Bu katliamın hedefi ne AKP hükümetidir ne de AKP’ye şantaj yapılmaktadır. Doğrudan AKP’nin de içinde olduğu gerici, bağnaz, hain bir cephe tarafından sola, dayanışmaya, kardeşliğe yapılmıştır saldırı. Amaç bellidir; yıldırmak, yıldırarak sindirmek. Bu amaçlarına ulaşamayacaklarını er ya da geç anlayacaklar. Yılmayacağız, sinmeyeceğiz, izin vermeyeceğiz! Kobane’nin yeniden inşasına katkı sunmak için çıktılar yola. Suruç’ta katledilen gençler IŞİD’in […]
Bu katliamın hedefi ne AKP hükümetidir ne de AKP’ye şantaj yapılmaktadır. Doğrudan AKP’nin de içinde olduğu gerici, bağnaz, hain bir cephe tarafından sola, dayanışmaya, kardeşliğe yapılmıştır saldırı. Amaç bellidir; yıldırmak, yıldırarak sindirmek. Bu amaçlarına ulaşamayacaklarını er ya da geç anlayacaklar. Yılmayacağız, sinmeyeceğiz, izin vermeyeceğiz!
Kobane’nin yeniden inşasına katkı sunmak için çıktılar yola. Suruç’ta katledilen gençler IŞİD’in ve kendi ülkelerini yöneten AKP iktidarının beslediği diğer cihatçı çetelerin cehenneme çevirdiği Ortadoğu’da halkların özgürlük mücadelesinin tarafıydılar. Sosyalistlerin yapması gerektiği gibi özgür bir yaşamı kurma iddiasındaydılar. Savaşın ortasındaki çocuklara götürülen oyuncaklar bu iddianın simgesiydi. Hedef alınmaları da elbet tesadüf değildi. Bu ülkede egemen sınıfların tarihi halka sosyalistleri katlederek gözdağı vermenin de tarihidir. Suruç’ta yaşamını yitirenler bu ülkenin ve tüm Ortadoğu halklarının mücadelesinin ortak değerleridir artık. Katliamın sorumlularından hesap sormak da bu mücadelenin gereğidir, görevimizdir.
Başbakan, aynı zamanda AKP Genel Başkanı Davutoğlu, Suruç’ta (ilk gün itibariyle) 31 insanımızın katledildiği IŞİD saldırısının özellikle “AK Parti hükümetine karşı yapıldığını” söylüyor ve bir de çağrı yapıyor “dört parti teröre karşı ortak deklarasyon yapsın” diye. Pişkinlikte sınır yok. Suçu üstünden atmakla da yetinmiyorlar. Hem mağduru oynuyorlar hem de suçlarına ortak arıyorlar.
Pişkinliği ustasından geçmiş. Tayyip Erdoğan gittiği Kıbrıs’tan1 açıklama yapıyor; “Terörü lanetliyor”muş, “Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar”mış. İçişleri Bakanlığı ve MİT’ten niye söz etmez acaba?
Suruç’ta gerçekleştirilen katliamın, yaşatılan vahşetin tek gerçek sorumlusu vardır, o da Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti, AKP kadrolarıdır. Yapanın IŞİD (İD, DAİŞ, DEAŞ ya da DAEŞ)2 olması bu gerçeği değiştirmez.
Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere Ortadoğu politikasının oluşturulmasından ve icrasından sorumlu tüm kadrolar insanlığa, halklara karşı işledikleri suçlardan dolayı yargılanmalıdır. Çünkü Suruç Katliamı’nın gerçekleştirilmesi için ellerinden ne geliyorsa yaptılar, ellerinde ne varsa verdiler.
AKP IŞİD’e canlı kalkan olarak kullanacakları 49 konsolosluk görevlisi verdi, karargaha çevirecekleri bir konsolosluk binası verdi… Sözde rehinelere karşılık cezaevlerindeki 180 cihatçıyı3 salıverdi…. TIR’lar dolusu silah verdi…. Libya’dan gelen cihatçıları karşılayacak liman verdi, Orta Asya ve Kafkasya’dan gelenleri taşıyacak uçak verdi… Vahşetlerinin propagandasını yapsınlar diye yüksek teknolojili medya ekipmanları verdi, reklamlarını yapsın diye Anadolu Ajansı verdi… Kürtlere saldırsınlar diye yol verdi, sınırı rahat rahat kullansınlar diye geçiş izni verdi… Kafa kesmekten yorulduklarında gelip dinlenecekleri sınır kentlerini verdi… Yağmaladıkları petrollerini satacakları pazar verdi… Türkiye’den para ve eleman toplasınlar diye fırsat verdi…
Tayyip Erdoğan ve AKP, iktidardan uzaklaştırılmalıdır. Bunlar iktidarda kaldığı sürece halklara karşı suç işlemeye, işlenen suçlara ortak olmaya ve suçların üzerini örtmeye devam edecekler. Koalisyon kurarak iktidarda kalmaya çalıştıkları şu dönemde bilinmelidir ki bunlara uzatılan her el, bunlar tarafından, başta Tayyip Erdoğan olmak üzere suçlarının aklanması için değerlendirilecektir. Türkiye ve bölge halklarının ihtiyacı olan en acil adım AKP tarafından uygulanan Ortadoğu politikasının derhal durdurulması ve başta Kürt halkı olmak üzere tüm halklarla eşitlik ve kardeşlik temelinde yeni bir sürecin başlatılmasıdır.
Bu katliamın hedefi ne AKP hükümetidir ne de AKP’ye şantaj yapılmaktadır. Doğrudan AKP’nin de içinde olduğu gerici, bağnaz, hain bir cephe tarafından sola, dayanışmaya, kardeşliğe yapılmıştır bu saldırı. Amaç bellidir; yıldırmak, yıldırarak sindirmek. Bu amaçlarına ulaşamayacaklarını er ya da geç anlayacaklar.
Yılmayacağız, sinmeyeceğiz, izin vermeyeceğiz!
Dipnot:
[1] Mavi Marmara’ya saldırıda 10 kişi öldürüldüğünde Brezilya’daki gezisini kesip koşa koşa ülkeye gelen Tayyip Erdoğan, bu katliamı yeterince önemli görmemiş olmalı.
[2] Bu isim kargaşası da Tayyip Erdoğan’ın cin fikirliliğinden kaynaklı. Örgüte asıl ismi olan “İslam Devleti” demek yerine, içinde “İslam” sözcüğünü kullanmamak için DEAŞ’ı kullanıyorlar. Bunu yaparak, aklınca “İslam” ile “terör”ü birbirinden ayrı tutacakmış.
[3] Bunlar, yaptıklarından pişman olup evlerinde oturmuyorlar.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.