Ne zaman düzeliriz bilmiyorum ama, son seçimin ardından, ölülerimizin üzerinde biriken enkaz yığınlarının yanı başında partilerinin zaferini kutlayacak kadar insanlıklarını yitirenlere inat, bu şehrin hala insan kalabilmişleri var, bunu ispatladık!
Hatay’da yaşananlar, gazeteci bir arkadaşımın da dediği gibi, “iktidarından muhalefetine, herkes açısından iyi bir ders niteliğindeydi…” Öyle ki, akıllardan hiç çıkmayacak o 6 Şubat anması, “susturulmak” istenenlerin, “kader” denen ilahi hikayenin insan yapımı kurgusallığına mahkum edilmek istenenlerin “Artık yeter” diye bağırdığı bir an oldu! 6 Şubat’ı kendilerince normalleştirmek isteyenlere dur diyenler var, bu anlaşıldı! 1 yıl içinde 319 bin konutun yapılacağı sözünü veren, ancak Mart 2024 sonuna kadar 75 bin 364 konutun teslim edilmesini planlayanlara “Bari yaşamlarımızdan çalmayın” diyenler var, bu fark edildi! İhtiyaç duyulan toplam 680 bin konutun sadece yüzde 11’ini mart sonuna kadar teslim etmeye hazırlananlara “Haddinizi bilin artık” diyenler artık korkmuyor, bu anlaşıldı!
Bir depremzedenin bana yazdığı gibi,
“…sahi, neyden korkacağız ki! Ne kaldı ki! Elde avuçta kalanlarımız neye benziyor ki! Daha düne kadar evimizin, işyerimizin adresi belliyken, planlarımız ve hayallerimiz varken, bugün bir konteyner kutusu içine sığmaya çalışıyoruz, 5 kişi! Bize sabredin diyenlerin utanması da kalmadı! İnanın, bizi en çok korkutan şey de bu!
Bu şehri yöneten belediye başkanının o rahatlığı hele ki, inanın beni çileden çıkartıyor! Adam kalkıp, depremde yerle bir olmuş koca bir binanın önünde kayıplarını arayanlar ağıt yakarken, “Allah rahmet eylesin” demek yerine, o binayı oraya dikeni savunuyor, hatta kendini de aklayıp “Diğer belediye başkanları suçlu” diyor! Yahu bu adamlar hangi ara bu kadar yüzsüz oldu, hangi ara oylarına ihtiyaç duydukları insanları bu kadar yok sayar oldu! Yetmedi, bize provokatör dedi! Sanki sütten çıkmış AK kaşık! Sanki bu şehri senelerce o yönetmemiş! Sanki alınan kararların nihai onay noktası o değilmiş!
Keşke orada olsaydım da ben de bağırsaydım, utanın diye! Benim eşimi, çocuğumu enkaz altından çıkaramayanlara yettiniz diyebilseydim! Yağmurun altında, o korkuyla aradığımız sevenlerimiz yardım beklerken “Hakkınızı helal edin” diyenlere “Allah’ınızdan” bulun diye haykırabilseydim!
Her şey bizde bitiyor… Şu hayatta beni yalnız bırakan o depremi Allah’a havale edenlerden, ömrüm yettiğince hesap soracağım! Lütfü Savaş, korksun o yüzden! Ona hakkını helal etmeyenlerden biriyim ben de! Hani Erdoğan diyor ya hep, “Şu fakir bu bedende olduğu sürece” diye! Allah beni ona benzetmesin ama, ben de aynı şeyi diyorum… Şu fakir bu bedende olduğum sürece, onlardan, bu dünyada da öteki dünyada da hesap soracağım!
Bu arada, fakir derken, Erdoğan ile benim aramda çok fark var! Ben, Erdoğan’ın 22 senedir yönettiği bu ülkede fakir düşürüldüğüm için fakirim! Emekli olduğum halde çalışmak zorunda bırakıldım yıllarca! Çünkü onlar doya doya yerken, bize “Porsiyon küçült” dendi! Hatta doyalım diye simit hesabı bile yapıldı! Bugün bu ülkede 10 bin TL ile geçinen aileler var… Allah’ın adaleti yeryüzüne insin inşallah!
Bazen Müslümanlığımızdan utanıyorum… “Komşun açken sen uyuma” diyen halimizi toprağın yedi kat altına gömen, ama bizim sofralarımızdan eksilttikleriyle kendi sofralarını zenginleştirenleri gördükçe, Müslümanlığımızdan utanıyorum! Hele hele fakirin cennete 500 sene evvel gireceği masalını anlatan düzenbaz din tacirlerinden!
Ne zaman düzeliriz bilmiyorum ama, son seçimin ardından, ölülerimizin üzerinde biriken enkaz yığınlarının yanı başında partilerinin zaferini kutlayacak kadar insanlıklarını yitirenlere inat, bu şehrin hala insan kalabilmişleri var, bunu ispatladık! Allah hepsinden razı olsun…
Denen, bu…
Sanırım, 6 Şubat’ın sahnesine çıkmak için orta alanı dolduranların gelecek seneye kadar ortalıkta görünmeyeceği ülke gerçeğinde, yine biz bize kaldık !
Ama aynen mesajda da dendiği gibi, bu kent, “Siz bizim kaderimiz değilsiniz” derken, “Kaderimi yazsam yazsam ben kendim yazarım” diye de eklerken, hem bu kentin belediye başkanının makam ısrarına hem onu halka rağmen orada tutanlara hem de aldıklarını sandığı helallikle temizlendiğini düşünen iktidarın ortaklarına çok iyi bir ders verdi.
Evet, şehrimiz yıkıldı, haklısınız !
Ama biz hala dimdik ayaktayız !
İşte bunu hiç ama hiç unutmayın…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.