Hakkını almak ve taleplerini dile getirmek için meydanlara çıkan işçi sınıfına da emeğiyle geçinenlere de gösteri ve yürüyüş hakkını sunmuş bugünkü Anayasa’yı ıskartaya çıkartanlara açık açık soralım mı? Bize bugün dahi vermediğiniz bu hakkı, yenisiyle mi vereceksiniz?
‘Son kullanım tarihi doldu’ denen Anayasa, 2002’den bugüne Türkiye’yi yöneten AKP tarafından değiştirilmek isteniyor! Niye? Yetmiyormuş! Artık yetersiz geliyormuş! Daha fazla demokrasi gerekiyormuş! Bizim insanımız daha iyisini hak ediyormuş! Dünün eskisi, bugünün şartlarına uymuyormuş! Ankara’nın siyasi terzileri de almışlar ellerine iğne/ipliği, yeni bir elbise için kolları sıvamışlar! Ama bu elbise, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin elbisesi mi olacakmış, yoksa din sermayesiyle semiren toplum mühendislerinin hayalini mi süsleyecekmiş, bakın bunu da kimseler bilememiş!
22 senede bu kadar ‘mış’ ve ‘muş’ biriktirenlerin derdi tam olarak ne, merak ediyorum… Eldeki Anayasa’nın laiklik ilkesi, devlete din elbisesi giydirenler eliyle halının altına süpürülürken, ülkenin başkentinde cemaatler ve tarikatlar gövde gösterisi yaparken, bugün hep birlikte halaya kalkanların açlığı tam olarak ne, çok merak ediyorum…
Hakkını almak ve taleplerini dile getirmek için meydanlara çıkan işçi sınıfına da emeğiyle geçinenlere de gösteri ve yürüyüş hakkını sunmuş bugünkü Anayasa’yı ıskartaya çıkartanlara açık açık soralım mı? Bize bugün dahi vermediğiniz bu hakkı, yenisiyle mi vereceksiniz? Düşüncelerimizi açıkça paylaşmak için bugün bile sunmak istemediğiniz özgürlüğü, yenisiyle mi güncelleyeceksiniz? Bugün, sırf bunu yapmak istediğimizde gözaltına aldığınız bize, tutukladığınız düşüncelerimize, hüküm giydirdiğiniz yaşam şeklimize, yenisiyle mi hayat vereceksiniz?
Sahi, bugüne kadar sizi engelleyen neydi? 22 senedir yönettiğiniz demokrasiyi bu denli işlevsiz hale getirirken, buna sebep neydi? 2023 yılında verdiği kararla, Taksim’de yapılmak istenen toplantı ve gösteri yürüyüşü engellemelerini hak ihlali olarak niteleyen Anayasa Mahkemesi’ne rağmen, 1 Mayıs kutlamaları için yola çıkan emekçi milyonların meydana çıkan tüm yollarını polis barikatıyla kapatan zihniyeti kim inşa etti? Filistin için miting yapmak isteyenlere güle oynaya İstanbul’da alan açanlar, kendi ülke insanının İşçi Bayramı’na biber gazı sıkarken, neyin savaşını verdi? Cumartesi Anneleri’nin basın açıklaması ve oturma eylemi bile bu ülkede bir güvenlik sorunu haline gelirken, ülkenin başkentini, yönettiklerinin acısına kulak tıkayanların başkenti haline kimler getirdi?
Cevaplarını bildiğimiz tüm bu sorular masadayken, AKP adına siyasi parti ziyaretleri gerçekleştiren Numan Kurtulmuş ne anlatıyor sahi, o kapalı kapılar ardında? Eskidi dedikleri Anayasa’nın işler maddelerini bile işlemez hala getirenler olarak, neyin savunmasını yapıyor? Siyasi muhataplarının TBMM’ye getirdiği önergeleri bile direkt çöpe atanlar, halkın talepleriyle dolu o çöplerin yanı başında, neyin mücadelesini veriyor?
Aslında konu, Anayasa değil!
Bunu hepimiz biliyoruz…
Çok iyi biliyoruz…
Biz biliyoruz da, MHP destekli AKP, son 22 senede hiç ihtiyaç duymadığı bir değişikliği niye şimdi halkın gündemine soktu, bunu açık yüreklilikle bir anlatsınlar bizlere! Hiçbir konuda bir araya gelmedikleriyle yan yana gelip poz vermenin amacı ne, bunu da! Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bile kendilerine muhalif her sesi kesen, sesini kesemediklerine de “bilinmeyen dil” etiketi yapıştıranların bu “acil” yeni Anayasa aşkı ne oldu da bu denli depreşti, bakın bunu da!
Korkmasınlar, söylesinler…
Zaten hiç de korkmadılar ki!
Ağızlarına geleni hep söylediler!
Bazen de hiç söylemediler, sustular!
Susarak susturdular…
Mesela biz Hataylılar, 6 Şubat depreminin yıkıntıları arasından hala çıkamamışlar, kentin Valisinin, depremde sorumluluğu olan kamu görevlilerinin soruşturulması yönündeki savcılık talebini cevapsız bırakmasını izliyoruz, haftalardır! O da susanlardan! Susarak susturanlardan! İşini yapmak için onay bekleyen savcının da yargının da elini kolunu bağlayanlardan! Depremde acısı toprağa düşenlerin ağıdı bugün hala yeri göğü inletirken, bir büyük depremi daha yaşatıyor, adaletsiz bırakılanlara, ama bunu bile fark edemeyenlerden!
Halimiz bu olmasına bu da…
Anayasa görüşmelerinin Ankara’da yarattığı trafiğin fotoğraf karelerinden bizlere gülümseyenleri merak ediyorsunuz, siz de benim gibi! Onlar, “gülüyoruz, ağlanacak halimize” hikayesinin ‘perde’ hali!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.