”İlgili sağlık kuruluşunca sözleşme isteği kabul edilmeyen ya da sözleşme isteminde bulunmayan personel, sağlık kuruluşunun talebi ve kurumların uygun görmesi halinde uygun bir kadroya” nakledilecek.
Bir başka anlatımla; yasa çıktığı gün sağlık personeli terörize olacak. Sözleşmeli olarak çalışmayı kabul ettiğinde; yanında çalışan taşeron işçilerinin konumuna düşecek; düşük ücret, sosyal haklarından ve örgütlenme hakkından yoksun, iş güvencesiz çağdaş köle! Sözleşmeli olarak çalışmayı kabul etmezse; devlet memuru olarak çalışabileceği kadrolar, onu sözleşmeye zorlayacak yer ve bölgelerde olacak.
SKT yeni olarak “hiç” hak sağlarken; Umumi Hıfzısıhha, Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi, Verem Savaş, Eczacılar ve Eczaneler, Hemşirelik, Sıtma İmhası Kanunları başta olmak üzere sağlıkta 1927″den bu yana kazanılmış birçok hakkı içinde barındıran 20 ayrı kanunu yürürlükten kaldırıyor.
Sonuçta; SDP”nin “Dönüşümün çıkış noktası; genelde toplumu oluşturan bireylerin, özelde ise hastaların ve sağlık çalışanlarının göreceli durumlarını iyileştirmek olacaktır” iddiası SKT ile çürütülmüştür.
Bunu anlamakta zorlanan iktidara anlatabilmek için, halk-kamu çalışanları birlikteliği Diyarbakır”da, Adana”da, Antalya”da, Samsun”da, İstanbul”da, Ankara”da ve diğer birçok ilde; Türkiye genelinde yapılan eylemlerle gerçekleşirken; 10-11 Mart”ta sağlıkta hizmet bir kez daha duracak…