tertip komitesi de belli ki taksim’i işaret etse de saraçhane’de sonlanacak bir miting planlamış. ama her yıl, şehrin herhangi bir noktasında çok kısa bir yürüyüşten sonra gözaltına alınacağını bilerek yola koyulanlar da taksim’e çıkmaktan bahsetmiyor mu? 1 mayıs ve taksim’e ilişkin “resmi” söylem disk ve kesk’e mi mahsus?
disk genel başkanı arzu çerkezoğlu, geçen yıl yaptığı açıklamada, “2023 1 mayıs’ı, taksim’in yasaklı olduğu son 1 mayıs olacak” derken 14 mayıs’taki seçimlerde kemal kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçileceğine, meclis aritmetiğinin değişeceğine gönderme yapıyordu. bu çerkezoğlu’nun, emek hareketinin kaderini -en azından o gün açısından- chp’ye bağladığı belirleyici bir andı, bence. ve özgür özel’le fotoğrafı kadar tepki çekmemiş olmasını anlamak zor.
beklenti gerçekleşmedi, iktidar değişmedi, chp ancak yerel seçimlerden birinci parti olarak çıktı.
şunun altını çizmek istiyorum: arzu çerkezoğlu’nun ya da başka bir disk yöneticisinin, chp de dahil olmak üzere, herhangi bir partinin görüşlerini benimseme, üyesi olma hakkı var. ama emek hareketinin kaderini herhangi bir partinin yürüyüşüne bağlamanın ne kadar yanlış olduğu ortada; seçimleri kazanamadıklarında 1 mayıs yasak olmaya devam ediyor! diğer yandan disk’in devrimcilerle ve sosyalistlerde diyaloğunu ortadan kaldıran bence chp’yle yakınlaşma değil, solun rekabetçiliğine içkin alışkanlıkların buraya taşınması. yoksa 1 mayıs’ın taksim’de kutlanmasıyla sonuçlanan 2007, 2008, 2009 sürecini yöneten ve başkanlığı sırasında devrimcilerle ve sosyalistlerle bağını hep muhafaza eden süleyman çelebi chp’liydi.
bütün bunlar bir yana, izinsiz bir eyleme bu kadar geniş bir kesimin katılmış olması, polis barikatı karşısında geri çekilmemeyi tercih edenlerin kalabalıklığı tabii ki gelecek açısından umut veren, çok olumlu bir durum. chp’nin bu kadar kalabalık bir kortejle gelmesi de bence öyle. son güne kadar süren beşiktaş-saraçhane tartışması olmasaydı daha da kalabalık olmak mümkün olabilirdi belki. ama her ne olursa olsun, hacimli herhangi bir kortejin taksim’e çıkma ihtimalinin olmadığı çok açık! bu, ancak merkezi otoritenin kararını etkileyecek bir iradeyle mümkün. tertip komitesi de belli ki taksim’i işaret etse de saraçhane’de sonlanacak bir miting planlamış. (keşke ses düzeni gibi teknik ayrıntıları daha iyi ayarlasalardı!) ama her yıl, şehrin herhangi bir noktasında çok kısa bir yürüyüşten sonra gözaltına alınacağını bilerek yola koyulanlar da taksim’e çıkmaktan bahsetmiyor mu? aynı şekilde, hadi hepimiz demeyeyim, çoğumuz bozdoğan kemeri’nin ötesine geçilemeyeceğini tahmin etmedik mi? 1 mayıs ve taksim’e ilişkin “resmi” söylem disk ve kesk’e mi mahsus?
ama saraçhane’de toplanıldığında, disk’in ve kesk’in, oluşabilecek yasal sorumlulukları da üstlenerek alandan ayrılmaması, kalabalığın dağılmasını beklemesi gerekirdi; her şeyden önce güvenlikle ilgili sebeplerle. çevik kuvvetin, gücünü sınırlı kullanma emrini aldığı ve tek hedefinin kitleyi surdan geçirmemek olduğu gayet açık. kitleyi dağıtmak için elindeki tüm olanakları kullansaydı, yaşanacak izdihama ve sonuçlarına müdahale etmek tabii ki çağrıcıların göreviydi. diğer yandan bu eylemin, insanların yüzünü, bayraklarını -dolayısıyla örgütlerini- teşhir edecek şekilde paylaşılmasının nasıl bir mantığa, nasıl bir faşizm algısına dayandığını anlamak zor, sonuçlarını gördük, umarım bütün yol arkadaşlarımız kısa sürede aramıza döner.
bence en önemli nokta şu: 1 mayıs’ın taksim’de kutlanabilmesi demokrasi talebinin bir parçası. ama emeğin gündemini bununla sınırlamak doğru değil. özellikle emekçiler açısından, ülke tarihinin en zor dönemlerinden birinden geçerken… bu azgın neoliberal saldırı altında, 1 mayıs’la ilgili temel tartışmanın, -özellikle çalışan emekçiler için çok zor ve genelde de meşakkatli ve saygıyı hak eden bir durum olsa da- dayak yiyerek birkaç gün gözaltında kalmayı göze alma cesareti üzerinden dönmesi yazık olmuyor mu?
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.