TMMOB Şehir Plancıları Odası, koronavirüs (Covid-19) salgınına ilişkin yaptığı açıklamada, AKP iktidarına çağrı yaparak “Tüm yurttaşlarımızı, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamalarına olanak sağlayacak düzenlemeleri, ilgili meslek kuruluşlarını karar alma süreçlerine katarak bir an önce hayata geçirmeye davet ediyoruz” dedi
TMMOB Şehir Plancıları Odası (ŞPO), koronavirüs (Covid-19) salgınıyla ilgili yazılı açıklama yayımladı. Covid-19’un tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’yi de derinden etkilediğinin belirten ŞPO, “Bu süreç içerisinde hem ülkemizde hem de salgının yayıldığı diğer devletlerde birçok tedbir ve teşvik paketi açıklanmasına rağmen uygulanan neoliberal kentsel hizmet sunumu ve kentleşme politikalarının bu salgına hazırlıksız yakalanılması ve yayılmasında son derece etkili olduğu görülmüştür. Tek temennimiz bu süreci en az kayıpla atlatmaktır” dedi.
Yaşanılan bu acı sürecin, kentlerin sosyal yaşam ve mekân kurgularının hiçbir şekilde sağlık odaklı ve içerisinde yaşayan yurttaşları korumaya yönelik bir yaklaşımla ele alınmadığının ispatı olduğunu belirten ŞPO, açıklamanın devamında şu ifadelere yer verdi:
“Kentlerimizin birçoğu yoğun mekân kurgularıyla adeta salgın hastalıkların yayılması için birer habitat biçimine dönüşmüştür. Bugüne kadar minimum arsa üzerinde maksimum rant elde etmek adına kentlerimiz kamusal kullanımlar ve açık yeşil alanların en aza indirgendiği, aşırı nüfus yoğunluğunun olduğu kapalı mekanlar haline getirilmiş ve salgın süresince halk sağlığını tehdit eden bir etken olarak öne çıktıkları görülmüştür.
Bu virüs salgını doğal alanları korumanın, şehir yaşamı için yaşamsal seviyede önemli ekosistem işleyişlerini muhafaza etmenin, tarım alanlarını imara açmadan tarımsal üretimi desteklemenin, üretimde kendi kendine yetebilir hale gelmenin ve güvenilir gıdaya erişimi sağlamanın hem yerel-merkezi yönetimlerin hem toplumun hem de meslek örgütlerinin en önemli görevlerinden biri olduğunu bir kez daha bizlere göstermiştir. Aksi takdirde kentlerimizin bizim için bir yaşam alanı olmaktan öte, yaşamımızı tehdit eden yapılar haline dönüşeceği acı bir deneyimle açıkça ortaya çıkmıştır.”
ŞPO ayrıca, salgın sürecinde fiziki mekân kurgusunun yanında kentsel hizmet sunumunun da yeniden ele alınması gerektiğini vurguladı:
“Öncelikle hijyenin bir halk sağlığı sorunu olduğunu; bu amaçla bugüne kadar özelleştirilen birçok kentsel hizmetin esasen nasıl temel bir insan hakkı olduğunu yeniden ve çarpıcı bir biçimde göstermiştir. Özelleştirme kararları sonucunda, özel firmalara devredilen elektrik, su, doğalgaz gibi hizmetlere, ülkemizdeki yaygın yoksulluk düşünüldüğünde, milyonlarca yurttaş tarafından erişilemediği veya sınırlı bütçelerinin büyük kısmının temel insan hakkı kapsamındaki bu giderlere ayrıldığını; bu sebeple söz konusu hizmet sunumlarının kamulaştırılmasının gerekliliği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bugün için ertelenen fatura ödemeleri sadece geçici bir çözümdür. Kesin ve nihai çözüm ise bu sektörlerin kamulaştırılmasıdır.”
Covid-19 salgınının, kentlerdeki sağlık sektörünün doğru bir planlama yaklaşımı ve kamusalcı bir bakış açısıyla ele alınmasının ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini belirten ŞPO, devamında şu ifadeleri kullandı:
“Örneğin; mekansal düzlemde tek noktada toplanarak yoğunlaştırılmış şehir hastaneleri kurgusunun karantina sürecinde ciddi zaaflarının olduğunu ve salgın riskini artırdığını ortaya çıkartmıştır. Bu küresel salgın, belirli sermaye gruplarına Yap-İşlet-Devret veya kamu özel işbirliği çerçevesinde tamamen kar odaklı bir bakış açısıyla işletme hakkı devredilen bu alanların ivedilikle kamulaştırılmasının bir zorunluluk olduğu gerçeğini hatırlatmıştır. Süreç içerisinde ülkemizde özel sağlık kuruluşlarının pandemi hastanesi ilan edilmesi veya salgının yayıldığı ve neoliberal sağlık politikalarının hüküm sürdüğü kimi ülkelerde özel hastanelerin kamulaştırılmış olması, sağlık hizmetlerinin en temel insani hak kapsamında değerlendirilerek devletler tarafından ücretsiz olarak sunulması gerektiğini, sağlığın metalaşmasının ne denli büyük ve önemli sorunlara sebep olacağını göstermiştir.”
İleri kapitalist ülkelerde dahi kamusal hizmet sunumlarını kamulaştırma, el koyma veya işten çıkarmaları yasaklama gibi politikaların uygulandığını, ülkemizde ise yasaklarla sürecin yönetilmeye çalışıldığını kaydeden ŞPO, açıklanan ekonomik tedbir paketlerinde de halkın yaşayacağı sorunlara çözüm üretecek bir reçete sunulamadığını belirtti.
Bugüne kadar uygulanan neoliberal ekonomi paradigmasının ve bununla ilişkili mekân kurgusunun yeniden ele alınması gerektiğini belirten ŞPO, kamucu politikalarla, toplumsal refah ve sosyal adalet içerikli yaklaşımların benimsenmesi gerektiğini kaydetti:
“Meslek Odası olarak yaşadığımız bu zor günlerde sağlıklı ve mutlu gelecek adına yürütülen politikalara ve yönetim anlayışına eleştiri sunma sorumluluğumuz ortadadır. Dolayısıyla görev başında olan tüm yerel ve merkezi yönetim erklerini, tüm yurttaşlarımızı, Anayasa’nın 56. maddesinde öngörüldüğü üzere sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamalarına olanak sağlayacak düzenlemeleri, ilgili meslek kuruluşlarını karar alma süreçlerine katarak bir an önce hayata geçirmeye davet ediyoruz.
Bu vesileyle bu salgında yakınlarını kaybetmiş tüm yurttaşlarımıza başsağlığı, tedavi görenlere ise acil şifalar diliyoruz. Sağlıklı ve mutlu günlere bir an önce kavuşmamızı dilerken, salgınla mücadelede canla başla çalışan tüm sağlık emekçilerine, market emekçilerine, lojistik-kurye emekçilerine, temizlik emekçilerine ve burada sayamadığımız, hayatları ve yakınlarının hayatları pahasına, yaşamlarını bu zorlu süreçte çalışarak sürdürmek zorunda olan tüm emekçilere, saygılarımızı ve en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.”
Sendika.Org