Tarsus’ta Murat Biçer adındaki erkek hamile eşi Serap Biçer’i öldürdükten sonra 5 yaşındaki torununu alarak kaçtı
Murat Biçer isimli şahıs, eşi Serap Biçer’i öldürdü. Tarsus’un Bolatlı Mahallesi’nde meydana gelen olayda 45 yaşındaki Murat Biçer, 3 çocuk annesi ve 7 aylık hamile eşi Serap Biçer’i (41) katletti. Biçer, o sırada evde bulunan 5 yaşındaki torununu alıp kaçtı. Olay yerinde polisin incelemesinin ardından 7 aylık hamile olduğu öğrenilen kadının cenazesi otopsi için morga kaldırıldı. Serap Biçer’in annesinin defalarca polisi aradığı ve damadının kızına şiddet uyguladığını söylediği öğrenildi. Olay yerine gelen polislere kadının ailesi katliamın yaşanmasıyla gelmeleri dolayısıyla tepki gösterdi. Serap Biçer’in ailesi tarafından Murat Biçer’in uzaklaştırma kararlarını defalarca çiğnediği, şiddetin bıçak çekmelere vardığı ifade edildi. Pandemi döneminde tutuklu bulunan Murat Biçer’in afla serbest bırakıldığı öğrenildi. Murat Biçer saatler sonra polisler tarafından yakalandı. Kaçırdığı torun da devlet korumasına alındı.
Tarsus Kadın Platformu, bugün (8 Ocak) saat 17.00’de Yarenlik Alanında Murat Biçer isimli erkeğin 7 aylık hamile eşi Serap Biçer’i katletmesi üzerine eylemdeydi. Eylemde “Katledilen kadınlar isyanımızdır. Erkek adalet değil gerçek adalet” yazılı pankart tutularak “Öfkeliyiz, isyandayız! Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz!” başlıklı bir basın açıklaması yapıldı.
Açıklamada şunlar söylendi:
Erkekler kadınları öldürüyor çünkü bu ülkede kadınları koruyan yasalar uygulanmıyor, uygulanmadığı gibi tartışmaya açılıyor. Cezasızlık, haksız tahrik indirimi, iyi hal indirimi ile erkek yargı kararları şiddet uygulayan erkekleri cesaretlendiriyor. Kadın düşmanlığı bu ülkede iktidarın en tepesinden örgütleniyor. Bu düzen, bu iktidar adeta kadınların canına kast etmiş durumda. AKP’nin 21 yıllık iktidarının kadın düşmanı politikaları bize artan erkek şiddeti olarak dönüyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin 4 gün önce “İstanbul Sözleşmesi ile cinayetlerin ilgisi yok. Sözleşme varken de işleniyor, yokken de işleniyor. Yeterince cezası var” dedi. Bekir Şahin’e soruyoruz: Bu fikriniz hangi verilere dayanıyor. Devlet kadın cinayetlerinde hiç bir istatistiki veri tutmazken, kadın örgütlerinin verilerine de kulak tıkıyor. Bizler yıllardır İstanbul Sözleşmesi’nde de olduğu gibi öncelikle şiddeti önleyin diyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin amacı kadına yönelik şiddeti önlemektir. Devlete önleyici politikalar uygulama sorumluluğu yükler. Yasa değişiklikleri tartışmaları yapmayı bırakın da var olan yasaları, 6284ü uygulayın. İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar uygulamaya koyun.
Bu ülkede her gün kadınlar öldürülüyor. En çok da en yakınındaki erkekler tarafından öldürülüyor. Kadın cinayetlerine baktığımızda failler çoğunlukla ailedeki erkekler. Kadınlar eş, eski eş, boşanma aşamasında olduğu erkekler tarafından öldürülürken iktidar daha da aile politikalarına sarılıyor. Nafaka tartışmaya açılıyor. 6284 hedef alınıyor. Büyük aile buluşmaları düzenleniyor. Anayasa değişikliği tartışmaları yapılıyor. Daha 4 gün önce Adalet Bakanlığı tarafından Türk Medeni Kanunu Çalıştayı yapıldı. Şimdi de Medeni Kanun tartışmaya açılıyor. Medeni kanuna dokunmanıza izin vermeyeceğiz. Haklarımızdan, hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Kadınların hayatları pahasına yürüttüğünüz aile politikalarından vazgeçin!
Yıllardır söylüyoruz: Eşitlik olmadan adalet olmaz! Erkek şiddetini önlemek için toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmalıdır. İktidarın eşitliği reddeden politikaları erkek şiddetinin temelini oluşturuyor. Bu eşitsizlik dinci gericilikle, diyanet açıklamalarıyla meşrulaştırılıyor. İktidar şiddeti önlemek için toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak birimler kurmak yerine bu eşitsizliği derinleştirmek üzere mekanizmalar kurmayı tercih ediyor. Her yere aile irşad büroları açıyor, buralarda şiddet gören kadınlara sabırlı olması örgütleniyor. Fetvalarıyla yıllardır kadınlari hedef alan Diyanet 2 gün önce de resmi sitesinden kadınların kocalarının isteklerine itaat etmesini ve kadınların çalışmasının eşinin iznine tabi olduğunu açıkladı. Diyanet fetvalarına da güç aldığı iktidara da itaat etmiyoruz. Hayatlarımız için laiklikten vazgeçmiyoruz.
Serap Biçer’in ve katledilen, şiddete uğrayan her bir kadının faillerini tanıyoruz. Öfkemiz büyük, isyanımız büyük! Kadın cinayetleri son bulana kadar, kirpiği yere düşen her bir kadının hesabını sorana kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz!
İlgili haber:
Sendika.Org